Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2745 E. 2022/7165 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tespit ve sınırlandırılması yapılan, ancak baraj suları altında kalması nedeniyle hükmen tescil harici bırakılan taşınmaz üzerinde mülkiyetin tespiti istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, bozma kararında belirtilen hususlara rağmen, taşınmaza revizyon gören tapu kaydının çekişmeli taşınmaza aidiyeti, başka parsellere uygulanıp uygulanmadığı, davacının tapu kayıt malikleri arasında lehine yapıldığını iddia ettiği taksimin akıbeti gibi hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, ayrıca birleştirilen davaya ilişkin bağımsız değerlendirme yapılmadığı ve müdahil mirasçılarının davaya dahil edilmeden karar verildiği gerekçesiyle, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit ve sınırlandırılması yapılan, ancak baraj suları altında kalması nedeniyle hükmen tespit harici bırakılan taşınmaz üzerinde mülkiyetin tespiti istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin önceki tarihli kararının davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması neticesinde, Yerel Mahkeme tarafından bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın davalı ... Belediyesi ve Hazine yönünden esastan, davalı ... Belediyesi yönünden ise husumetten reddine dair verilen karar, süresi içinde asıl dosya davacısı ... vekili ile birleştirilen dosya davacısı..... tarafından temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 01/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat..... diğer temyiz eden asıl davalı ........ geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davalı ... ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı ... kadastro sırasında sınırlandırılıp baraj göl suları altında kalması nedeniyle hükmen tescil harici bırakılan 885 parsel sayılı taşınmaz hakkında tapu kaydına dayalı taksim, harici satın alma ve zilyetlik iddiasıyla taşınmazın mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleştirilen dosya davacıları ... ve arkadaşları taşınmaza revizyon gören tapu kaydının maliki olan.....’nın mirasçıları oldukları tapu kaydı uyarınca taşınmaza malik olduklarını; ancak taşınmazın baraj suları altında kaldığını belirterek, taşınmazın irsen intikalen mülkiyetlerinde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Müdahil ... revizyon gören tapu kaydının maliki olduğunu; ancak taşınmazın baraj suları altında kaldığını belirterek tapu kaydına dayanmak suretiyle taşınmazın mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar çekişmeli taşınmazın baraj suları altında kalması nedeniyle tespit dışı bırakıldığı, bu haliyle Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.06.2007 tarihli ve 2006/649 Esas, 2007/374 Karar sayılı kararıyla sular altında kalan dava konusu taşınmazın revizyon gören kayıt malikleri arasında yapılan fiili taksimat nedeniyle davacıya isabet ettiği, davacı yararına mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile; çekişmeli 885 sayılı parselin mülkiyetinin ...'na aidiyetinin tespitine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda bahsedilen mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda atfı yapılan önceki tarihli kararı Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04.12.2007 tarihli ve 2007/5660 Esas, 2007/6952 Karar sayılı kararıyla: "kadastro tutanağındaki açıklamalara göre, dava konusu parselin revizyon gören tapu kaydının kapsamında kaldığı görüşünden hareketle tespit yapıldığı, bu durumda, taşınmazın tapulu olduğunun kabulünün gerekeceği; ancak kadastro tespiti sırasında nazara alınan tapu kaydının başka parsellere revizyon görüp görmediğinin araştırılması, revizyon görmemiş ise yüzölçümünün belirlenip, bu miktar kadar yerin iddia eden lehine mülkiyetinin tespitine karar verilmesi gerekeceği, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın taşınmazın davacının mülkiyetinde olduğu yönünde karar verilmesinin isabetsiz olduğu" gereğine değinilerek bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda; çekişmeli taşınmaza revizyon gören kaydın dava konusu taşınmaz dışında kütükleri kapatılan 884, 885, 886 ve 887 sayılı parsellere revizyon gördüğü ve miktar fazlasının olmadığının anlaşıldığı, bozma kararında açıkça dayanak tapunun revizyon görmemesi durumunda yüz ölçümü belirlenerek bu miktar kadar yerin mülkiyetinin tespitine karar verilebileceğinin belirtilmesi karşısında dayanak tapu kaydının miktarı kadar alana revizyon görmüş olması nedeniyle mülkiyetin tespitine karar verilemeyeceği gerekçesiyle davalı ... Belediyesi ve Hazine yönünden esastan, 6360 sayılı Yasa uyarınca taraf ehliyeti bulunmadığından davalı ... Belediyesi yönünden ise husumetten davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili ile birleşen dosya davacıs... tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde gereklerinin yerine getirilmediği taşınmaza revizyon gören tapu kaydının toplam miktarı ile var ise revizyon gördüğü tüm taşınmazların toplam miktarı bulunarak hesap yapılmadığı, eksik inceleme ve araştırma neticesinde davanın reddine karar verildiği gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

5.2. Birleştirilen dosya davacısı ... temyiz dilekçesinde, taşınmazın hükmen tesciline esas kadastro mahkemesi dosyasına ibraz edilen 08.11.2002 tarihli belgenin sulh sözleşmesinin sıhhat şartlarını taşımadığı gerçeğe aykırı düzenlendiği, bu belgeye dayalı olarak hak iddiasında bulunan davacı ...’nun iddialarının bu nedenle maddi gerçeğe uygun olmadığı, çekişmeli taşınmaza revizyon gören kaydın maliki olarak kadastro sırasında lehine tespit yapılan murisleri....’nın taşınmazda gerçek mülkiyet sahibi olduğunu, bu iddia ile açtıkları davanın eldeki dosya ile birleştiği, ne var ki yargılama sırasında yöntemince delilleri toplanıp tebligat vasıtasıyla yargılamadan haberdar edilmediklerinden adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini belirterek kararın bu nedenle bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında tespit ve sınırlandırılması yapılan, ancak baraj suları altında kalması nedeniyle hükmen tescil harici bırakılan taşınmaz üzerinde mülkiyetin tespiti isteğinden ibarettir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinin birinci fıkrası, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Kadastro sırasında mülkiyetinin tespitine karar verilmesi istenen .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 885 parsel sayılı, 10.475 metrekare yüzölçüme sahip taşınmaz 21.08.1972 tarihli, 17 numaralı tapu kaydı ve geldilerine dayanılarak 19.01.1986 tarihinde ... ve arkadaşları adına tespit edilmiş, askı ilan süresi içerisinde açılıp Silvan Kadastro Mahkemesinde görülen tespite itiraz davasının yargılaması sırasında taşınmazın baraj göl suları altında kalması nedeniyle 29.11.2002 tarihli, 2002/176- 2002/103 Esas, Karar sayılı kararla tespit dışı bırakılmasına karar verilmiştir.

6.3.2. Davacı ...'nun temyiz itirazlarının incelenmesinde, uyuşmazlık kadastro çalışmaları sırasında özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde sınırlandırılıp tespit malikleri lehine askı ilanına çıkartılan, ardından hükmen tescil harici bırakılan nizalı taşınmaz üzerinde tespit gününden evvel mülk edinme koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. Dava konusu taşınmaz kadastro sırasında tapu kaydı, pay temliki ve tapu dışı satın alma sebebiyle tutanakta adı yazılı kayıt malikleri ve bayileri adına tespit edildiğine göre, taşınmazın öncesi itibariyle tapulu yerlerden olup olmadığı, dayanak tapunun çekişmeli taşınmaza aidiyeti ile davacının tapu kayıt malikleri arasında lehine yapıldığını iddia ettiği taksimin akıbetinin araştırılması nizanın çözümü için elzemdir. Ne var ki; Mahkemece bozma kararında belirtildiği halde kadastro tespitine esas tapu kaydının çekişmeli taşınmaza aidiyeti ve bu tapu kaydının kadastro sırasında dava konusu taşınmazdan başka parsellere uygulanıp uygulanmadığı, bu anlamda kaydın miktarı kadar yere revizyon görüp görmediği tespit edilmediği gibi, davacının tapu kayıt malikleri arasında lehine yapıldığını iddia ettiği taksime dair iddianın akıbeti araştırılmadan sonuca gidilmiştir. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulamaz.

Doğru sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazı kapsayan en eski tarihli askeri haritalar, hava fotoğrafları ile kamulaştırma haritası ve taşınmaza revizyon gören Kanunievvel 1335 tarih, 26 sıra ile Ağustos 1972 tarihli, 14 ve 17 sıra numaralı tapu kayıtlarının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile var ise dava konusu taşınmaz dışında revizyon gördüğü parsellere ait kadastro tutanakları, çekişmeli taşınmaza komşu olan parsellerin tespit tutanakları ve varsa dayanakları tesislerinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte dosya arasına konulduktan sonra nizalı taşınmazın daimi nitelikte baraj gölü suları altında kalması nedeniyle mahallinde keşif yapılmasına gerek olmaksızın dosya tevdii edilmek suretiyle jeodezi ve fotogrametri mühendisi ile teknik bilirkişiye kadastro paftası üzerinde büro incelemesi yaptırılmalıdır. Bilirkişilerden dosya arasına getirtilen haritalar, hava fotoğrafları, kamulaştırma planı ve kadastro paftasının ölçeklerinin eşitlenmesi suretiyle tanzim edilecek çakışık kroki üzerinde dava konusu taşınmazın konumunun gösterilmesi, ardından aynı kroki üzerinde taşınmaza revizyon gören tapu kayıtlarının hudutlarının işaretlenmesi, her bir sınırın komşu parselin yönünü ne okuduğunun tayin edilmesi, öte yandan var ise taşınmaza komşu parsellere revizyon gören kayıtların da yine çekişmeli taşınmazın yönünü ne okuduğu hususunun kroki üzerinde gösterilmesi, uygulanan kayıtlarının birbirini yön okumak suretiyle doğrulayıp doğrulamadığı üzerinde durulması, ayrıca Kanunievvel 1335 tarihli, 26 sıra ile Ağustos 1972 tarihli, 14 ve 17 sıra numaralı tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazdan başka parsellere revizyon görüp görmediği, görmüş ise revizyon gördüğü parsellerin hangileri olduğu, tapu kayıtlarının kadastro sırasında miktarından fazlasına uygulanıp uygulanmadığının açıkça belirlenmesi istenmeli, bu suretle tapu kaydının çekişmeli taşınmaza aidiyeti duraksamasız biçimde belirlenmelidir.

Bu araştırmalar tamamlandıktan sonra bu kez, davacının taksim iddiasına delalet olarak tutunduğu 08.11.2002 tarihli dava konusu taşınmaz dışında parselleri kapsayan ve Kadastro Mahkemesine ibraz edilmek amacıyla tanzim edilen sulh sözleşmesinin akıbeti tespit edilmeli, özellikle bu sulh sözleşmesinin iptali hususunda açılmış tüm davalar araştırılarak ilgili dava dosyaları eldeki dosya arasına getirtilip, toplanan tüm deliller değerlendirilmeli, revizyon gören kayıt maliklerinin tamamının yahut yetkili temsilcilerinin dahil olmadığı taksim anlaşmasının hukuken sonuç doğurmayacağı hususu üzerinde durulmalı, böylelikle davacının taksim iddiasının doğruluğu duraksamasız biçimde belirlenmeli, gerek taşınmaza revizyon gören kaydın taşınmaza aidiyeti gerekse davacının taksim iddiasının akıbeti hususunda toplanan ve toplanmış tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen yöntem ile araştırma yapılmadan noksan tahkikat sonucunda hüküm kurulması maddi gerçeğe ulaşmaya muktedir olmadığından davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.

6.3.3. Birleşen dosya davacısı .....nın temyiz itirazlarının incelenmesinde, aralarında bağlantı bulunduğu için birden çok davanın HMK’nın 166/1. maddesi çerçevesinde birleştirildiği durumlarda; yargılama birlikte görülmüş olsa dahi ortada birleştirilen dava sayısı kadar birbirinden bağımsız davalar bulunur. Bu nedenle tek dosya üzerinden yargılama yürütülse dahi talepler müstakilliğini koruduğundan gerek asıl dava yönünden gerekse birleşen dava yönünden iddia ve savunmanın tahlili neticesinde varılacak sonuca göre tarafların taleplerinin karşılanması işin özündendir. Yargılama tek bir dosya üzerinden sürdürülmekle birlikte, bağımsızlığını koruyan her bir dava bakımından ayrı ayrı değerlendirme yapılarak hüküm kurulması, gerekçe yazılması, karar başlığında da asıl ve birleşen dava bilgileri belirtilmek suretiyle hüküm kurulması, harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin her dava için ayrı ayrı belirlenerek hüküm altına alınması zorunludur.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; temyize gelen davacı ... ile müştereklerinin taşınmaza revizyon gören tapu kaydının maliki olan Nezir Bağcı’nın mirasçısı oldukları, tapu kaydı uyarınca taşınmaza malik olduklarını; ancak taşınmazın baraj suları altında kaldığını belirterek, taşınmazın irsen intikalen mülkiyetlerinde olduğunun tespitine karar verilmesini isteğiyle Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/326 Esas sayılı davasını açtıkları, mahkemesince asıl dava ile arasında hukukî ve fiili irtibat bulunduğu, davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyeceği gerekçesiyle HMK’nın 166/1. maddesi uyarınca eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilerek bu dosya arasına gönderildiği anlaşılmaktadır.

Ne var ki; Mahkemece gerekçeli karar başlığında birleşen davaya ilişkin bilgilere yer verilmediği gibi, birleştirilen dava ile asıl davanın birbirinden bağımsız olduğu, bağımsızlığını koruyan her bir dava hakkında ayrı ayrı yargılama yapılarak hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin birleştirilen dava hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde sonuca gidildiği anlaşılmakta olup, davacının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüştür.

6.3.4. Tüm bu temyiz itirazlarından vareste olmak üzere kamu düzeninin gereği olarak yapılan temyiz incelemesi sırasında çekişmeli taşınmaza revizyon gören tapu kaydının maliki olduğu; ancak taşınmazın baraj suları altında kaldığını belirterek tapu kaydına tutunarak taşınmazın mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmesi talebiyle harcını yatırarak 08.05.2010 tarihli dilekçesi ile müdahale talebinde bulunan ...’ün 08.11.2010 tarihinde ölümüyle vekili ile vekalet ilişkisinin son bulduğu, kaldı ki adı geçenin vekilinin 25.04.2016 tarihli dilekçesi ile vekillikten çekilme talebini dosyaya ibraz ettiği; tüm bunlara rağmen Mahkemece yöntemince müdahil mirasçıları davaya dahil edilip taraf teşkili tamamlanmadan, 13.09.2019 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılmasına müteakip 17.12.2019 tarihinde müdahil yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan gerekçeli kararın anlatım bölümünde müdahil yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği zikredilip, bu kez hüküm yerinde ve tefhim edilen kısa kararda müdahilin davası yönünden olumlu yahut olumsuz bir hüküm kurulmadığı bu haliyle gerekçeli kararın hem kendi içerisinde çeliştiği hem de kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğu anlaşılmaktadır. Sayılan nedenlerle müdahil yönünden yöntemince taraf teşkili sağlanmadan kendi içerisinde çelişkili hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı ... vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.