"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz ve karar düzeltme incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, kayden maliki olduğu 571 ada 2 parsel sayılı taşınmazda yer alan zemin kat 2 numaralı bağımsız bölümün ¼ payını dava dışı oğlu Kerem Küçükparmak’a devretmesi için davalı babası ...’yı vekil kıldığını, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazdaki payını kardeşleri diğer davalılara devrettiğini, paya karşılık herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalıların el ve iş birliği içinde olduklarını, davacının vekaletin verildiği tarihte akıl ve ruh sağlığı hastanesinde tedavi gördüğünü, davalılar tarafından bunun fırsat bilindiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa paya karşılık gelen bedelin mevduata uygulanan en yüksek faizi ile tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili, davalı müvekkillerinin davacı ile aralarında yaptıkları anlaşma gereğince dava dışı 127 ada 48 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını davacının oğlu dava dışı Kerem'e devrettiklerini, karşılığında da çekişme konusu taşınmazdaki davacı payını temlik aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.01.2015 tarihli ve 2013/276 E. 2015/47 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 01.02.2018 tarihli 2015/6264 E. 2018/662 K. sayılı kararıyla “... Somut olayda, önemine binaen öncelikle ehliyetsizlik iddiası yönünden araştırma yapılması gerekirken, yukarıda değinilen ilke ve düzenlemeler kapsamında araştırma yapılmadığı ve Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının vekaletname, temlik ve dava tarihlerinde hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması, ehliyetsiz çıkması halinde davacıya vasi tayin ettirilerek davanın vasi marifetiyle sürdürülmesinin sağlanması ve davanın kabulüne karar verilmesi, ehliyetli çıkması halinde vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası yönünden temlikin bedelli olduğu yukarıda değinilen ve imzası davacı tarafça inkar edilmeyen belge ile sabit olduğundan istemin reddedilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...." gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Adli Tıp Kurumu raporuna göre davacının vekaletname ve temlik tarihlerinde fiil ehliyetini haiz olduğu, davalılar tarafından dosyaya ibraz edilen ve davacının ıslak imzasını taşıyan "Makbuz" başlıklı tarihsiz belgeden, davacının, dava dışı 127 parsel sayılı taşınmazın oğlu Kerem Küçükparmak'a devri karşılığında çekişme konusu taşınmazdaki payını davalı kız kardeşlerine devretmesi için babası ...'ı vekil kıldığı ve karşılıklı devredilen taşınmazların bedel farkı olarak kız kardeşlerinden 27.000,00 TL'yi nakden elden aldığı, bu haliyle vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasının da ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, Adli Tıp Kurumu raporunun eksik düzenlendiğini, gereği gibi muayene işlemi yapılmadığını, raporun dosya içerisinde bulunan rapor ve kayıtlar ile tezatlık gösterdiğini, müvekkilinin manik depresif ve bipolar bozukluğu olduğunu, raporun bağlayıcı olmadığını, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması gerektiğini, bir çok Yargıtay kararında yeniden rapor alınması için bozma kararı verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu ... unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi şöyledir:
"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
4721 sayılı TMK'nın 6. maddesi şöyledir:
"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL. bakiye onama harcının temyiz ededen alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
19.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.