"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 02.12.2021 tarihli ve 2021/1754 Esas, 2021/1694 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davalı ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26/04/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ile temyiz edilen davacılar ... ve ... ile vekili Avukat ...... geldiler, davetiye tebilğine rağmen başka gelen olmadı. Duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asillerin ve vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı.Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, kayden maliki olduğu 3114 parsel sayılı taşınmazdaki 9 numaralı bağımsız bölümü oğlu ... ...'ın askerden komutanı olan davalı ...’e bankalardan kredi çekebilmesi için satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, davalı ...'in kredi çekmek maksadı ile taşınmazı üzerine geçirmesine rağmen bankadan kredi aldıktan sonra taşınmazı kendisine devretmediği gibi akrabası olan diğer davalı ...’ye devrettiğini, onun da taşınmazı diğer davalı ...’e sattığını, davalılar arasında irtibat bulunduğunu, davacının taşınmazını, hata, hile, tehdit altında muvazaalı şekilde gasp ettiklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde, protokolün şekil şartlarını taşımaması nedeniyle geçersiz olduğunu, sadece protokol tarihi itibarıyla taşınmazın piyasa rayicine göre hesap edilecek bedel yönünden sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı bir alacak/tazminat hakkı doğurabileceğini, davacının oğlu ... için kredi çekilmesi maksadıyla protokol yapıldığını, 60.000,00 TL tutarlı kredi bedelinin davacının oğluna verildiğini, davalının davacının protokole aykırı davranması nedeniyle krediyi kendisi ödemiş olmasından başka, kredinin bittiği tarihteki evin rayiç değerinin bir kısmını daha değişik zamanlarda elden, posta ve banka yoluyla davacıya göndererek bu şekilde de toplamda 80.000,00 TL daha ödediğini, ayrıca 170.000,00 TL tutarlı senet düzenleyerek davacıya verdiğini, davacıya ödeme yapabilmek için kredi çektiğini, kredi borçlarını ödeyemeyince de taşınmazı satmak durumunda kaldığını, muvazaa iddialarının yerinde olmadığını belirterek, davanın reddi savunmuştur.
Davalı ... cevap dilekçesinde, taşınmazı iyiniyetli iktisap ettiğini, taşınmaz için kredi çektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalı ... ve ... yönünden kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle davanın husumetten reddine, davalı ... yönünden ise davanın esastan reddine karar verilmiş, davacı tarafın istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından iyiniyet hususunda hüküm kurmaya elverişli araştırma yapılmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda davalı ... ve ... yönünden kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle, davanın husumetten reddine, davalı ... yönünden davanın kabulüne karara verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları değiştirdiğini, bunu kabul etmediğini bildirdiğini, davacı ile ... arasındaki ilişkinin inançlı işlem olarak kabul edilmesi halinde yolsuz tescilden bahsedilemeyeceğini, üçüncü kişinin kazanımının korunacağını, taşınmazın ...’den ...’ye, ...’den de kendisine devredildiğini, işlemlerin geçerli olduğunu, inanç sözleşmesine aykırılıktan ...’in sorumlu olduğunu, sözleşmenin kendisini bağlamadığını, banka kredisine başvurduğunda davacının taşınmazın gezilmesine yardımcı olduğunu, eğer o aşamada kendisine durum anlatılsaydı bankanın kredi çıkarmayacağını, davacıların satış işleminden banka eksperi gelince haberdar olduklarını, evin değeri artınca uyuşmazlık çıktığını, ilk işlemden 9 yıl sonra davanın açıldığını, taşınmazı devralmadan 6 ay önce ... çalıştığı yerden ayrıldığını, ... ile aynı lojmanda kalmadıklarını, ...’e borç verdiğini ve alacaklı olduğunu, borç nedeniyle aralarında hasımlık doğduğunu, evin kredi taksitlerinin kendisi tarafından ödendiğini, temliklerin sık aralıklarla yapılmadığını, mahkemenin diğer davalılar yönünden davayı husumetten reddetmesinin ve kendisi yönünden kabul etmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 02.12.2021 tarihli ve 2021/1754 Esas, 2021/1694 Karar sayılı ilamı ile; davacılar muris ... ... ile davalı ... arasında inançlı işlem bulunduğu 26.04.2008 tarihli "senettir" başlıklı adi yazılı belge ile sabit olduğu, davalı ...’in üçüncü el konumunda olduğu somut olayda iyiniyetli üçüncü kişi olup olmadığının tespitinin gerekli olduğunu ve dosya kapsamına göre son kayıt maliki olan davalı ...'in ilk el ... ile yakın arkadaş oldukları, aynı yerde görev yaptıkları ve aynı lojmanda ikamet ettikleri, ...'in ...'e borç para verdiği ve ...'den alacaklı olduğu, bu nedenle davalı ...’in taşınmazın inançlı işlem ile ...'e temlik edildiğini bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu için TMK'nın 1024. maddesi aracılığı ile 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle, hükümden sonra delil ibrazı olamayacağını, inanç sözleşmesinin üçüncü kişileri bağlamadığını, bu nedenle iyiniyet kötü niyet aranmayacağını, ayrıca kötü niyetli olduğuna dair bir delil de bulunmadığını, kendisi ile ... arasındaki sözde arkadaşlık gerekçe gösterilerek davanın kabul edildiğini, ...'e borç verdiği 02.11.2012 tarihinde ... ile aynı iş yerinde çalıştıklarını, ... borcunu ödemeyince aralarının açıldığını, alacağına karşılık taşınmazı aldığını üzerine de bankadan kredi çekerek ödeme yaptığını, taşınmazdaki ipoteğin kaldırılması için 105.000 TL ödeme yaptığını, kredi ödemelerine halen devam ettiğini, ... ile aynı lojmanda ikamet etmediğini, davanın ispat edilemediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.
Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nin 26 ve 27 nci maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (3.2.) numaralı paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle diğer davalıların, davalı ... ile el ve işbirliği içerisinde olmaları nedeniyle yargılama gideri ve harç gibi hükmün ferilerinden müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekmesine rağmen mahkemenin kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle, diğer davalılar yönünden davanın husumetten reddine ilişkin kararı yerinde değil ise de, bu husus temyiz edilmediği için bozma nedeni yapılmamış ve Bölge Adliye Mahkemesi kararında davalı ... yerine sehven “davalı ...” yazıldığı anlaşılmış olmasına göre, (IV.3.) numaralı paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 20.493,00 TL bakiye onama harcının davalı ...’ten alınmasına, 26/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.