Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6456 E. 2023/2113 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, murislerinden kaldığını iddia ettikleri taşınmazın davalı köy tüzel kişiliği adına tescil edilmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil talep etmişlerdir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın mülkiyetinin tespiti ve davacıların zilyetlik iddialarının araştırılması hususunda eksik inceleme yapıldığı, ayrıca hava fotoğrafları ve komşu parsellerin kayıtları gibi delillerin değerlendirilmediği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tescil - tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; dava konusu 318 ada 15 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerine murisleri olan babaları ... ...’dan kaldığını, murisin terekesinin taksim edilmediğini, buna rağmen kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın davalı köy tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edildiğini, köyde yaşayan herkesin dava konusu taşınmazın müvekkillerine ait olduğunu bildiğini, kaldı ki dava konusu taşınmazın sınırında bulunan dava dışı 318 ada 14 ve 25 parsel sayılı taşınmazların da müvekkillerinin murisi ... adına kayıtlı olduğunu, öte yandan dava konusu 318 ada 15 parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı 318 ada 14 ve 25 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan ve paftasında yol olarak bırakılan taşınmaz bölümünün de müvekkillerine ait olduğunu, bu yerin evveli itibariyle kadim yol vasfında olmayıp, 318 ada 14, 15 ve 25 parsel sayılı taşınmazların devamı niteliğinde bulunduğunu, esasen bu taşınmazların evvelden beri bütün olarak kullanıldığını ileri sürerek, paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümü ile 318 ada 15 parsel sayılı taşınmazın, dava dışı 318 ada 14 ve 25 parsel sayılı taşınmazlarla birleştirilerek bütün halinde müvekkillerinin adlarına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümü ile 318 ada 15 parsel sayılı taşınmazın, dava dışı 318 ada 14 parsel sayılı taşınmazla birleştirilerek bütün halinde müvekkillerinin adlarına tesciline, bunun da mümkün olmaması halinde paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümünün dava dışı 318 ada 14 parsel sayılı taşınmazla birleştirilerek bütün halinde müvekkillerinin adlarına tesciline, 318 ada 15 parsel sayılı taşınmazın ise tapu kaydının iptali ile müvekkillerinin adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine temsilcisi tarafından davaya cevap verilmemiş; bilahare Hazine temsilcisi duruşmalardaki beyanlarında, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... köyü tüzel kişiliği tarafından davaya cevap verilmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişilerden birinin, dava konusu 318 ada 15 parsel sayılı taşınmaza harman döküldüğünü beyan ettiği, tespit bilirkişilerden birinin, taşınmazın köyün orta malı olduğunu, herkesin bu yere harman yığdığını beyan ettiği, her ne kadar dava konusu taşınmazın otlarının davacı tarafça biçildiği de beyan edilmiş ise de bu hususun davacı tarafa taşınmaz üzerinde hak bahşedemeyeceği, yerel bilirkişi beyanları ile davacı tanıklarının beyanlarının çeliştiği, paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümü yönüyle ise, söz konusu taşınmazın davacı tarafça iktisap edilebilmesi için öncelikle 318 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki hak sahipliğinin ispatlanması gerektiği, 318 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki hak sahipliğinin de ispatlanamadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi, tespit bilirkişisi ve tanıklarının beyanları arasında bir çelişki bulunmadığını, bilirkişi ve tanık beyanları ile davalarını kanıtladıklarını, her ne kadar Mahkemece tespit bilirkişisi sıfatıyla keşifte dinlenen ... köyü 1. azası ...’ın beyanlarına itibar edilmiş ise de adı geçenin görevi sebebiyle objektif şekilde beyanda bulunamayacağını, duruşmada dinlenen tanıkların beyanlarının kararın gerekçesinde tartışılmadığını ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara ve dava konusu taşınmazlarda davacılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince zilyetlikle iktisap şartları oluşmadığına göre, İlk Derece Mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle; davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvuru talebinin HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebepleri tekrarla, İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tapusuz taşınmazın tescili ve kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

a) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1 - (a) maddesi; “Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz: a) Miktar veya değeri kırk bin ... Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar”

b) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 318 ada 15 parsel sayılı 110,91 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... köyü tüzel kişiliği adına bahçe vasfıyla tespit ve tescil edilmiş; taşınmazın güney sınırında bulunan dava konusu taşınmaz bölümü ise paftasında yol olarak gösterilmiştir.

2. Teknik bilirkişinin 17.11.2017 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 16,80 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz bölümüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; nizalı taşınmaz bölümü paftasında yol olarak gösterilmiş, davacılar irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak, nizalı taşınmaz bölümünün adlarına tesciline karar verilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır.

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre, hüküm altına alınan ve temyize konu edilen nizalı taşınmaz bölümünün değeri 700,22 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

3. Dava konusu 318 ada 15 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, davacıların dava konusu taşınmazın evveli itibariyle kendilerine ait olduğunu ispatlayamadığı kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, davalı ... köyü tüzel kişiliği adına bahçe vasfıyla tespit ve tescil edilmiştir. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ..., dava konusu taşınmazda harman dövüldüğünü bildiğini ancak bu yere harmanı kimin yığdığını, taşınmazın köyün orta malı olup olmadığını bilmediğini; tespit bilirkişi ..., dava konusu taşınmazın köyün orta malı olduğunu, herkesin bu yere harman yığdığını ancak yine de davacılardan ...’in bu yerin otlarını biçtiğini; davacı tanığı Halil ..., dava konusu taşınmaza davacıların murisi ...’nin mahsulünü yığdığını, biçtiği otlar ile hayvanlarını beslediğini, ayrıca burada harmanını işlediğini, yine komşuların da ara ara bu yere ekinlerini yığdığını, ...’nin komşuluk hukuku gereği duruma ses çıkarmadığını, taşınmazın çevresindeki taş duvarın bu yere yığılan ekinlerin dışarı taşmaması için yapıldığını; davacı tanığı ... ise, dava konusu taşınmazın davacıların murisi ...’nin harman yeri olduğunu, ara ara köy ahalisinin de bu yere harmanını getirdiğini, evvelinde dava konusu taşınmaz ile dava dışı 318 ada 14 ve 25 parsel sayılı taşınmazların bir bütün olduğunu, gençliğinde piknik yapmak için “... ...’ın harmanına gidelim” dediklerini, bu yeri ...’nin kullanmasına itiraz eden bir kişiyi duymadığını beyan etmiş olmasına rağmen Mahkemece dava konusu taşınmazın evveli itibariyle kime ait olduğu, kim tarafından ne şekilde ve sıfatla kullanıldığı, evvelinin harman yeri vasfında olup olmadığı, harman yeri ise özel harman yeri mi genel harman yeri mi olduğu, taşınmazın çevresinde bulunduğu belirtilen duvarın ne zaman, kim tarafından ve ne amaçla yapıldığı usulüne uygun şekilde araştırılmamış, taşınmazın aynına ilişkin davalarda tüm yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmaksızın, davacı tanıklarının bir kısmı duruşmada dinlenilmiş, dava konusu taşınmazın komşuları olan 318 ada 13, 16, 17 ve 23 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları varsa dayanakları ile birlikte getirtilip dosya arasına alınmamış, taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğu belirlenmemiş, taşınmazın çevresinde bulunduğu belirtilen duvarın yeri teknik bilirkişiye işaretletilmemiş, Mahkemece açıklanan hususlarda yapılan incelemede hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın komşuları olan 318 ada 13, 16, 17 ve 23 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları varsa dayanakları ile birlikte getirtilmeli, taşınmazların kadastro tespiti kesinleşmişse tedavüllü tapu kayıtları getirtilip dosya arasına alınmalı; dava konusu taşınmazın tespit tarihi olan 2011 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına alınmalı; dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, teknik bilirkişi ve ziraat mühendisi bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.

Taşınmaz başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, dava konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kim tarafından, ne şekilde ve sıfatla kullanıldığı, evvelinin harman yeri vasfında olup olmadığı, harman yeri ise özel harman yeri mi genel harman yeri mi olduğu, taşınmaz köylüler tarafından kullanılıyorsa ne şekilde ve sıfatla kullanıldığı, taşınmazı davacı taraftan veya başkasından izin alarak kullanıp kullanmadıkları, taşınmazın çevresinde bulunduğu belirtilen duvarın ne zaman, kim tarafından ve ne amaçla yapıldığı, söz konusu duvarın köy tüzel kişiliği tarafından yaptırılıp yaptırılmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, komşu 318 ada 13, 16, 17 ve 23 parsel sayılı taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazın yönünü ne okuduğu belirlenmeli; ziraat mühendisi bilirkişiden, dava konusu taşınmazın niteliğini ve kullanım durumunu açıklayan, taşınmazın komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı biçimde, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; teknik bilirkişiye, keşfi ve uygulamayı denetlemeye elverişli, özellikle dava konusu taşınmazın çevresinde bulunduğu belirtilen duvarın yerini gösterir, ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacılar vekilinin, 17.11.2017 tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 16,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne ilişkin karara yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2. Dava konusu 318 ada 15 parsel sayılı taşınmaza ilişkin karar yönüyle; temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacılara iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

....