"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkilinin kardeşi olduğunu, dava konusu 151 ada 12 ve 154 ada 1 parsel sayılı taşınmazların, davalı ile müvekkili tarafından ortak şekilde ...’dan satın alındığını ancak satıcıya müvekkili tarafından 10.500,00 TL ödeme yapılmış olmasına rağmen davalı tarafından yalnızca 4.500,00 TL ödeme yapıldığını, buna rağmen kadastro çalışmaları sırasında taşınmazların taraflar adına eşit paylarla tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile tarafların satıcıya ödediği paranın miktarı gözetilerek (müvekkili adına 7/10, davalı adına 3/10 pay oranında) tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların davacı ile ortak şekilde satın alındığını ve bedelinin de ortak şekilde ödendiğini, bu nedenle taşınmazların kadastro tespitinin doğru şekilde yapıldığını, 6100 sayılı HMK’nın 200/1. maddesi uyarınca davacı tarafın tanık dinletmesine muvafakatının bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; öncelikle tarafların dava konusu taşınmazları satın alırken ne kadar para ödediklerinin tespit edilmesi gerektiği, ancak bu hususun HMK’nın 200. maddesi gereğince senetle ispat sınırında kaldığı, davacının bu hususa ilişkin olarak tanık dinletmek istemesine davalı tarafından muvafakat edilmediği, bu nedenle dinlenilen tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı, ayrıca davacı tarafından açıkça yemin deliline dayanılmadığı için davacıya yemin hakkının da hatırlatılmadığı, her ne kadar HMK’nın 203/1-a maddesinde kardeşler arasındaki işlemler senetle ispat yasağı kapsamı dışında bırakılmış olsa da somut olayda taraflar taşınmazları dava dışı ...'dan satın alıp ona ödeme yaptıklarından, satın alma işleminin kardeşler arasında yapılmış bir işlem olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, tüm bu sebeplerle davacının ödediği miktarı senet gösteremediğinden ispatlayamadığı, tarafların dava konusu taşınmazları hangi oranda pay ettikleri yönüyle yapılan incelemede ise, paylaşma olgusunun hukuki fiil olduğu, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, dava konusu taşınmazların ne şekilde paylaşıldığına dair herhangi bir bilgilerinin olmadığının anlaşıldığı, davacı tanığı Firdes Ferah'ın ise önce tarafların taşınmazları ne şekilde paylaştığını bilmediğini beyan ettiği, daha sonra ise davacının 2/3, davalının ise 1/3 payı olacak şekilde taşınmazları paylaştıklarını beyan ettiği, söz konusu beyan çelişkili olup, paylaşmaya dair başkaca bir yerel bilirkişi veya tanık beyanı olmadığı, bu nedenle davacının paylaşıma ilişkin iddiasını da ispatlayamadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, dava konusu taşınmazlar satın alınırken müvekkilinin davalıdan daha çok ödeme yaptığını, taşınmazlardaki pay oranının da buna göre olması gerektiğini, kardeşler arasında senetle ispat zorunluluğunun bulunmadığını, davalının ödeme hususunda tanık dinletme isteklerine açıkça karşı çıkmadığını ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde ve takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına, kamu düzenine aykırı bir hususun tespit edilememiş olmasına, dava konusu taşınmazların satın alınması esnasında davalının daha düşük bir bedel ödediği anlaşılmış ise de, taşınmazın satın alındığı tarihten itibaren taraflarca yarı yarıya kullanılmasına, davacının paylaşım iddiasını ispat edememesine, taşınmazı taraflara satan tanık ...'ın daha düşük bedel ödeyen davalının taşınmazda yarı pay oranında hissedar olduğuna ilişkin beyanına ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b. (1) maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebepleri tekrarla, Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece davalı lehine olan tek tanık beyanının hükme esas alındığını, taşınmazları taraflara satan ...’ın beyanlarının da çelişkili olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince ...’ın beyanlarının müvekkili lehine olan kısmının hükme esas alınmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi; “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
b) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
c) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15/1. maddesi; “ Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 151 ada 12 parsel sayılı 531,52 metrekare ve 154 ada 1 parsel sayılı 4.505,96 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ayrı ayrı eşit paylarla davacı ... ile davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesi gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.