"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/148 E., 2019/536 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, ... ili, ... ilçesi, ... köyü 102 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davalı idare adına tespit gördüğünü, taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olduğunu, taşınmazın 25 yılı aşkın süredir nizası ve fasılasız olarak malik sıfatıyla eklemeli olarak zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek taşınmazın kendisine ait olan kısmının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, davacının 25 yıldır zilyetliğinin bulunmadığını, zilyetlikle kazanım şartlarının oluşmadığını, kadastro tespitinin doğru yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.07.2018 tarihli ve 2016/138 Esas, 2018/360 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 24.12.2018 tarihli ve 2018/925 Esas, 2018/1006 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmaza komşu olan taşınmazlardan, Narlı Mahallesi 102 ada 937 parsel sayılı taşınmaza ait tapulama tutanağı ile varsa dayanağı olan belge suretleri dosya içine alınmadığı, dava konusu taşınmazın Hazine adına tescil edilmesine sebep teşkil eden tapulama tutanağı altında imzaları bulunan tespit bilirkişileri dinlenmediği, herhangi bir dinlenmeme nedeni de tespit edilmediği, davacı babasının eklemeli zilyetliğine dayanmış olmakla babasının senetsizden mal iktisap edip etmediğinin de araştırılmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "A" harfi ile belirtilen alanın keşif günü itibariyle sürülü, ekili olduğu, II sınıf tarım arazisi olduğu, toprak amenajman işlemlerinin düzenli uygulandığı ve tarımsal mekanizasyona elverişli olduğu, "B" harfi ile belirtilen alanın sürülü ve ekili olduğu, II sınıf tarım arazisi olduğu, dava konusu taşınmazın münavebe usulü ile susuz tarım yapılarak kullanıldığı, toprak amenajman işlemlerinin düzenli uygulandığı ve tarımsal mekanizasyona elverişli olduğu, "C" harfi ile belirtilen alanın sürülü ve ekili olduğu, II sınıf tarım arazisi olduğu, toprak amenajman işlemlerinin düzenli uygulandığı ve tarımsal mekanizasyona elverişli olduğu, "D" harfi ile belirtilen alanın sürülü, ekili ve dikili olmadığı, taşınmazın tarımsal amaçlı kullanılmayan taşlık kayalık alanlardan oluştuğu, alan içerisinde yıkılmış bağ evi bulunduğunun bildirildiği, jeodezi ve fotogrametri mühendisi raporunda 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarında taşınmazların işlenmiş olarak gözüktüğü ve tarımsal faaliyetlerin yapıldığı, ayrıca parsellerin etrafında sabit ve belirgin sınırların olduğu, "D" harfi ile belirtilen yerde ... olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; davanın 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığını, kadastro tespitleri sonrasında yapılan ilan sürecinde herhangi bir itiraz olmaması sebebiyle davanın esasına girilmeden usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarının taraflı olduğunu, taşınmazdan davacının zilyetliğine ilişkin bir emare bulunmadığını, bilirkişi raporlarının karar vermeye yeterli olmadığını, taşınmazın değerinin yüksek hesaplandığı, davanın kısmen reddine karar verilmesine rağmen lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediği gibi davanın tümden kabulüne karar verilmiş gibi yargılama gideri, vekalet ücreti ve harç hesabı yapıldığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmaza uygulanan 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarında, taşınmazın, fen bilirkişisinin raporuna ekli krokide "A", "B", "C", "D" harfleriyle gösterilen sırasıyla 2.572,16 m2, 1.860,58 m2, 1.621,85 m2, 8.065,22 m2 yüzölçümündeki kısımlarında tarımsal faaliyet bulunduğunun, sınırlarının belirgin olduğunun ve "D" harfiyle gösterilen kısımda ... bulunduğunun tespit edildiği, zirai bilirkişilerin rapor ve ek raporlarına göre de "A", "B", "C", "D" harfleriyle gösterilen kısımların, kadastro tespitlerinden geriye doğru 20 yılı aşkın bir süre önce imar ihya edildiğinin belirlendiği, dolayısıyla taşınmazın "A", "B", "C", "D" harfleriyle gösterilen kısımları yönünden kazandırıcı zamanaşımı ile taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların oluştuğu, keşfin usulüne göre yapıldığı, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri yönünden verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle; hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın usulden reddi gerektiğini, taşınmazın özel mülke konu olamayacağını, tanık beyanlarının yanlı ve çelişkili olduğunu, bilirkişi raporlarının karar vermeye yeterli olmadığını, sadece 1984 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarının rapora esas alınmasının içtihatlara aykırı olduğunu, "D" harfi ile gösterilen yerde tarım yapılmadığının bildirildiğini, bu konudaki kök rapor ile ek raporun çelişkili olduğunu, ziraat bilirkişisinin imar ihyanın ne zaman tamamlandığına yönelik tespitte bulunmadığı, taşınmazın m2 fiyatlarının iyi incelenmesi gerektiğini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümlerin irdelenmesi gerektiğini, nispi vekalet ücreti kısmında hata yapıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
16/B maddesinde; “Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüz ölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”
17 nci maddesinde; "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz." hükümleri düzenlenilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, dosya içerisinde yer alan dava konusu yerlerin fotoğraflarında "D" harfi ile gösterilen kısmın taşlık ve kayalık olduğu, içerisinde toplu halde taş yığıntısı olduğu, 07.03.2018 ve 03.04.2019 tarihlerinde yapılan keşifte mahkeme gözleminde taşınmazda arpa ekili alan dışında kalan yerlerin taşlık ve kayalık yapıda olduğunun ve taşınmazın orta kısmında harabe şeklinde bağ evi bulunduğunun bildirildiği, 27.04.2018 havale tarihli iki kişilik ziraat bilirkişisi kurulunun ek raporunda ise "D" harfi ile gösterilen yerin taşlılık oranının fazla olduğu, taşınmazın tarımsal amaçlı kullanılmayan taşlık kayalık alanlardan oluştuğu ve içerisinde yıkılmış bağ evi bulunduğu, komşu parsellerde tarımsal faaliyetin yapıldığı açıklanmış, sonuç kısmında da; imar ihyası yapılmamış, zirai olarak değerlendirildiğinde ekonomik olarak tarım yapılan tarım arazisi vasfında olduğu bildirildiği görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararı öncesi ilk kararda bu raporun maddi hatadan kaynaklı çelişkiye sebep olduğu şeklinde açıklama yapılmış ise de; dosya içerisinde yer alan fotoğraflar, bilirkişi raporlarındaki bilgiler ve Mahkeme gözlemleri hep bir arada değerlendirildiğinde "D" harfi ile gösterilen dava konusu alan yönünden imar-ihyanın tamamlanmadığı anlaşılmaktadır.
3. Hal böyle olunca, "D" harfi ile gösterilen kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine.
2. İlk Derece Mahkemesinin dava konusu "A", "B", "C" harfleri ile gösterilen kısımların yönünden davanın kabulüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile "D" harfi ile gösterilen kısım yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
4. İlk Derece Mahkemesi kararının "D" harfi ile gösterilen kısım yönünden BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.