"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, Bölge Adliye Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı ...'nin 25428 ada 10 parseldeki 38 no.lu dükkanın 1/2 payını, 26979 ada 3 parseldeki 1, 2, 3, 6, 10, 22, 23, 25, 26, 27, 28 no.lu bağımsız bölümleri, 825, 2290 ada 4, 2297 ada 10, 696 ada 5 parsel sayılı taşınmazlarını oğlu olan davalı ...'ye, 6728 ada 16 parseldeki 4, 15, 16 no.lu bağımsız bölümleri, 2588 ada 13 parseldeki 21 ve 22 no.lu dükkanları, 25428 ada 9 parseldeki 319/2400 payını, 25428 ada 10 parseldeki 38 no.lu dükkanın 1/2 payını ve 1 no.lu bağımsız bölümü, 4889 ada 8 parseldeki 13 ve 14 no.lu dükkanları oğlu olan davalı ...'ye satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin kız çocuklarından mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, bir kısım taşınmazı ise bedelini ödemek suretiyle davalılar adına tescil ettirdiğini ileri sürerek, taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 26979 ada 3 parselde kayıtlı 1, 2, 3, 6, 22 ve 23 no.lu bağımsız bölümler, 25428 ada 9 parseldeki 319/2400 pay bakımından istemini bedele hasretmiş, 26979 ada 3 parselde yer alan 10 no.lu bağımsız bölüm bakımından ise dava açma hakkının saklı tutulmasını istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, mirasbırakanın paylaştırma amacıyla hareket ettiğini, mirasçılardan mal kaçırma amacının olmadığını, davacıya da 3 parça taşınmazını devrettiğini, özellikle davacıya ve eşine diğer mirasçılardan farklı ve daha fazla ayni ve nakdi kazandırmalarda bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/112 Esas, 2018/321 Karar sayılı, 24/05/2018 tarihli kararıyla; muris muvazaasına dayalı tapu iptal tescil davasının koşullarının gerçekleşmediği ve davacının saklı payının ihlal edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Davacı, dava dilekçesinin içeriğini yineleyerek mirasbırakan ... oğlu ...'nin kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla gayri resmi eşinden olma oğulları lehine kazandırmalarda bulunduğunu, temlik işlemlerinin muvazaalı olduğunu, muris tarafından yapılmış bir paylaştırma olmadığını, tüm mavarlığının gayri resmi eş ile ondan olan çocuklara aktarıldığını, nikahlı eşine mal bırakmadığını bu nedenle paylaştırmadan sözedilemeyeceğini, öncelikle muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde tenkis araştırması yapılması gerektiğini ileri sürerek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.2. Davalılar, davanın reddine, dava tarihi itibariyle tespit edilen dava değeri üzerinden 55.345,00 TL nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken eksik avukatlık ücreti taktir edildiğini ileri sürerek, istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2018/1780 Esas, 2019/1296 Karar sayılı, 25/10/2019 tarihli kararıyla; tarafların istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile yeniden hüküm kurulmasına, satış suretiyle gerçekleştirilen temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, gizli bağış iddiasının ise kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 2020/356 Esas, 2021/7865 Karar sayılı 14/12/2021 tarihli kararıyla; “Hemen belirtmek gerekir ki, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenerek dava konusu bir kısım taşınmazlar yönünden tapu iptal ve tescil isteminin kabul edilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının, yerinde görülmediğinden reddine, davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; somut olayda, dava konusu 25428 ada 10 parseldeki 38 numaralı bağımsız bölümün 2/3 payının dava dışı Nuh ve Muharrem tarafından 24.10.2000 tarihinde davalı ...'a, aynı taşınmazdaki 1/3 payın ise mirasbırakan ... tarafından 12.12.2002 tarihinde davalı ...'e temlik edildiği, davalı ...'ın aynı tarihli işlem ile taşınmazdaki 1/6 payını davalı ...'e devrettiği ve böylece 38 numaralı bağımsız bölümde davalıların 1/2 oranında paydaş oldukları kayden sabit olup, bölge adliye mahkemesince taşınmazın tamamı mirasbırakan tarafından davalılara devredilmiş gibi hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca, dava konusu 25428 ada 10 parseldeki 38 numaralı bağımsız bölümün 1/3 payının mirasbırakan tarafından davalı ...'e devredildiği dikkate alınarak bu pay üzerinden davacının miras payı oranında iptal tescile karar verilmesi, anılan taşınmazda davalı ...'a mirasbırakan tarafından yapılmış bir devir bulunmadığı gözetilerek 25428 ada 10 parseldeki 38 numaralı bağımsız bölüm yönünden davalı ...'a karşı açılan davanın reddedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 2022/395 Esas, 2022/608 Karar sayılı 05/04/2022 tarihli kararıyla; muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının kabulüne, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/05/2018 tarihli, 2018/112 Esas, 2018/321 Karar sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili, davalı ... bakımından hiç vekalet ücretine hükmedilmemesinin, diğer davalı ... bakımından ise eksik vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kabul/red oranı hatalı olarak tespit edildiğinden dolayı kararın harç ve yargılama giderine ilişkin kısmının da hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça tek bir sefer harç yatırıldığını, bölge adliye mahkemesince davacının yatırmış olduğu 17.011,50 TL harcın, hem davalıdan tahsiline hem de mahkeme veznesi tarafından davacıya iadesine hükmedilerek, mükerrerliğe, davacıya yatırmamış olduğu paranın iadesine sebebiyet verildiğini, davanın tenkis davası olarak açıldığını, tenkis incelemesine dayalı tahkikata davacının itiraz etmediğini, buna rağmen uyuşmazlığın tapu iptali şeklinde sonuçlandırıldığını, asıl talebin tenkis olduğunu, mirasbırakanın iradesinin taşınmazlar bakımından bölündüğünü, davada muris muvazaası şartlarının gerçekleşmediğini, mirasbırakanın mal paylaştırma saikiyle hareket ettiğini, dosya içerisinde mübrez ve davacı hariç tüm mirasçıların noterden verdiği “feragat ve beyan” başlıklı belgede tüm mirasçıların malların paylaştırıldığını kabul ettiği olgusunun göz ardı edildiğini, tüm mirasçıların saklı paylarının üzerinde yasal miras payı kadar kazanım elde ettiklerini, mahkemenin kabulüne göre, 25428 ada 9 parsel sayılı taşınmazın dava tarihindeki değil mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerinden davacının payına isabete eden kısmının tahsiline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.2.2. Muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan tapu iptali ve tescil davalarında dava değeri, çekişme konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçının miras payına isabet eden kısım olup, davanın reddi halinde davalı lehine bu değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesine göre, “(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7. maddenin ikinci fıkrası, 10. maddenin üçüncü fıkrası ile 12. maddenin birinci fıkrası, 16. maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. "
6.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 326. maddesi uyarınca; kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
6.2.4. HMK'nın 297/2. maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince de hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Hemen belirtilmelidir ki, (V/2.) no.lu paragrafta belirtilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V/3.) nolu paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
6.3.2. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3. maddesi gereğince bozma kararına uyulduğuna göre bundan sonra mahkemece yapılacak iş bozmaya ve (V/6.2.4.) no.lu paragrafta hükmüne yer verilen HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibarettir. Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/112 Esas, 2018/321 Karar sayılı, 24/05/2018 tarihli kararının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2018/1780 Esas, 2019/1296 Karar sayılı, 24/10/2019 tarihli kararıyla kaldırıldığı gözetilmeksizin bozmadan sonra Bölge Adliye Mahkemesince, "1-)Tarafların istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜNE, 2-)Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/05/2018 tarih, 2018/112 esas, 2018/321 karar sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA," karar verilerek tarafların istinaf isteklerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılması şeklinde hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır.
6.3.3. Öte yandan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının (3/C-a) bendinde, kabul kapsamındaki taşınmazlar bakımından alınması gereken 21.932,38 TL harçtan peşin ve tamamlama harcı olarak alınan toplam 17.011,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.920,88 TL'nin davalı ...'den tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına; (3/C-c) bendinde ise, peşin ve tamamlama harcı olarak davacıdan alınan toplam 17.011,50 TL harcın davalı ...'den tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş olmasına rağmen; (3/C-e) bendinde, "Davacı tarafça yatırılan peşin alınan 445,50 TL ile tamamlama harcı olarak alınan 16.566,00 TL olmak üzere toplam 17.011,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine," şeklinde hüküm kurularak Hazine aleyhine olacak şekilde harcın davacıya mükerrer iadesi sonucunu doğuracak şekilde karar verilmesi doğru değildir.
6.3.4. Diğer taraftan, 25428 ada 10 parseldeki 38 no.lu bağımsız bölümün 1/2 payı dava konusu edilip 1/3 payı bakımından davacının miras payı oranında iptal tescile karar verildiği, 2588 ada 13 parseldeki 21 ve 22 no.lu bağımsız bölümlerin ise tamamının dava konusu edilip 1/2'şer payları bakımından davacının miras payı oranında iptal tescile karar verildiği anlaşılmakla, ret kapsamındaki bu üç parça taşınmaz payının dava tarihindeki toplam değerinden davacının miras payına karşılık gelen ve harcı ikmal edilen 21.785,72 TL değeri üzerinden davalı ... yararına (maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla) avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken hükmedilmemesi de doğru değildir.
Ne var ki, yukarıda belirtilen hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. SONUÇ
1. (V/6.3.1.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin işin esasına yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
2. (V/6.3.2-3-4.) no.lu paragraflarda açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesinin 2022/395 Esas, 2022/608 Karar sayılı, 05/04/2022 tarihli hükmünün;
1. ve 2. fıkralarının hükümden tamamen çıkartılmasına,
3/C-e bendinde yer alan cümlenin hükümden çıkartılmasına, yerine 3/C-e bendi olarak; "Davalı ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...'e verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekli ile 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.