"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/50 E., 2021/141 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul Kısmen Ret
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu Kars ili, Sarıkamış ilçesi, ... Köyü çalışma alanında bulunan 108 ada 126 parsel sayılı taşınmazın içinde kalan yaklaşık 17 dönüm tarlanın zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, ancak 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu taşınmazın tamamının davalı adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek belirttiği alanın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın mera niteliğinde, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle kazanıma uygun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.04.2014 tarihli ve 2012/35 Esas, 2014/102 Karar sayılı kararıyla; 16.12.2013 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 108 ada 126 parsel sayılı taşınmazın 16.12.2013 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 17.020,62 m2 yüzölçümündeki bölümün tapu kaydının iptali ile davacı ... adına, geriye kalan bölümünün ise davalı Hazine adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.09.2015 tarihli ve 2014/17094 Esas, 2015/10722 Karar sayılı kararıyla; yapılan inceleme ve araştırmanın yetersiz olduğu, mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının taşınmazın davacının annesinden kaldığını beyan ettikleri, davacının ise dilekçesinde kendi adına tescil isteğinde bulunduğu, taşınmazın terekeye ait bir mal mı yoksa mirasbırakanın ölümünden önce tasarrufi bir işlemle veya ölümden sonra taksim ya da miras payının devri sözleşmesi ile davacıya kalan bir yer mi olduğunun belirlenmesi gerektiği, Mahkemece bu yönde araştırma yapılmadığı gibi işin esasına ilişkin yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın ne zamandan beri kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığına yönelik olarak maddi olaylara dayalı bilgi alınmadığı, hava fotoğrafları getirtilerek uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmadığı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin bilimsel verilerle denetlenmediği, Uyap sisteminden temin edilen nüfus kaydına göre davacının annesinin ölü olduğu ve davacı dışında başka mirasçıları da olduğu anlaşılmakla terekesinin TMK'nın 701 ve 702 nci maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payının taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olduğu, TMK'nın 702 nci maddesi gereğince tasarrufi işlemlerde oybirliği aranacağı, davanın da bir tasarrufi işlem olup kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiği, terekeye dâhil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmadığı, bu nedenle, yeniden yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre taşınmazın miras bırakanın mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla paylaşılıp paylaşılmadığının, paylaşım, satış, bağış yoluyla müstakilen davacıya geçip geçmediğinin araştırılması, şayet mirasbırakanın terekesi mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla paylaşıma tabi tutulmamış, taşınmaz paylaşım, satış veya bağış yoluyla davacıya intikal etmemiş ise davacının terekeye dahil taşınmaz için tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmesi; taşınmazın belirtilen yollarla davacıya intikal etmiş olduğunun anlaşılması halinde, bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu gözetilerek tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ise İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, fen bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu huzuruyla keşif yapılması, keşifte nizalı taşınmazın uzman fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, bilinen ilk zilyedinin kim olduğu, ne sıfatla kullanıldığı, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, çekişmeye konu bölüm ile geriye kalan bölümün ne şekilde ayrıldığı, arada ayırıcı nitelikte bir unsur bulunup bulunmadığı araştırılarak bu hususlarda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmesi; beyanlar arasındaki çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmesi; 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazın nizaya konu bölümünün tarımsal niteliğini bildiren, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve dava dışı bölümden nasıl ayrıldığını açıklayan, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınması; fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmesi; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişilere belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu konusunda rapor düzenlettirilmesi, 3402 sayılı Yasa'nın 14 üncü maddesi uyarınca belgesiz araştırması yapılması, bundan sonra tüm deliller birlikte incelenerek sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19.03.2021 tarihli ve 2016/50 Esas, 2021/141 Karar sayılı kararıyla; davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile fen bilirkişisi Halil Polat’ın 01.10.2013 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 17.020,62 m2 yüzölçümündeki bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına son parsel numarası verilmek suretiyle kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili
temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece kısmen ret kararı verilmesinin doğru olmadığını, keşif sırasında davacı tarafından iddiaya konu yerlerin zeminde gösterildiğini, bu kısmın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterildiğini, (A) harfi ile gösterilen yer dışında davacının herhangi bir talebi bulunmadığını, bu hususun Mahkemenin de kabulünde olmasına rağmen (A) harfi dışında kalan alan yönünden davanın reddine karar verildiğini, ret kararı verilen bu kısım yönünden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, ayrıca dava konusu taşınmazın değerinin doğru hesaplanmadığını, davacı lehine eksik vekalet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek belirtilen yönlerden kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yolu ile kazanılacak taşınmazlardan olmadığını, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde senetsizden tescil edilen taşınmaz malların usulünce araştırılmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davalının harçtan muaf olmasına rağmen davacı tarafından yatırılan harçların davalıdan tahsiline karar verildiğini, belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1'inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 108 ada 126 parsel sayılı 918.311,58 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, taşınmaz üzerinde kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı gerekçesiyle ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... tarafından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak taşınmazın bir bölümünün adına tescili istemiyle dava açılmış, Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda çekişmeli 108 ada 126 parsel sayılı taşınmazın 01.10.2013 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 17.020,62 m2 yüzölçümündeki bölümü yönünden davacı lehine zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
2. Hemen belirtilmelidir ki; Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi, yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Somut olayda; hükmüne uyulan bozma ilamında taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, ekonomik amaca uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesi gereğine değinildiği halde taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği ile ekonomik amaca uygun zilyetliğin ne zaman başladığı ve nasıl sürdürüldüğü hususları tam olarak belirlenmemiş, ziraat bilirkişisi kurulunun ve tek kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yüzeysel beyan ve raporlara itibar edilmek suretiyle karar verilmiş, öte yandan paftasına göre dava konusu taşınmazın güney sınırında dere yer almasına rağmen jeolog bilirkişiden taşınmazın niteliği hususunda rapor alınmamış, ayrıca geri çevirme ile getirtilen evraklardan taşınmazın karar tarihinden evvel mera olarak tahsis edildiği anlaşılmasına karşın bu yön üzerinde durularak taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı da araştırılmamıştır.
3. Tüm bunlardan vareste olmak üzere davacı yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi gözetilerek usulüne uygun senetsiz araştırması da yapılmamıştır.
4. Hâl böyle olunca; Mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için davacı yönünden ilgili tapu ve kadastro müdürlükleri ile adliye yazı işleri müdürlüğünden daha önce senetsizden edindiği sulu ve kuru taşınmaz miktarları sorulmalı, mera tahsisine ilişkin evraklar dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edilerek mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulu, jeolog bilirkişisi ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.
5.Yapılacak keşifte, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, taşınmazın evvelinde kadim mera olup olmadığı, mera ile arasında ayırıcı bir sınır bulunup bulunmadığı, mera değil ise imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.
Ziraat mühendisi bilirkişi kuruluna çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğiyle ilgili önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeler mahiyette ve dava konusu taşınmazın evvelinde mera olup olmadığı, mera özelliği gösterip göstermediği hususlarını belirleyen, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı ve ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü açıklattırılarak tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmelidir.
Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi kuruluna hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, taşınmazın mera vasfında olup olmadığı, mera ile arasında ayırıcı bir sınır bulunup bulunmadığı, sınırlarını ve önceki ile şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, kullanıma ara verilip verilmediği, sınırlarda zamanla genişleme olup olmadığı hususlarında ve önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir şekilde rapor hazırlattırılmalı, çekişmeli taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça değer taşımayacağı düşünülmelidir.
Jeolog bilirkişiden taşınmazın niteliğinin ne olduğu, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, halen dere yatağında kalıp kalmadığı ve derenin aktif etki alanında bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalıdır.
Fen bilirkişisinden ise keşfi izlemeye ve bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli krokili rapor alınarak toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden, değinilen hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
11.06.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.