"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin kararın istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden görülen yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Sakarya ili, Erenler ilçesi, Arap Çiftliği mevkiinde, 10876 parselde kayıtlı Damla Apartmanındaki 1, 2, 3, 4 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerin davacı adına kayıtlı iken, davacının
kayınbiraderi ...'ın arkadaşı ...'e verilen nakit para karşılığı 20.07.2011 tarihinde teminat karşılığı devredildiğini, davacı ile davalı ... arasında teminat sözleşmesi yapıldığını, davacıya taşınmazların devri karşılığında hiçbir ödeme yapılmadığını, ...'in davalıya olan borcunu ödediğini, ancak buna rağmen davalının taşınmazların devrini yapmadığını ve davacının ve kayınbiraderinin evden tahliyesi için ihtar gönderdiğini, davalının inanç sözleşmesine aykırı davrandığını ileri sürerek, davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuda kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının bedelini ödeyerek Tapu Müdürlüğünde dava konusu taşınmazları satın aldığını, davacının dayandığı sözleşmede de dava konusu taşınmazların davalıya satıldığının yazılı olduğunu, yine bu sözleşmede 20.11.2011 tarihinde 200.000 TL ödenmesi halinde taşınmazların davacıya teslim edileceğinin ifade edildiğini, ancak davacının davayı açabilmesi için üzerine düşen edimi yerine getirmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.11.2019 tarihli ve 2012/174 Esas, 2019/438 Karar sayılı kararıyla davacının inanç sözleşmesi karşılığı ödemesi gereken 200.000 TL'nin davalıya ödendiğine dair yazılı delil sunamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçeli olmadığını, sunulan delillerin bir kısmının değerlendirilmediğini, bir kısmının hatalı değerlendirildiğini, dava konusu taşınmazların teminat amaçlı olarak devredildiğini, sözleşme tanıklarının İlk Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğini, davalı Tapu Dairesinde ödeme yaptığını ifade ettiğinden tapu müdürünün dinlenmesi gerekirken dinlenmediğini, hem davacı hem de davalı tarafın yemin deliline dayanmasına rağmen, yemin delilini Mahkemenin hatırlatmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.06.2020 tarihli ve 2020/350 Esas, 2020/401 Karar sayılı kararıyla, davacının inanç sözleşmesi karşılığı yükümlendiği tutarı ödeyip ödemediğinin HMK'da öngörülen ispat şartları gözetilerek belirlenmesi, ödemediği kısım var ise Türk Borçlar Kanunu'nun 97. maddesi uyarınca bu bedelin Mahkeme veznesine depo edilmesi için süre verilmesi, yatırıldığı takdirde davanın kabul edilmesi gerekçeleriyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı Üzerine İlk Derece Mahkemesinin Verdiği Karar
Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı tarafından sözleşme ile yükümlendiği 200.000 TL bedeli ödediğine dair yazılı delil sunulmadığı ve bedelin Mahkeme veznesine depo edilmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
E. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesinin kararında hukuki sebep gösterilmediğini, kararın gerekçeli olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararında edimin yerine getirilip getirilmemesi konusunda araştırma yapılması gerektiğinin ifade edildiği ancak bunun araştırılmadığını, ifa yerine geçen edim kuralı gereğince edimin yerine getirildiğini, ceza dosyasının yeterince incelenmediğini, davalı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretinin de yüksek olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesinin kararında hukuki sebep gösterilmediğini, kararın gerekçeli olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararında edimin yerine getirilip getirilmemesi konusunda araştırma yapılması gerektiğinin ifade edildiği ancak bunun araştırılmadığını, ifa yerine geçen edim kuralı gereğince edimin yerine getirildiğini, ...'in dinlenmediğini, tapu müdürünün dinlenmediğini, davalı tarafça yemin deliline dayanılmasına rağmen Mahkemenin bu hususu hatırlatmadığını, davalı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretinin de yüksek olduğunu, ceza dosyasının yeterince incelenmediğini ileri sürerek, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
2. Bu sözleşme, tarafların hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
3. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya ..., aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
4. Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak ...; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
5. İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak ... veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
6. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
7. 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme ... olduğu da şüphesizdir.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Bu dava ile birleştirilen 2015/1476 Esas sayılı dosyanın sonradan tefrik edilmesine rağmen birleştirilen davanın davalılarının karar başlığında yer alması hatalı olduğu gibi, tefrik edilen dosya harcının alınması da doğru değildir.
3. Öte yandan, 19.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu bağımsız bölümlerin bulunduğu arsanın tamamının dava tarihindeki değeri belirlendikten sonra, dava konusu 5 bağımsız bölüme tekabül eden arsa değeri eklenerek her bağımsız bölümün dava tarihindeki değerleri ayrı ayrı tespit edilmesine rağmen İlk Derece Mahkemesince, bu değerler üzerine bağımsız bölümlerin bulunduğu arsanın tamamının değerinin (58.950,00 TL) yeniden eklenerek, vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki yukarıda bahsedilen yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile
3. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli karar başlığından davalı ... ve ... isimlerinin çıkarılmasına,
4. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 2. bendindeki "Dava değeri üzerinden hesaplanan ve peşin alınan 2.770,13 TL harçtan alınması gerekli 54,40 TL harçtan 2.715,73 TL fazla yatırılan harcın talep halinde ve karar kesinleşince davacıya iadesine," cümlesinin çıkarılarak yerine "Peşin alınan 2.565,20 TL harçtan alınması gerekli 54,40 TL ret harcının mahsubu ile fazla alınan 2.510,80 TL harcın talep halinde davacıya iadesine" cümlesinin yazılmasına,
5. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3. bendindeki "Yürürlükteki AAÜT'ye göre hesaplanan 22.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine," cümlesinin çıkarılarak yerine “Davalı taraf vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 18.365,15 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine” cümlesinin yazılmasına,
Hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.