"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İZNİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TERKİN
Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın, davalı ... vekili ve davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle; 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve ilgili Yönetmeliği doğrultusunda İznik Gölü kıyı kenar çizgisi düzenlemesi’nin T.C. Bursa Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce yaptırıldığını ve askı süresi içerisinde itiraz edilmeyerek kesinleştiğini, kıyıların; Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, özel mülkiyete konu olmayacağını öne sürerek 35 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tamamının, 35 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 1552,10 m² ve 35 ada 15 parsel sayılı taşınmazın 1734,89 m² yüzölçümündeki kısımlarının tapu kaydının iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; kıyı kenar çizgisinin tespitine ilişkin idari işlemin davalıya tebliğ edilmediğini, kıyı kenar çizgisinin idari yoldan kesinleştirilmeden işbu davanın açıldığını, çizginin usulüne uygun olarak kesinleştirilmemesi halinde mahkemece tespitinin gerekeceğini, müvekkili iyi niyetli olup davanın açılmasında kusuru bulunmadığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, çizginin idarece kesinleştirilmemesi nedeniyle davanın kabulünün de mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı Yapı Kredi Bankası vekili dilekçesinde; ipoteğin hukuka uygun olarak kurulduğunu, tapu kaydına güvenerek hareket ettiklerini, iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduklarını öne sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19/11/2020 tarihli ve 2016/112 E., 2020/343 K. sayılı kararıyla; 35 ada 14 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın haklı olduğu ancak 35 ada 9 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 35 ada 15 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi ek raporunda (C) harfi ile gösterilen 1.734,89 m²'lik kısmının ve 35 ada 14 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3.316,01 m²'lik kısmının tapu kaydının iptali ile kıyıya terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 35 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili ve davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava tamamen kabul edilmesi gerektiğini, idare tarafından oluşturulan kıyı kenar çizgisinin uygulanmadığını ve tespit edilen çizgi ile arada meydana gelen çelişkinin giderilmediğini, davaya konu taşınmazlar ve civarının “sulak alanların korunması yönetmeliği” ve “ekolojik etkilenme bölgesi” sınırları içinde kalıp kalmadığının araştırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 19/01/2022 tarihli ve 2021/1014 E., 2022/58 K. sayılı kararıyla; araştırma çukurlarının idarece belirlenen su kotundan daha yüksek olarak 85,10-86,10 kotunda açılarak, araştırma çukurlarının kuzeyinde dava konusu parselin tamamında tarıma elverişli killi silt boyutunda materyal gözlemlendiği gerekçesiyle maksimum su kotu dikkate alınarak kıyı kenar çizgisinin raporda belirtildiği şekilde belirlenmesinin isabetli olduğu, bu nedenle tarafların sair istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, ancak 35 ada 15 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacı Hazine vekilinin 20/03/2018 havale tarihli dilekçesinde "35 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptalinin istendiğini ve taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını" bildirdiği, bu nedenle taşınmazın tamamı yönünden davanın kabulünün gerektiği, 35 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, hüküm kaldırılarak esas hakkında karar verilmesine, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 35 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile kıyıya terkinine, 35 ada 14 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 3316,01 m2 yüz ölçümündeki bölümüne ait tapu kaydının iptali ile kıyıya terkinine, 35 ada 9 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın ise reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43. maddesinde; ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.''
3.2.2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesinde ''Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.'' hükmüne yer verilmiştir.
3.2.3. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine işaret edilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV/3.) no.lu paragrafta gösterilen gerekçeyle ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
19/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.