"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, Beşikdüzü ilçesi, Resullü köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 165 ada 33 parsel sayılı taşınmazın verasete iştirak olarak .... mirasçıları olan davacılar ile davalılar adlarına tespit ve tescil gördüğünü, dava konusu taşınmazın evveliyatında ...'a ait iken 1955 yılında noter senedi ile davacıların babası ... ... ile davalılardan ...'a eşit paylarda satıldığını, ...'nun kendi hissesini haricen davacıların babası ... ...'a devrettiğini, o tarihten bu tarihe kadar da dava konusu taşınmazın ... ... tarafından kullandığını, ... ...'un vefatından sonra da taşınmazın davacılar tarafından kullanıldığını, 21/06/1998 tarihli bağış senedi ile taşınmazın ... ... tarafından davacılara bağışlandığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/4'er hisse oranında davacılar adına tapuya tesciline, taşınmaz üzerinde bulunan evin beyanlar hanesinde ...'a ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ... ve ...cevap dilekçelerinde özetle; davayı kabul etmediklerini, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kötü niyetli açıldığını, dava konusu taşınmazın muris ...'dan kaldığını Beşikdüzü Noterliğinin 20/01/1955 tarihli, 54 yevmiye no.lu anne ... ve çocukları ... ile ... ... arasında düzenlenen senedinin muvazaalı olduğunu, ...'un kendi hissesini haricen ... ...'a devrettiğine dair herhangi bir belgenin mevcut olmadığını, ...'ın annesinden kalan pay üzerine ev yaptırdığını, dava konusu taşınmazın ...’un mirasçılarının tamamına ait olduğunu, kadastro tespitinin de bu şekilde yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/09/2015 tarihli 2013/420 E., 2015/529 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemesin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25/04/2019 tarihli ve 2016/8736 Esas, 2019/3102 Karar sayılı kararıyla "...dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının kesinleşme tarihi 13.07.2004 olup, kadastro tespiti sırasında taşınmaza herhangi bir kayıt uygulanmadığı taraflar da yargılama sırasında herhangi bir kayda dayanmadığından davacıların dayandığı her iki senedin düzenlendiği tarihlerde dava konusu taşınmaz, tapusuz bir taşınmaz olması nedeniyle muvazaa olgusundan söz edilemeyeceği, bu durum karşısında uyuşmazlığın, tarafların iddia ve savunmalarına göre, miras hukuku ve zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, ..... mahkemece mahallinde, elverdiğince yaşlı, taşınmazları bilen ve tarafsız kişilerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarının katılımı ile refakate alınacak tam bilirkişi eşliğinde yeniden keşif yapılması ve bu keşif sırasında yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazın kök muris ...'a kim tarafından ne şekilde intikal ettiği, taşınmazın kök muris tarafından davacıların murisi ve diğer alıcı lehine satışa konu edilip edilmediği, satış yapılmış ise senedin düzenleme tarihinde bu iki alıcıya zilyetliğin devredilip edilmediği, devredildiyse bu devir tarihinden itibaren kim tarafından, ne şekilde kullanıldığı, sonrasında diğer alıcının payını haricen davacıların murisine satıp satmadığı ve murisleri tarafından taşınmazın davacılara bağış yapılmak suretiyle zilyetliğinin devredilip edilmediği hususlarında somut olgu ve olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması çekişmeli taşınmaz davacıların murisi tarafından davacılara bağışlanmış ise, 21.06.1998 tarihli bağış senedinde taşınmazın zilyetliğinin devredildiğine ilişkin bir ifade bulunmadığı, ve senetlerin düzenlenme tarihlerinde taşınmazın tapuya kayıtlı olmadığı ve dosya kapsamından murisin ölene kadar taşınmazı kullandığının belirtilmiş olduğu da göz önüne alınarak, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/02/2021 tarihli, 2019/634 Esas, 2021/155 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın muris ...a kendi ailesinden intikalen geldiği, muris tarafından dava konusu taşınmazın satıldığına ilişkin tanık ve mahalli bilirkişilerin bilgilerinin olmadığı ancak, ortak beyanlara göre dava konusu taşınmazın ölene kadar ... tarafından kullanıldığı, erkek mirasçıları olan davacıların ise ... ...öldükten sonra taşınmazı kullanmaya başladıkları beyan edilmiş olmakla bağış senedinin yapıldığı 1998 tarihinde taşınmazın zilyetliğinin davacı erkek mirasçılara devir edilmediği, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 13.07.2004 tarihinde kesinleşip tapunun o tarihte oluştuğu ve öncesine ait herhangi bir kaydın da bulunmadığı göz önüne alınarak, tapuya kaydı olmayan taşınmazların mülkiyeti ancak zilyetliğinin devri işlemi ile geçebileceği ve taşınmazın zilyetliği ... ...tarafından ölmeden önce davacılara devredilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma sonrası Mahkemece tekrar keşif yapıldığını, mahalli bilirkişilerin ve tanıkların 1955 yılında noterde yapılan satış işlemine ilişkin çok ayrıntılı beyanda bulunamadıklarını, genel olarak dava konusu taşınmazın davacıların murisi ... ...tarafından kullanıldığını beyan ettiklerini, satış işleminin 65 yıl önce yapılmış olması nedeni ile bu işlemi bilebilecek kişilerin 85 yaşından büyük olması gerektiğini, bu yaşta tanık bulabilmenin madden çok zor olduğunu, noter senedinin geçersizliğinin ancak aynı güçte bir belge ya da yazılı bir belge ile ileri sürülebileceğini, Mahkeme gerekçesinin davacıların murisi tarafından bağış senedinin düzenlendiği tarih olan 1998 yılında taşınmazın zilyetliğinin devredilmediği gösterilmiş ise de; il dışında yaşayan davacıların kendilerine babaları tarafından bağışlanan taşınmazın babaları tarafından kullanılmasının toplumsal yapı gereği hayatın olağan akışı olduğunu, ayrıca davalılardan Mehmet Zeki Çoşkun’un davayı kabul beyanının dahi dikkate alınmadığını belirterek, ret kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kadastro sonucu Beşikdüzü ilçesi Resullü köyü çalışma alanında bulunan 165 ada 33 parsel sayılı 1.131,36 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Güller Çoşkun adına tespit edilmiş iken ölümüyle mirasçıları adına iştiraken tapuya tescil edilmiştir.
6.2. İlgili Hukuk
Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 599. maddesi uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarıyla hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanun'un 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. TMK.nın 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.
Bu yasal düzenlemelere göre, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
6100 sayılı ...nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükümleri düzenlenmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21.40 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.