Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7570 E. 2022/1943 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanların davalı oğullarına yaptığı satış işleminin muvazaalı olup olmadığı, davacı kızların miras paylarını alıp almadıkları ve tapu iptali ile tescil taleplerinin yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların bildirdiği tanık dinlenilmeden ve hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek eksik incelemeyle hüküm kurulduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - ECRİMİSİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil, ecrimisil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekilince istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar davacılar vekilince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan anne ve babaları ... ... ve ... ...’un 16215 parsel sayılı taşınmazı 1/2’şer paylarla davalı oğulları ... ve ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini ve şimdilik 10.000 TL ecrimisilin faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, mirasbırakanlarının paylaştırma amacıyla hareket ettiğini, dava konusu taşınmazın kendilerine verilmesi karşılığında davacılara ve dava dışı kız kardeşlerine de para verildiğini, bu hususta noterde düzenlenen 26.11.1990 tarihli sözleşme ile davacıların miras paylarının kendilerine ödendiğini kabul edip ve mirastan feragat ettiklerini, temlikin muvazaalı olmadığını, taşınmazın yıllar içerisinde değerlenmesi üzerine davacıların kötüniyetli olarak dava açtıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk derece Mahkemesince, mirasbırakanlar tarafından davacılara da miras payı olarak para verildiği, gerçek iradelerinin hak dengesini gözeterek, tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmak olduğu, temlikin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili; tüm tanıklar dinlenmeden karar verildiğini, yemin hakkının hatırlatılmadığını, feragat sözleşmesinin geçerli olmadığını, tanık anlatımları ve toplanan deliller ile muvazaa iddiasının ispatlandığını, ilk derece mahkemesi karanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hatalı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 01-06/2021 tarihli ve 2020/1592 E., 2021/861 K. sayılı kararıyla; davacılar ile dava dışı kız kardeşlerin toplam 40.000.000 TL karşılığında davalı erkek kardeşleri lehine miras haklarından feragat ettiklerine dair noterde belge düzenledikleri, dosya kapsamından mirasbırakanların mirastan mal kaçırma amacıyla hareket ettiklerine dair bir delil bulunmadığı, mirasbırakanların asıl iradelerinin tüm mirasçıları arasında hakkaniyetli bir paylaştırma yapmak olduğu, haksız fiil olmadığından ecrimisil de istenemeyeceği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, bildirdikleri tüm tanıklar dinlenilmeden eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, yemin hakkının kullanılıp kullanılmayacağının da sorulmadığını, taraflar isticvap deliline dayandığı ve davalı taraf isticvap talebinde bulunduğu halde mahkemece bu hususun yerine getirilmediğini, mirasbırakanları ... ve ... sağken taraflar arasında noterde yapılan miras taksim sözleşmesinin mirasbırakanlarının onayı olmadığından geçersiz olduğunu, kaldı ki geçerli kabul edilmesi durumunda dahi, sözleşmede dengeli ve adil bir paylaşımın yapılmadığını, miras haklarını alamadıklarını, doğmamış haktan feragat edilmesinin de mümkün bulunmadığını, davalıların paylaştırma savunması doğrultusunda davacılara para ödendiğini ispatlayamadıklarını, temliklerin kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, iddialarının ispatlandığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. Bilindiği üzere, Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, tanıklık için çağrılan herkes gelmek zorundadır. Usulüne uygun olarak çağrıldığı halde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık zorla getirtilir (6100 sayılı HMK md. 245). Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir(6100 sayılı HMK md. 241).

3.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 27. maddesinde: "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir".

Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme ..., adil yargılanma ... içinde teminat altına alınmıştır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1930 doğumlu mirasbırakan ... ...’un 03.12.1998; 1932 doğumlu mirasbırakan ... ...’un ise 13.08.2009 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davacı kızları ... ve ... ile davalı oğulları ... ve ... ile dava dışı kızları ..., ... ve ölen kızları ...’den olma torunları ..., ... ve ...’nin kaldıkları, dava konusu 16215 parsel sayılı taşınmazın 3/8 payı mirasbırakan ..., 1/8 payı da mirasbırakan ... adlarına kayıtlı iken paylarının tamamını 22.11.1990 tarihli akitle 1/2’şer payla davalı oğulları ... ve ...’e satış suretiyle devrettikleri anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olayda, davacılar vekili tarafından tanık olarak bildirilen ...’ın dinlenilmesinden vazgeçilmediği halde, mahkemece HMK'nın 241. maddesi gereği uygulanmadan, gerekçesiz olarak anılan tanık dinlenmeden, hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

3.3.3. Hal böyle olunca, davacı tanıklarından ...’ın usulüne uygun şekilde dinlenmesi, toplanan ve toplanacak deliller yukarıda belirtilen ilkelerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacıılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden gelen davacılar vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.