Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8500 E. 2023/2292 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar tarafından, kök murislerine ait oldukları iddia edilen ancak Hazine adına tescil edilmiş taşınmazlar üzerindeki tapu kaydının iptali ve kendi adlarına tesciline karar verilmesi istemiyle açılan davada husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların mülkiyetinin TOKİ'ye devredilmiş olması ve davacıların dava açarken taşınmazların güncel maliklerini hasım göstermemesi nedeniyle husumet yokluğunun tespit edilmesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçmiş olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 11.04.2023 Salı günü için yapılan tebligatlar üzerine, temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldi, temyiz eden davacılar vekili ile temyiz edilen diğer davalılar gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlandı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; dava konusu 1818, 1885 ve 1998 parsel sayılı taşınmazların evveli müvekkillerinin kök murisleri olan ...’ya ait olmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazların tespit öncesinde muris tarafından, murisin ölümünden sonra ise müvekkilleri tarafından kullanıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kaydının müvekkillerinin miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin doğru şekilde yapıldığını, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan eldeki davanın dinlenilemeyeceğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların Hazine adına kayıtlı iken TOKİ’ye devrildiğini, bu nedenle eldeki davanın vekil eden belediye başkanlığına yöneltilemeyeceğini, öte yandan dava konusu taşınmazlarda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca vekil eden belediye başkanlığı adına tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddi ile taşınmazların vekil eden belediye başkanlığı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dosya arasında bulunan taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları, tedavüllü tapu kayıtları ve taşınmazlarda yapılan imar uygulamasına ilişkin evrak incelendiğinde, taşınmazların halen dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu, eldeki davada davalı olarak gösterilen kişiler yönüyle pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların müvekkillerinin murislerine ait olduğunu, taşınmazların 30 yılı aşkın süredir eklemeli şekilde müvekkilleri tarafından buğday ve arpa ekilmek suretiyle zilyet edildiğini ancak eldeki dava açıldıktan sonra taşınmazlara TOKİ Başkanlığı tarafından acele şekilde el atılıp bina yapıldığını, öte yandan Mahkemece işin esası yönüyle bir karar verilecekmiş gibi müvekkillerine eksik harcın tamamlattırılmasının da yerinde olmadığını, kararın gerekçesinde husumetin kime karşı yöneltilmesi gerektiğinden de bahsedilmediğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu ancak davanın dava konusu taşınmazların malikleri hasım gösterilmek suretiyle açılmadığı, taşınmazların halen dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla, Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece husumetin dava konusu taşınmazların maliklerine yöneltilmesi için taraflarına süre ve imkan verilmesi gerekirken, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinden önce de sonra da müvekkillerinin murisleri tarafından kullanıldığının dosya kapsamıyla sabit olduğunu, işin esasına girilmeksizin reddedilen bir davada harcın tamamlatılmasına karar verilmesinin de yerinde olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

a) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.06.2021 tarihli ve 2020/(13)3 - 247 Esas, 2021/692 Karar sayılı kararında vurgulandığı gibi, taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arsındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Sıfat, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de teşkil etmediğinden, davanın her aşamasına ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.

b) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Kadastro çalışmaları sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu 1818 parsel sayılı 27.920,00 metrekare ve 1998 parsel sayılı 20.470,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, 20 dönüm norm fazlası olarak tarla vasfıyla ayrı ayrı Hazine adına tespit ve 20.04.1965 tarihinde tescil edilmiş; bilahare taşınmazlar 02.09.2004 tarihinde bedelsiz devir suretiyle TOKİ Başkanlığı adına tescil edilmiştir.

Aynı çalışma alanında bulunan dava konusu 1885 parsel sayılı 17.632,42 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, kimsenin tasarrufunda olmadığından bahisle ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve 20.04.1965 tarihinde tescil edilmiş; bilahare taşınmaz 02.09.2004 tarihinde bedelsiz devir suretiyle TOKİ Başkanlığı adına tescil edilmiştir.

2007 yılında dava konusu taşınmazların imar uygulamasına alınması sonucunda dava dışı şahıslar adına kayıtlı muhtelif taşınmazlar oluşmuştur.

2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 20.04.1965 tarihinden, eldeki davanın açıldığı 20.01.2016 tarihine kadar, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiği anlaşıldığından, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 144,00 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacı taraftan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.