"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı şirket temsilcisi ..., 2008 yılından beri davalılardan ... ile birlikte taşınmaz alım satımı yaptıklarını, 2009 yılında davalılardan ...'e 154.000 USD borçlandığını, borcun kararlaştırılan süre içerisinde ödenmemesi nedeniyle 2010 yılında bir araya gelerek 200.000 USD olarak borcu davalılardan ...’in baskı ve tehdidi altında imzalamak zorunda kaldığını, 203 ada 8 ve 9 parsel ile 106 ada 12 parsel sayılı taşınmaz ve 420 parsel sayılı taşınmaz Ağva Turizm ve Otelcilik İşletmeleri A.Ş. adına kayıtlı iken teminat olarak alacaklı davalı ...'e devredildiğini, senete bağlı 200.000 USD ödenemeyince davalı ... tarafından Ümraniye 2. İcra Müdürlüğünün 2012/1231 E. sayılı dosyasında hakkında icra takibi başlatıldığını, takdiyat konulan taşınmazların icra marifeti ile satışı konusunda aralarında anlaştıklarını, davalı ... ve adamlarının bu aşamada dahi davacı şirket temsilicisi ...’e karşı tehditte bulunduklarını, tarafların ortak tanıdıkları ... aracılığı ile davaya konu 4 adet taşınmazın teminat olarak davalı ...'e verilmesi ve bu şekilde taşınmazların satışından elde edilecek para ile davacı şirket temsilcisi ...'in davalı ...'e olan borcunun ödenmesi ve arta kalan paranın da davacı şirket temsilcisi ...'e verilmesi konusunda anlaştıklarını, hatta bu durumun düzenledikleri 04.09.2013 tarihli adi yazılı sözleşmede de açıkça belirtildiğini, bu kapsamda devirlerin yapıldığını, ancak davalı ...'in dava konusu taşınmazları devraldıktan sonra yakın arkadaşı olan diğer davalı ...’a taşınmazları devrettiğini, tarafların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerini, davalı ...’ın diğer davalı ...’in yakın arkadaşı olduğunu ileri sürerek, hile ve tehdit altında devredilen çekişme konusu 203 ada 8 ve 9 parsel, 106 ada 12 parsel ile 420 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, aksi halde bedele karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davacının taşınmaz alım satım işi ile uğraştığını, aralarında düzenlenen senet nedeni ile davacı hakkında takip başlatıldığını, 04.09.2013 tarihli adi yazılı belgenin imzasız olduğunu, bu nedenle bu belgeyi kabul etmediklerini, davacı hakkında öncelikle 100.000 TL’lik borç nedeniyle hakkında Ümraniye 1. İcra Müdürlüğünün 2011/1402 Esas sayılı takip dosyası ile dava konusu 203 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazların satışı talebi ile takip başlatıldığını, dava konusu 106 ada 12 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte dava dışı 4 parça taşınmaz yönünden ise İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğünün 2012/1231 E. sayılı dosyasında takip başlatıldığını, dava dışı taşınmazlar yönünden haczin davacı lehine sonradan fek edildiğini, davacının borçlarını ödememesi nedeniyle bu takiplere sebep olduğunu, hile ve cebirin söz konusu olmadığını, davalılardan ...’ın dava konusu taşınmazları iyi niyetle edinen üçüncü kişi konumunda bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.03.2021 tarihli ve 2016/470 E. 2021/244 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların davacı şirket temsilcisi ... tarafından davalılardan ...’e devredildiği, buna ilişkin aralarında protokol imzalandığı, borcun ödenmemesi nedeniyle taşınmazların devredildiği, davacı tarafından borcun davalılardan ...’e ödendiğine dair somut belge ibraz edilemediği, davalı ...’ın ise dava konusu taşınmazları davalı ...’den bedelini ödeyerek satın aldığı, iyi niyetle taşınmazları iktisap eden üçüncü kişi konumunda bulunan kişi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirket temsilcisi ...’ın işlerinin kötü gitmesi nedeniyle davalılardan ...’e 2009 yılında 154.000 USD borçlandığını, borcun kararlaştırılan süre içerisinde ödenememesi nedeniyle tarafların bir araya gelerek borcun ödenmesi konusunda baskı altında kalan ve borcunu bir an önce ödemek isteyen davacının ekstra 46.000 USD faiz eklenmek suretiyle toplamda 200.000 USD iki eşit taksitte ödemesi hususunda anlaştıklarını, ancak bu sürenin çok kısa olması nedeniyle ve davalı ...’in de davacının bu parayı bu süre içerisinde ödeyemeyeceğini bilmesine rağmen bu kez de tehdit etmek suretiyle parayı tahsil etme yoluna gittiğini, davacı ile davalı ... arasında düzenlenen borca teminat olarak davacı şirket temsilcisi ...’ın maliki olduğu 203 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazlar üzerine 100.000 TL karz ipoteği tesis edildiğini, davalı ... tarafından dava konusu 203 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili olarak icra takibi başlatıldığını, takip aşamasında usulsüzlükler yapıldığını, şirkete ait tüm taşınmazlar üzerine haciz işlemi uygulandığını, bu aşamada davacı şirket temsilcisi ...'ın davalı ... ile adamları tarafından bir çok kez tehdit edildiğini, esasen dava konusu taşınmazların taraflar arasındaki borca karşılık teminat amacıyla verildiğini, eğer borç ödenmez ise davalı ...'in teminat amacıyla devre konu edilen 4 parça taşınmazı satacağı, borcunu tahsil edeceği ve arta kalan parayı da davacıya iade edeceği şeklinde anlaşma sağlandığını, ancak davalı ...'in anlaşmaya aykırı hareket ettiğini, 154.000 USD borca karşılık davacının elindeki tüm gayrimenkullerin baskı, tehdit ve hile ile alındığını, davacıya ödeme yapılmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı şirket sahibi ve yetkilisinin davalılardan ...'e icra takibine konu olan senetlerde dahil olmak üzere borçlu olduğu, bu nedenle alacaklı tarafından takip başlatıldığı, eldeki davada icra takibine konu olan borçtan dolayı davacı tarafından taşınmaz devri dışında borca karşılık herhangi bir ödeme yapıldığı iddiasında bulunulmadığı, bu yönde bir delil de bulunmadığı, davacı tanığı ...'ın beyanından hareketle taşınmazların devrinin teminat amaçlı olduğu iddia edilmiş ise de; şirket yetkilisi ve sahibi ...'ın duruşmadaki beyanına göre davaya konu taşınmazların teminat amaçlı olarak devredilmediği, devrin borcun ödenmesi amacıyla yapıldığının anlaşılması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek davanın kabulüne karar verilmesine istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile ve ikrah hukuki nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
2. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 37. maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nın 38. maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
3. İptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun ortadan kalktığı veya aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK'nın 39. m.)
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.