"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, iş bu kararın süresi içerisinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelendi gereği düşünüldü
I. DAVA
Davacı Hazine, çekişmeli 789 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini ancak taşınmazda kayıt miktar fazlası olduğunu, bu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden kazanıldığını, daha evvel Kadastro Komisyonuna bu istikamette yaptıkları itirazın reddedildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve Hazine adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taşınmazın sınırlarında şahıs parselleri ve Nilüfer Deresinin bulunduğu, hudutların genişletilmeye elverişli olmadığı ayrıca taşınmazın tarım arazisi vasfında olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmazda kayıt miktar fazlası olduğunu, bu fazlalığın zilyetlik nedeniyle davalı adına tescilinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 1. maddesi, "Bu Kanunun amacı, ülke koordinat sistemine göre memleketin kadastral veya topoğrafik kadastral haritasına dayalı olarak taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukukî durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun öngördüğü tapu sicilini kurmak, mekânsal bilgi sisteminin alt yapısını oluşturmaktır."
3.2.2. 3402 sayılı Yasanın 26. maddesinde ise,
"Kadastro Mahkemeleri;
A) 10 uncu maddeye göre kadastro komisyonu tarafından gönderilen tutanaklara ait davaları,
B) 11 inci maddede belirtilen askı ilanı içinde açılan davaları,
C) Mahalli hukuk mahkemelerinden 27 nci madde uyarınca kadastro mahkemesine devredilen dava ve dosyaları, D) Kadastro mahkemelerine dava açıldıktan sonra, tespitten önceki haklara dayanarak, asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkları, inceler ve karara bağlar.
Kadastro mahkemelerinde görülen davalarda, 3533 sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolile Halli Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.
Kadastro mahkemesinde görülmekte olan bir dava konusu taşınmaz mal, 40. madde uyarınca başkasına devredildiği takdirde, davaya devralan devam eder. Kadastro mahkemesinin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Bu yetkiyi bölgenin idari sınırları belli eder. Yeni ilçe kurulup, teşkilatlanarak faaliyete geçmesi hali hariç, idari kuruluşta yapılan değişiklik sebebiyle daha sonra başka bir bölgeye bağlanan taşınmaz mallara ilişkin uyuşmazlıklar, kadastroya başlama gününde yetkili olan kadastro mahkemesi tarafından karara bağlanır." hükmü düzenlenmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Kadastro sırasında Nilüfer ilçesi, Badırga Mahallesi çalışma alanında bulunan 789 parsel sayılı taşınmaz vergi kaydı ve iktisaba muktedir zilyetlik nedeniyle ... adına tespit edilmiş, Hazinenin çekişmeli taşınmazın kayıt miktar fazlası olduğu, bu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden kazanıldığı iddiasıyla Kadastro Komisyonuna yaptığı itirazın reddedilmesi üzerine bu kez aynı iddia ile Hazine tarafından tespite itiraz davası ikame edilmiş, nihayetinde Bursa Tapulama Mahkemesinin 28.12.1982 tarihli1981/447 Esas 1982/254 Karar sayılı kararıyla Hazine adına itiraz eden Defterdar vekili temsile yetkili olmadığından, usulüne uygun itiraz bulunmadığı gerekçesiyle davanın görev bakımından reddine, kesinleşen tespit gereği işlem yapılması için tespit tutanağı ile dava dosyasının Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine, davacı Hazinenin Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açma hususunda keyfiyetine dair verilen hükmün Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 31.05.1983 tarihli, 1983/10558 Esas 1983/8910 Karar sayılı kararıyla düzeltilerek onanması üzerine, dava dosyası Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda yazılı esasına kaydedilmiştir.
3.3.2. Bilindiği üzere, kadastro (tapulama) faaliyetinin biri geometrik, diğeri de hukuksal olmak üzere iki yönü vardır. Diğer bir anlatımla kadastro (tapulama) kanunlarının amacı, memleketin kadastral topoğrafik haritasına dayalı olarak taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukukî durumlarını tespit etmek ve bu suretle Medeni Kanun’un öngördüğü tapu sicilini kurmaktır. Bu amaç doğrultusunda kadastro (tapulama) tapusuz taşınmazları tapulamak, tapulu olanların kayıtlarını yenilemek, taşınmazlar hakkında kadastro planları hazırlamak, taşınmazların gerçek hak sahiplerini belirlemek için yapılmaktadır. Öte yandan 3402 sayılı Yasa'nın muhtelif hükümleri uyarınca tapulama faaliyetinin nihai amacının tapu sicilini oluşturma ödevi olduğu, bir taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği tarihten, o taşınmaz hakkında tapu kütüğünün usulüne uygun biçimde oluşturulduğu ana değin doğacak uyuşmazlıkların kadastro mahkemeleri önünde çözüleceği, kadastro mahkemelerinin sicil oluşturma ödevinin bulunduğu açıkça belirlenmiştir.
3.3.3. Somut olayda, çekişmeli 789 parsel sayılı taşınmazın vergi kaydı ve iktisaba muktedir zilyetlik nedeniyle ... adına tespit edildiği, bu tespite karşı Komisyon nezdinde yaptığı itiraz reddedilen Hazinenin bu kez Tapulama Mahkemesi huzurunda açtığı davanın reddine, Mahkemenin görevsizliğine hükmedildiği, karar ile birlikte davalı ... adına yapılan tespit kesinleştiğinden bahisle tutanak ve eklerinin tapu sicilinin oluşturulması gayesiyle Tapu Müdürlüğüne nakline karar verildiği, ne var ki tutanak ve ekleri Tapu Müdürlüğüne gönderilmediğinden taşınmazın tapu kütüğünün tesis edilemediği, dosya arasında yer alan kayıtlardan taşınmazın malik hanesinin halen açık vaziyette olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar derecattan geçerek kesinleşen Tapulama Mahkemesi kararında eldeki uyuşmazlık yönünden görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilmiş ise de, kesinleşen kadastro tutanağı ve ekleri uyarınca olağan usülle tapu sicili oluşturulamadığından hali hazırda çekişmeli 789 parselin hukuki durumunun Kadastro Kanunu'nun belirlediği biçimde tespit edilmediği, bu nedenle malik hanesini doldurma ve Medeni Kanun’un öngördüğü tapu sicilini oluşturma ödevi Kadastro Mahkemesine ait olduğu hususunda duraksama yoktur.
Hal böyle olunca; Mahkemece bu yön göz ardı edilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine yazılı şekilde davanın esastan reddine hükmedilmesi isabetsiz olmuştur.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.