Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1791 E. 2023/7015 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde davacının kadastro öncesi dönemde zilyetlikle iktisap şartlarını sağlayıp sağlamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğuna dair yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığı, zilyetliğin kesintisiz ve nizasız olup olmadığı, taşınmazın davacı adına ekonomik amaca uygun kullanılıp kullanılmadığı gibi hususların yeterince araştırılmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1034 E., 2021/1046 K.

DAVA TARİHİ : 10.02.2015

HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Yusufeli Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/30 E., 2021/266 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Artvin ili, Yusufeli ilçesi, Arpacık köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 12, 16, 17, 18, 19, 20 ve 21 parsel sayılı taşınmazların davacıya atalarından taksimen intikal ettiğini ve komşu taşınmazların da davacının akrabalarına ait olduğunu, taşınmazların çevre taşınmazlarla aynı nitelikte olmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiklerini, davacının zaman zaman şehir dışında olması nedeniyle bu duruma ancak kamulaştırma işlemleri sırasında vakıf olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Yargılama sırasında mirasbırakan ... Aydoğan'ın diğer mirasçıları davaya muvafakat etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların kadastro sonucunda 18.02.2005 tarihinde tapuya tescil edildiklerini, daha sonra 18.04.2006 tarihinde kurum görevlilerince taşınmazların bulunduğu mahalde incelemeler yapılarak durum tespit tutanakları düzenlendiğini, bu tutanaklarda dava konusu taşınmazların boş ve kullanılmadığının belirtildiğini, kaldı ki dava konusu taşınmazların da aralarında bulunduğu 54 parça taşınmazın DSİ Genel Müdürlüğüne tahsis edilerek teslim edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 09.10.2019 tarih ve 2015/30 Esas, 2019/527 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir.

Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 04.02.2020 tarih ve 2020/4 Esas, 2020/22 Karar sayılı kararıyla; Yerel Mahkeme kararının eksik inceleme nedeniyle kaldırılmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarım arazisi vasfındaki dava konusu taşınmazların imar-ihya edilerek kadastro tespit tarihinden geriye doğru yirmi yıl süreyle davacı tarafın nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetlikleri altında bulundukları gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, davalı ... aleyhine açılan davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarında taşınmazların imar-ihya edildiği belirtilmiş ise de mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, taşınmazların 2005 yılında Hazine adına tespit edilmesinden taşınmazlarda zilyetliğin bulunmadığının anlaşıldığını, 2006 tarihli milli emlak tespit tutanaklarında davaya konu taşınmazların boş ve hali arazi olduğunun tespit edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamına göre, Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazların zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, davacı lehine zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 15, 16 ve 17 nci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dosyanın incelenmesinden; Artvin ili, Yusufeli ilçesi, Arpacık köyü çalışma alanında bulunan103 ada 4, 12, 13, 14, 15, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle dava dışı şahıslar adına 2001 yılında tespit edildiği, bilahare 2004 yılında re'sen yapılan komisyon incelemesi sırasında muhtar ve yerel bilirkişilerce anılan taşınmazların bir bölümünün kimsenin zilyetliğinde bulunmadığı ve ham toprak niteliğinde olduğunun beyan edildiği, bunun üzerinde 23.12.2004 tarihli Kadastro Komisyonu kararı ile 103 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 376,26 m2'lik kısmının ifraz edilerek 103 ada 18 parsel numarasıyla, 103 ada 13 parsel sayılı taşınmazın 914,74 m2'lik kısmının ifraz edilerek 103 ada 19 parsel numarasıyla, 103 ada 14 parsel sayılı taşınmazın 1.270,00 m2'lik kısmının ifraz edilerek 103 ada 20 parsel numarasıyla, 103 ada 15 parsel sayılı taşınmazın 217,66 m2'lik kısmının ifraz edilerek 103 ada 21 parsel numarasıyla ve ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, yine 103 ada 12, 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin Kadastro Komisyonu kararıyla iptal edilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, askı ilanlarının 18.01.2005-17.02.2005 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitlerinin 18.02.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

2. Mahkemece zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının tespit tarihinden önce davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece 2017 yılında yapılan keşifte dinlene yerel bilirkişiler taşınmazın 1970'li yıllarda davacının babası ... tarafından buğday ekmek suretiyle kullanıldığını, ...'ın ölümünden sonra yapılan taksim neticesinde taşınmazın davacıya kaldığını, taşınmazın davacı tarafından veya onun izniyle amcası ve diğerleri tarafından kullanıldığını bildirmiş, kaldırma kararı sonrasında 2020 yılında dinlenen İzni Atıcı, babasının ölümünden sonra taşınmazın icara verildiğini ve kendisinin 2000 yılından bu yana icarla kullanıldığını beyan etmişken, ilk keşifte de dinlenen Şakir Gök, ...'ın ölümünden sonra çocuklarının küçük olması nedeniyle taşınmazı ekip biçen olmadığını, mirasçıların Bursa'ya göç etmesinden sonra taşınmazları kimsenin kullanmadığını, ancak köylünün buranın sahipli olduğunu bildiğini beyan etmiş, diğer yerel bilirkişiler de davacıyı burada görmediklerini, taşınmazı ölünceye kadar Ömer Aydoğan'ın kullandığını, davacı ve eşinin 2000 yılından sonra köye gelerek taşınmazları kullanmaya başladığını bildirmiştir. Davacının babası ...'ın 1977 tarihinde öldüğü, bu tarihle davacının köye gelerek taşınmazı kullandığının bildirildiği 2000 tarihi arasında yaklaşık 23 yıl bulunduğu gözetildiğinde ...'ın ölümünden tespit tarihine kadar taşınmazın kim tarafından ne şekilde kullanıldığının, zilyetliğin kesintisiz ve nizasız olarak sürdürülüp sürdürülmediğinin, sürdürülmüşse taşınmazın davacı adına ekonomik amaca uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının, 27 yıllık bu dönemde taşınmazın davacı tarafından terk edilip edilmediğinin aydınlatılmamış olması isabetsizdir. Öte yandan, Bölge Adliye Mahkemesinin önceki tarihli kaldırma kararında belirtildiği gibi kadastro tespiti sırasında 23.12.2004 tarihli Kadastro Komisyonu kararına esas alınan ve taşınmazın ham toprak olduğu ve kimsenin tasarrufunda olmadığı yönündeki yerel bilirkişi beyanlarının keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişilere sorularak bu husustaki çelişkilerin gerekirse tespit bilirkişileri de dinlenerek ve yüzleştirme yapılarak giderilmesi, davaya konu taşınmazların kadastro tespiti sırasında ilk etapta davacı dışında gerçek kişiler adına tespit edildiği dikkate alınarak bu kişiler ile davacı arasında herhangi bir akdi veya irsi ilişki olup olmadığının sorulması, yine ilk keşifte ve ikinci keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmesi, hak düşürücü sürenin bitmesine az bir süre kala dava açan davacının, dava dilekçesinde şehir dışında bulunması nedeniyle tespitten ancak kamulaştırma işlemleri sırasında haberdar olduğu yönündeki iddiası da dikkate alınarak hangi tarihten itibaren taşınmaz üzerinde malik sıfatıyla zilyet olduğu hususunun aydınlatılması gerektiği açıktır.

3. Harita mühendisi bilirkişi tarafından incelenen ve harita teknikeri bilirkişilerce hazırlanan raporda taşınmazların 1958, 1974, 1989 ve 2002 tarihli hava fotoğraflarında tarla vasfında sulu tarım arazisi olduğu belirtilmiş ise de hava fotoğraflarının tek resim değerlendirmesi yöntemiyle incelendiği, ardışık hava fotoğraflarının bindirmeli yöntemle stereoskopik olarak incelenmediği, ayrıca yapılan inceleme sonucunda taşınmazların tarım arazisi olduğunun belirtilmesi ile yetinildiği, anılan tarihlerde fiili olarak ekonomik amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının incelenmediği anlaşılmıştır.

4. Diğer taraftan, davaya konu taşınmazların kadastro paftasının incelenmesinde taşınmazların güneyinde derenin bulunduğu görülmekte ise de Mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma yapılmamış olması, incelenen hava fotoğraflarında bu derenin varlığına ve yatak değiştirip değiştirmediğine ilişkin tespitlere yer verilmemesi, ayrıca jeolog bilirkişi aracılığıyla taşınmazların aktif dere yatağı etkisinde veya dereden kazanılan yerlerden olup olmadığının belirlenmemesi doğru değildir.

5. Ayrıca, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde, tespit tarihinin 18.02.2005 tarihi olduğu ve bu tarihten geriye doğru 20 yıllık sürenin incelendiği belirtilmiş ise de esasen taşınmazların ilk 2001 yılında üçüncü kişiler adına tespit edildiği, bu nedenle 2001 yılından önceki 20 yıllık dönemde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği; bunun yanında, Mahkemece taşınmazların imar planı kapsamında olup olmadığının araştırılmadığı, Mahkemece bu yönde de araştırma yapılmak suretiyle davaya konu taşınmazların imar planı kapsamında olduğunun anlaşılması halinde ilk olarak imar planına alınış tarihi belirlenerek bu tarihten önceki 20 yıllık dönemin incelenmesi gerektiği de dikkate alınmıştır.

6. Son olarak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi uyarınca davacı adına senetsizden elde edilen taşınmaz miktarı denetlenmek üzere tapu müdürlüğünden araştırma yapılmış ise de davacının mirasbırakanı adına tespit edilen kadastro tutanaklarının bir kısmının elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, bu hususta sağlıklı bir inceleme yapılabilmesi için yeniden Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacının ve mirasbırakanının senetsizden edindiği taşınmazların sorulması (varsa senetsiz defterinin ve askı ilan tutanaklarının incelenmesi suretiyle), daha sonra davacı ve mirasbırakanının senetsizden edindiği sulu ve kuru taşınmaz miktarının gerekirse fen bilirkişisi yardımıyla hesaplanması gerektiği düşünülmemiştir.

7. Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı şekilde davacı ve mirasbırakanının senetsizden edindikleri taşınmaz miktarı araştırılmalı, il ve ilçe belediyelerinden taşınmazın imar planında olup olmadığı, imar planında ise ilk olarak imar planına alınış tarihi sorulmalı, davaya konu taşınmazların tespit tarihinden (veya imar planı tarihinden) geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik incelemeye müsait ardışık hava fotoğrafları getirtilmeli, dosya bu şekilde tekemmül ettirildikten sonra tespit bilirkişileri (beyanı kadastro komisyon kararına esas alınanlar dahil), yerel bilirkişiler, taraf tanıkları eşliğinde fen bilirkişisi, 3 kişilik ziraat bilirkişi heyeti, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi heyeti ve jeolog bilirkişi refakatinde yeniden mahallinde usulüne uygun keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, sürdürülen zilyetliğin asli veya feri zilyetlik olup olmadığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve taşınmazların her birinin fotoğraflarını da içeren rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların her birinin kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle haritaların ait oldukları yıllara göre taşınmazların niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve hangi yıllarda ne şekilde sürdürüldüğünü belirten rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisinden davacı ve mirasbırakanı yönünden senetsizden edinilebilecek taşınmaz miktarının açıkça gösterildiği ve keşfi takibe imkan verir şekilde krokili rapor aldırılmalı; jeolog bilirkişiden dava konusu taşınmazın sınırında dere olduğu göz önünde bulundurularak taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğini, dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, evveliyatının çay veya dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklayan rapor istenmeli; mahallinde alınan beyanlar bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.