Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5836 E. 2022/8090 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı ve buna bağlı olarak taşınmaz ve aracın devrinin geçerli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile davalı arasında uzun süreli bir birliktelik yaşandığı, bu süreçte taşınmaz ve aracın davacıya devredildiği, sonrasında davalı vekilin davacının iradesine uygun olarak hareket ederek söz konusu taşınmaz ve aracı kardeşine devrettiği gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : KONYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalılar vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak gerekçe yönünden düzeltilmek suretiyle davanın kabulüne dair verilen karar, yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 29/11/2022 Salı günü saat 10:45’te Daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, davalılar vekili Avukat ...'un bekletme talebi reddedildi, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, ekonomik kriz sebebiyle nakit sıkışıklığını gidermek için daha önceden tanıdığı davalı ...’ı Beyoğlu..... Noterliğinin 21/09/2018 tarihli, 28392 yevmiye no.lu vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, davalı vekil ...'nın vekalet görevini kötüye kullanarak, bilgisi ve rızası dışında 25/09/2018 tarihinde 8 parsel sayılı taşınmazdaki 16 no.lu bağımsız bölümünü, 04/10/2018 tarihinde ise .... plakalı aracını ablası olan diğer davalı ...'a muvazaalı olarak devrettiğini, kendisine herhangi bir ödeme yapmadığını, davalıların alım gücü bulunmadığını, kendisini zarara uğratmak kastıyla el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının ve aracın trafik sicil kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde faizi ile birlikte bedele karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davacının iyi niyetli olmadığını, davacı ile davalı ...'nin 2010 yılından beri gayriresmi birliktelik yaşadıklarını, dava konusu taşınmazın davalı ... adına satın alındığını ancak 1/2'şer paylarla davacı ve davalı ... adına tescil edildiğini, 2015 yılında davacının kredi/teminat amaçlı ihtiyacı olduğunu söyleyerek ödeme yapmaksızın davalı ... adına kayıtlı 1/2 payı satış göstermek suretiyle devraldığını, bu dönemde davalı ...'nin davacıya vekaletname verip daha sonra azlettiğini, dava konusu aracın da davalı ... adına alındığını, ancak yine davacının kredi/teminat amaçlı ihtiyacı olduğunu söyleyerek aracı devraldığını, bu durumların ardından davacının diğer davalı ... adına vekaletname çıkardığını ve dava konusu taşınmaz ile aracın davalı ...'ye iadesinin gerçekleştirmesini istediğini, davalı vekil ...'nın davacının talimatını yerine getirdiğini, vekalet görevinin kötüye kullanılmasından bahsedilemeyeceğini, muvazaa bulunmadığını, aralarında whatsaap yazışmaları olduğunu, davacının davalı ... ile araları bozulduktan sonra bu davayı açtığını, davacının gayriresmi birlikteliği sağlamak amacı ile temlikte bulunduğunu, hukuka ve ahlaka aykırı bir amaç için verilen şeyleri geri isteyemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 29/11/2021 tarihli ve 2019/674 E., 2021/826 K. sayılı kararıyla; davalı tarafın devir karşılığı bedel ödenmediğini kabul ettiği, davalı ...'ya dava konusu taşınmaz ve aracın devir yetkisinin ablası olan diğer davalıya bağış maksadıyla devir edilmesi için verildiği yönünde tanık veya başkaca yazılı delil bulunmadığı, davalıların savunmalarını ispat edemedikleri, dava konusu aracın trafik kaydının davacı adına tesciline karar verilmesi talep edilmiş ise de, adli yargı yerinde idari işlem yapmaya zorlayıcı türden karar verilemeyeceği, çoğun içinde azın da olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz yönünden tapu iptal-tescile, dava konusu aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili ve katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; davalının dava konusu ev ve araçları bedelsiz olarak uhdesinde tuttuğunu kabul ettiğini, ancak bu durum hakkında hayali bir evlilik iddiası üzerinden hukuka uygunluk sebebi yaratmaya çalıştığını, davalı taraf süreç içerisinde bir çok iddia ve savunmada bulunsa da taraflarınca çürütüldüğünü, taraflar arasında evlilik olmadığının nüfus kayıtlarından anlaşıldığını, whatsapp kayıtlarından taraflar arasında gönül ilişkisinin dahi olmadığını, davalının defalarca ev ve arabayı iade edeceğini beyan etmesine rağmen etmediğini, bu hususun davacı tanık anlatımları ile de ispat edildiğini, davalı ...'nin, davacının güvenini kazandıktan sonra davacının mülkü olmakla beraber kendisi adına bulunan malları kendisine mal etmeye çalıştığını, bu isteminin reddedilmesi üzerine defalarca geri vermeyi vaat ettiği malları vermeyerek eldeki davanın açılmasına sebep olduğunu, diğer davalı ...'nın, davalı ...'nin kardeşi olmakla beraber bu kişinin güvenilir kişi olmak dışında bir vasfı bulunmadığını, ... ve ...'nın ikrarı üzere davacıdan aldığı vekaleti, vekil eden davacının değil, ...' nin isteği doğrultusunda kullanarak haksız mal edinimine katıldığını, davacının, dava konusu işlemleri davalının vekaletini kötüye kullanılması sureti ile üzerine geçirdiği malları başkalarına satmaması, kaçırmaması için hızlıca iade almak amacı ve niyetiyle uzunca süre davalıyı ikna etmeye çalıştığını bu çabasından sonuç alamadığından, davalının da sözlerini tutmayacağı anlaşıldığından eldeki davayı açmak zorunda kaldığını, whatsapp yazışmalarında davacının, davalının vekaleti kötüye kullanmak sureti ile iktisap ettiği ev ve aracı başkasına satıp kaçırmaması veya dava edilmeksizin hızla iade alabilmek amacı ile davalı ile diyalog geliştirmeye çalıştığını, bu hususta davalının defalarca ev ve aracı iade edeceğini beyan etmesine rağmen iadeye yanaşmadığı ve davalı ile sevgili olma isteğini açıkça ifade ettiğini, bu şekilde taraflar arasında davalı savunmasında varlığı iddia olunan türden resmi veya gayri resmi bir "evlilik" durumunun söz konusu olmadığını, evlilik iddiasının gerçek dışı olduğunun resmi kayıtlar ile açık olduğunu ve neticeten davalıların haksız olarak dava konusu malları uhdesinde tuttuğunun açıkça ortada olduğunu, tanık anlatımlarının da davalıların savunmalarının gerçek dışı olduğunu teyit ettiğini, davalının uhdesinde bulunan ve bedelsiz iktisap ettiğini ikrar ettiği mallar konusundaki savunmasını, hukuka uygunluk sebebini ispat edemediğini, aksi durumu davacının ispat ettiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla, davalı tarafın istinaf isteminin esastan reddine, kararın gerekçe kısmının düzeltilerek, "davalının dava konusu malların kendisine bağışlandığını ispat edemediği, dosyada toplanan deliller nazara alındığında davalı tarafın bağış iddiasının hukuka uygunluğunu ispat edemediği gibi tam tersinin davacı tarafından ispat edildiği anlaşıldığından" ibaresi eklenerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2.2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın tamamının ödemesinin davacı tarafından yapılmadığını, sadece katkısı olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında dava konusu olaydaki detaylara hiç temas etmeyen soyut ve zorlama bir izahla karar verdiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24/05/2022 tarihli ve 2022/843 E., 2022/1054 K. sayılı kararıyla; davalıların savunma yoluyla ileri sürdüğü inanç sözlemesi ispatlanamadığından davaya konu vekaletnamenin inanç sözleşmesi gereğince iade için kullanılmak üzere verildiğini kabul etmenin mümkün olmadığı, davacı tarafa hesap verme yükümlülüğü kapsamında vekilin bir ödeme yapmadığı, vekil ile kayıt maliki davalı ...'nin kardeş oldukları, yapılan satışın vekilin iradesine aykırı olduğu, bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusununun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak gerekçenin düzeltilmesi suretiyle yeniden hüküm tesisiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, BAM gerekçesinin dosya kapsamına ve dava konusu olaya uymadığını, dava konusu taşınmazın ve aracın sonraki devirlerinin taşınmazın ve aracın ilk edimin nedenini ortadan kaldırmadığını, davanın hukuki değerlendirmesinin bu ilk edinim kapsamda yapılması gerektiğini, whatsapp yazışmalarında davacının açıkça kredi ihtiyacı için dava konusu evin tapusunu istediği ve daha sonraki yazışmalarında da kendi istek ve rızası ile davalıya devrettiğini açıkça beyan ettiğini, ispat yükünün davalı tarafta değil, davacıda olduğunu, davacının davasını ispatlayamadığını, tüm işlemlerin davacının iradesine uygun yapıldığını, iddialarının dosya kapsamında sübut bulmuş olduğundan yemin deliline dayalı olarak verilen karar ve gerekçenin hukuka aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu kaydının ve trafik sicil kaydının iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1.) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötüniyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 8 parsel sayılı taşınmazdaki dava konusu 16 numaralı bağımsız bölüm 1/2'şer paylarla davacı ve davalı ... adına kayıtlı iken, davalı ...'nin 1/2 payını 25/03/2016 tarihinde satış suretiyle davacıya devrettiği, davacının Beyoğlu ..... Noterliğinin 21/09/2018 tarihli 28392 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı ...'ı vekil tayin ettiği, davacı adına kayıtlı dava konusu taşınmazın davalı vekil ... tarafından 25/09/2018 tarihinde satış suretiyle kardeşi olan diğer davalı ...'ye devredildiği, dava konusu ....plakalı aracın ise davalı ... adına kayıtlı iken 25/09/2017 tarihinde satış suretiyle davacıya devredildiği, daha sonra davacıya vekaleten davalı vekil ... tarafından 04/10/2018 tarihli araç satış sözleşmesi ile diğer davalı ...'ye yine satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Somut olayda; davacı ve davalı ...'nin uzun süre birlikte yaşadıkları, bu süreçte dava konusu taşınmazın 1/2'şer paylarla taraflar adına, aracın ise davalı ... adına kayıtlı iken davalı ... tarafından taşınmaz payı ile aracın davacıya devredildiği, davalı ...'nin kardeşi olan diğer davalı ...'nın, taşınmazın tamamı ile aracın davalı ...'ye iadesi yönünde vekil tayin edildiği, bilahare vekil aracılığıyla dava konusu temliklerin yapıldığı, dosya kapsamındaki davacı ve davalı ... arasındaki yazışmalar ve tanık beyanlarından; davacının, taşınmaz ile aracın karşılıksız olarak temliki amacıyla davalı ...'yı vekil tayin ettiği, davalı vekilin de vekil edenin iradesine uygun hareket ettiği sonucuna varılmaktadır.

3.3.3. Hal böyle olunca; davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.