"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel istemli davalar sonunda Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02.12.2021 tarihli ve 2021/327 Esas ve 2021/404 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, Çorum 1. İcra Müdürlüğü'nün 1999/377 sayılı dosyası ile satışa çıkarılan 1610 ada 21 ve 22 parselleri ihale sonucu satın aldığını, ihale edilen taşınmazların tescili için Tapu Müdürlüğüne müracaat edildiğini, ancak önceki malik ...'in borcundan dolayı dava konusu taşınmazlar üzerinde haciz işlemleri tesis edilmesi sebebiyle tescil işlemi yapılamadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların adına tescil edilmesini, mümkün olmazsa taşınmazların bedeline hükmedilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı İdare, zamanaşımı süresinin geçtiğini, her iki taşınmazın tapu kaydında cebri satışa dair şerh bulunmadığını, bu nedenle haciz şerhlerinin cebri satış kararının infazı talebinden önce tesis edilip edilmediğinin anlaşılamadığını, İcra Müdürlüğünün cebri satışlarda satışı ve tescili tapu müdürlüğüne bildirme yükümlülüğü olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ... Dikbilen, taşınmazın ihale yolu ile satıldığından haberdar olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı ..., açılan davayı kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, davalı ... yönünden kayıtların yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve taşınmazları devralan davalı ...’nin ilk el konumunda olduğu, TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gerekçesi ile davanın davalı ... yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı ..., davalı ... ve katılma yoluyla davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuş, aşamada davacı vekili temyizden feragat etmiştir.
2. Bozma Kararı
Dairenin 23.10.2019 tarihli, 2016/7959 Esas ve 2019/5399 Karar sayılı kararı ile, “...Davacının katılma yolu ile temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle reddine,… Çorum 1. İcra Müdürlüğünün 1999/377 sayılı dosyasında yapılan ihale sonucu dava konusu taşınmazların davacıya 16.06.2000 tarihinde ihale edildiği ancak ihale sonucunun Tapu Müdürlüğüne İİK’nın 134 ve devam maddeleri uyarınca bildirilmediği ve taşınmazların ihale alıcısı olan davacıya devredilmediği, bu işlemlerin dışında bulunan davalı ...’nin İİK’nın 150/c maddesine göre konulan şerh ile ihale tarihinden sonra konulan tüm hacizler tapu kayıtlarından terkin edildikten sonra taşınmazları devraldığı sabit olup bu durumda usulsüzlüğü iddia edilen işlemlere davalı ...’nin katkısının bulunması halinde oluşan sicilin yolsuzluğundan söz edilebileceği muhakkaktır. Bu hal sicilin illiliği prensibinin bir sonucudur. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, Mahkemece gerekli araştırmanın yapılması, davalı ...’nin iyiniyetli olup olmadığı, bir başka ifadeyle Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir” gerekçesiyle kararın bozulmasına ve bozma nedenine göre sair itirazların incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 30.09.2020 tarihli ve 2020/10 Esas ve 2014/167 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca işlem yapılarak davalı ...’nin iyiniyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 08.04.2021 tarihli, 2020/4000 Esas ve 2021/2144 Karar sayılı kararıyla, “...Uyulan bozma kararı gereğince araştırma ve inceleme yapılarak davalı ...'nin ediniminde kötü niyetli olduğu iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazlarının reddine. Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;… davacı tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde önceki malik ...'den tazminat istemiyle terditli dava açmış, ne var ki Mahkemece kayıt maliki davalı ... yönünden iptal tescil isteği reddedilmesine rağmen, tazminat istemi ile ilgili olumlu-olumsuz bir karar verilmemiş olması yukarıda belirtilen kanun hükümlerine aykırılık oluşturmuştur. Hâl böyle olunca, taşınmazı temlik eden önceki malik davalı ... hakkındaki davada hesaplanacak tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
6. Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02.12.2021 tarihli ve 2021/327 Esas ve 2021/404 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılarak tapu iptali ve tescili talebinin reddine, tazminat talebinin kabulü ile davalı ... dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
7. İkinci Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
8.1. Davacı temyiz dilekçesinde özetle, geçersiz satışta iyiniyetten bahsedilemeyeceğini, kıymet takdirinin çok önce yapıldığını, taşınmazların çok değerlendiğini, faizle karşılanmasının mümkün olmadığını, bu nedenle güncel değer tespiti ile bu bedel üzerinden davanın kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
8.2. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle, tazminat talebi yönünden kendisi açısından davanın reddine şeklinde hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, lehine vekalet ücreti hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, yaptığı yargılama giderlerinin de tahsiline hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
8.3. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle, oluşan zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olduğunu, Devletin oluşan maddi zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, meydana gelen zararla kendisi arasında uygun nedensellik bağı olmadığını, zararın oluşmasında kasıt ya da ihmali bulunmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
8.4. Davalı Tapu Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı temyiz dilekçesinde özetle, zamanaşımının geçtiğini, 2000 yılında kesinleşen ihale için tescil yazısının 2008 yılında düzenlendiğini, icra müdürünün mührü ve imzası olmayan, resmi belge olmaktan uzak bir evrak olduğunu, iki taşınmazın da cebri icradan satıldığını ilişkin bir bildirim olmadığını, anılan mühürsüz ve imzasız belge ile tapu memurunun işlem yapmasının mümkün olmadığını, geçerli bir tescil başvurusu bulunmadığını, 10 yıl bekleyen davacının kendisinin kusurlu olduğunu, İcra Müdürlüğünün cebri icrayı Tapu Müdürlüğüne bildirme yükümlülüğü olmadığını, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin sorumluluğunun oluşmadığını, davalılar arasındaki muvazaa hususunda yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğini, aleyhlerine tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, kendilerinin hangi işlemleri nedeniyle ne kadar zarar doğduğunun, zararın ne kadarının davalı ...'ın olduğunun irdelenmediğini ve açıklanmadığını, hüküm fıkrasının açık olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel istemine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022. maddesinin 1 inci fıkrasında “ Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
9.2.2. TMK’nın 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
9.2.3. Önemle belirtilmelidir ki, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Hemen belirtilmelidir ki, davalı ... ve davalı ... yönünden Dairenin (IV/5.) numaralı paragrafta belirtilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/6.) numaralı paragrafta belirtildiği şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının ve davalı ...’ın tüm temyiz itirazlarının reddine,
9.3.2. Diğer davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Mahkeme tarafından Daire’nin (IV/5.) numaralı paragrafta belirtilen bozma kararına uyulduğuna göre, bundan sonra mahkemece yapılacak iş bozmaya uygun yeni bir karar vermekten ibarettir. Ne var ki, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararının gerekliliklerinin yerine getirildiği söylenemez. Şöyle ki, (IV/5.) numaralı paragrafta yer alan Daire kararı uyarınca bedelin sadece davalı ...’dan alınmasına hükmedilmesi gerekirken lehine usuli kazanılmış hak oluşan davalı Tapu Müdürlüğü ve davalı Adalet Bakanlığından da bedelin tahsili cihetine gidilmesi, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen anılan davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yapmış olduğu yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline karar verilmemesi isabetsizdir.
9.3.3. Hal böyle olunca, (IV/5.) numaralı paragrafta yer alan ve hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca davanın davalı ... yönünden kabulüne karar verilmesi, kendini vekille temsil ettiren davalı ... lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi ve yapmış olduğu masrafların davacıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile (IV/6.) numaralı paragrafta yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
V. SONUÇ:
1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
3. Davalı ..., davalı Tapu Müdürlüğü ve davalı Adalet Bakanlığı vekillerinin (IV/9.3) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harçların temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.