Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2545 E. 2022/5939 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu iptali ve tescil davasında, satış sözleşmesinde tarafların gerçek iradelerine uymayan bir hata olup olmadığı ve davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının satış sözleşmesinde ileri sürdüğü hatayı öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açmadığı, dolayısıyla sözleşmeyi onamış sayıldığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının vekalet ücretine ilişkin kısmı düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : ORDU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 22.02.2022 tarihli ve 2022/333 Esas - 2022/379 Karar sayılı kararı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekilleri Avukat ... ve Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili ..., davalı ... vekili ....geldiler, duruşmaya başlandı gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 130 ada 4 parsel (eski 240 parsel) sayılı taşınmazda bulunan, davalıların müşterek murisi ....'nın hissesini satış yoluyla temlik aldığını, davacı ve davalıların murisinin aslında 134 ada 4 ve 5 parseldeki hissesinin satışını yapmak istediğini, tarafların satışa konu olan parselde açık bir hataya düşmüş olması sebebiyle söz konusu satışın taraf iradelerini yansıtmadığını, satın alma tarih olan 17/02/2012 tarihinden itibaren 134 ada 4 ve 5 parseldeki hissesine karşılık gelen yeri kullandığını, davalıların ve dava dışı herkesin de kendisinin (davacının) 134 ada 4 ve 5 parseli satın aldığını bildiğini, yargılama konusu yere ilişkin olarak Ordu 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1073 Esas sayılı dosyası üzerinden ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, mülkiyet sorunu çözülmeden taksim davasının sonuçlanmasının kendisine ait arazinin başkasının eline geçmesine sebebiyet vereceğini ileri sürerek 134 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, mirasbırakanları Ahmet Usta ile davacı arasında, murise ait bulunan 130 ada 4 parselde kayıtlı taşınmazın satışı hususunda anlaşma yapıldığını, satış işleminin 17/02/2012 tarihinde gerçekleştiğini, davacının gerçekte almayı düşündüğü taşınmazın 134 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu iddia ettiğini, satın alınan taşınmaz tek parselden, satın alınması düşünüldüğü iddia edilen taşınmazın iki parselden oluştuğunu, sözleşmenin kurulması için tarafların irade beyanlarının karşılıklı ve birbirine uygun olması gerektiğini, taraflardan birinin iki parsel satın almak, diğerinin iki parsel satmak şeklinde iradeleri var iken her ikisinin de hataya düşmesi ve salt bir parselin ve yine iradeleri hilafına başka bir adada bulunan parselin satışını yapmalarının mümkün olmadığını, bu durumun hayatın olağan akışına ters olduğunu, davacının yanılgıya düşerek bir taşınmaz satın alması ve bu yanılgıyı da satıştan 6 yıl sonra fark etmesinin de hayatın olağan akışına ters olduğunu, davanın hak düşürücü süre geçmesi nedeniyle de usulden reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/12/2021 tarihli ve 2020/622 E., 2021/385 Karar sayılı kararıyla; davacının iddia ettiği hata hususundan davalılardan ...'ın davacıya yönelik yargılama konusu yerlere ilişkin 18/11/2015 tarihinde açtığı Ordu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/1393 Esas, 2017/304 Karar sayılı dosyasından dava dilekçesinin tebliğ edildiği tarih ile cevap dilekçesinin verildiği 04/12/2015 tarihinde ve hatta daha önce bu hususta Ordu 5.Noterliği'nin 11/09/2015 tarih 07568 yevmiye nolu ihtarnamesinin 21/09/2015 tebliğ tarihinde öğrendiği, ancak bu davanın 23/01/2018 tarihinde açıldığı, oysa T.B.K'nın 39/1.maddesine göre 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmediğinden ve verdiği şeyi geri istemediğinden sözleşmeyi onamış sayıldığı, kaldı ki davacının 130 ada 4 parsele ilişkin yanılarak yaptığı satış akdinin iptalini talep edebileceği ancak yargılama konusu yerlere ilişkin tescil talebinde bulunamayacağı, ayrıca Ordu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/1393 Esas, 2017/304 Karar sayılı dosyasında yargılama konusu yerlere bir müdahalesinin bulunmadığını belirttiği halde bu davada ise bu yerleri kullandığını belirterek çelişkiye düştüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davayı yasal süresi içerisinde ikame ettiğini, gerekçeli karara konu ihtarın ve cevap dilekçesinin keşif yapılmadan, hile/hata fark edilmeden verildiğini, tapu kayıtlarının doğru olduğu düşünülerek hareket edildiğini, mahkemenin bu gerekçesinin delilleri yanlış takdir etmesinden kaynaklanmış ciddi bir hata olduğunu, ecrimisil dosyasındaki parsel hatasını mahkeme dahil olmak üzere kimsenin anlamadığını, dava konusu taşınmaz ile dava dışı taşınmaz arasında alınan ürün miktarı başta olmak üzere bir çok farkın olduğunu, hatanın varlığı halinde işbu hususun her türlü yasal delil ile ispat edilebileceğini, taraflar arasında görülmekte olan ecrimisil davasında da dosyada dinlenen taraflar, tanıklar, tüm delil ve belgelerle dava konusu taşınmazın müvekkiline ait olduğu hususunun ispatlandığını, davalı ...’nın eşi tanık ...’nın dava konusu taşınmazı davacının satın aldığını ve kullandığını temlikin hatalı temlik olduğunu beyan ve kabul ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 22.02.2022 tarihli, 2022/333 Esas ve 2022/379 Karar sayılı ilamı ile; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını yineleyip, davalı tarafın haksız ve kötüniyetli olduğunu, hatanın varlığının her türlü delille ispat edilebileceğini, davanın açılmasına müvekkilinin sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hata hukuki nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.

Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nın 35. ve TMK'nın 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.

Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nın 35. maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.

Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. TBK'nın 39. maddesinde öngörüldüğü gibi hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1.Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre ve davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

3.3.2.Ne var ki, davanın hak düşürücü süreden reddedilmesi durumunda kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; İlk Derece Mahkemesi kararının vekalet ücretine dair 4. fıkrası hükümden çıkarılarak yerine “ Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden 4.080.00 TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalılara verilmesine” cümlesinin yazılmasına, davacı vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, 20/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.