"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/139 E., 2021/214 K.
DAVALILAR : ... Köyü Tüzel Kişiliği, Hazine
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile tapusuz taşınmazın tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu ... köyünde bulunan 109 ada 6 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü ile 106 ada 1 parsel sayılı taşınmazın batı kısmında yol olarak tespit harici bırakılan kısmını ceddinden intikalen uzun yıllardır nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla kullandığını, ancak 109 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmalarında davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek Hazine adına tescil edilen kısmın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, tescil harici bırakılan kısmın da adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine temsilcisi; davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ... Tüzel Kişiliği; davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Kangal Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.03.2014 tarihli ve 2013/143 Esas, 2014/87 Karar sayılı kararıyla, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.06.2015 tarihli ve 2014/20819 Esas, 2015/7875 Karar sayılı kararıyla; “...hüküm fıkrasında sadece 109 ada 6 parsele ilişkin açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine dair hüküm kurulduğu, ayrıca davacının dava dilekçesinde talep ettiği yola ilişkin kısım hakkında herhangi bir karar verilmediği, mahkemelerin bütün kararlarının gerekçeli olmak zorunda olduğu, 6100 sayılı HMK'nın 297/c maddesi uyarınca hükmün, gerekçesini de içermesi gerektiği; somut olayda, Mahkemece yazılan gerekçeli kararda dosyanın özetlenmesi ile yetinilip toplanan deliller tartışılmadığı gibi birbiriyle çelişen beyanlardan hangisine ve hangi nedenlerle üstünlük verildiğinin de açıklanmadığı, bu haliyle kararın gerekçe içerdiğinden de söz edilemeyeceği, davacının dava dilekçesinde talep ettiği yola ilişkin kısım hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden ve hükmün gerekçesi açıklanmadan karar verilmesinin isabetsiz olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Kangal Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.05.2016 tarihli ve 2015/537 Esas, 2016/318 Karar sayılı kararıyla; davacı yararına zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 109 ada 6 nolu parsel içerisinde kalan ve fen bilirkişisi ...'in 05.05.2016 havale tarihli raporu ve ekindeki krokide (B) harfi ile gösterilen kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, (A) harfi ile yol olarak gösterilen kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.09.2019 tarihli ve 2016/12672 Esas, 2019/5288 Karar sayılı kararıyla; “yapılan araştırma ve incelemenin hüküm için yeterli bulunmadığı, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, kadastro tespit tarihinden 15, 20 ve 25 yıl öncesine ilişkin en az üç farklı tarihe ait hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulması, daha sonra yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan ve önceki keşiflerde yer almayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri, üç kişilik ziraat mühendisleri kurulu ve fen bilirkişisinden oluşacak bilirkişi heyeti eşliğinde yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, zilyetliğin belirli süre ile terk edilip edilmediği, edilmiş ise terkin iradi olup olmadığı ve tespit tarihine kadar davacı yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması, beyanlar arasında doğabilecek çelişkilerin yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılması; ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan önceki ziraatçi bilirkişi raporlarını da irdeleyen, çekişmeli taşınmazların geçmişteki ve şimdiki niteliğini, üzerindeki bitki örtüsünü, ne kadar süredir ne şekilde kullanıldığını, taşınmazın toprak yapısıyla ilgili ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; fen bilirkişinden ise keşfi takibe denetlemeye elverişli krokili rapor alınması; hava fotoğrafları jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiye tevdi edilerek stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmak suretiyle çekişme konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesinin istenmesi ve bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine yönelik rapor alınması; keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişi ifadelerinin bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de (A) bölümü tescil harici yer olduğu halde “tapu kaydının iptaline” karar verilmiş olmasının da isabetsiz olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Kangal Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.07.2021 tarihli ve 2020/139 Esas, 2021/214 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazların davacının uzun zamandır zilyedinde bulunduğu, davacı yararına zilyetlikle mülk edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile çekişmeli 109 ada 6 nolu parsel içerisinde kalan ve fen bilirkişisi ...’ın 02.11.2020 havale tarihli raporu ve ekindeki krokide (B) harfi ile gösterilen kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, (A) harfi ile yol olarak gösterilen kısmın aynı adanın son parsel numarası verilerek davacı adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ile hüküm verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali - tescili ve tapusuz taşınmazın tescili istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davacı ... tarafından, kendisine ait 106 ada 1 parselin batı kısmında yol olarak tespit harici bırakılan kısım ile 109 ada 6 parselin bir kısmına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil ve tapu iptali - tescil istemiyle dava açılmış, Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazların davacıya ait olduğu, davacının gurbette olduğundan taşınmazı icara verdiği, icara alan kişinin ise istediği yerleri sürdüğü, yol geçen kısmın kenarında bulunan bölümün işlenememesinin sebebinin yolun devamlı genişlemesi ve taşla dolu olması olduğu, dava konusu taşınmazların uzun zamandır davacının zilyedinde olduğu, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı ile mülk edinme koşullarının oluştuğu benimsenerek davanın kabulü ile çekişmeli 109 ada 6 nolu parsel içerisinde kalan ve fen bilirkişisi ...’ın 02.11.2020 havale tarihli raporu ve ekindeki krokide (B) harfi ile gösterilen 2.686,73 m2’lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, (A) harfi ile yol olarak gösterilen 890,86 m2’lik kısmın da aynı adanın son parsel numarası verilerek davacı adına tesciline karar verilmiş ise de Mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; ... köyü çalışma alanında bulunan 109 ada 6 parsel sayılı 1.470.243,25 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmaması nedeni ile ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına 2009 yılında tespit ve tescil edilmiştir.
Bozma ilâmında, ziraat bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu, bu nedenle bu raporlar arasında çelişkinin giderilmesi için ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan önceki ziraatçi bilirkişi raporlarını da irdeleyen, çekişmeli taşınmazların geçmişteki ve şimdiki niteliğini, üzerindeki bitki örtüsünü, ne kadar süredir ne şekilde kullanıldığını, taşınmazın toprak yapısıyla ilgili ve komşu parsellerle karşılaştırılmalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması gerektiğininin belirtilmesi üzerine Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonrası dosyaya sunulan üç kişilik ziraat bilirkişi kurul raporunda; fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 2.686,73 m2'lik alanın bir kısmında hali hazırda her ne kadar toğum yatağı hazırlamak üzere toprak işlemesi yapılmış olsa da üzerinde önceki yıllara ait anız kök ve kalıntılarına rastlanmadığı, bir kısmının ise çayırlık alan vasfına sahip olduğu, davacı tarafından iddia edilen alan üzerinde yaklaşık 18-20 yıl kadar toprak işleme faaliyetinde bulunulmadığının belirtildiği, jeodezi ve fotogrametri bilirkişi raporunda; fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen yerin 2004 yılından günümüze kadar yol olarak kullanıldığı, 1973-2004 yılları arası hava fotoğrafı mevcut olmadığından ne zamandan beri yol olduğunun tespitinin yapılamadığı, tarımsal faaliyet yapılmadığı, yol vasfında olduğu; fen bilirkişisi Harita Mühendisi ... tarafından hazırlanan 22.03.2021 tarihli raporda (B) harfi ile gösterilen yerin ham toprak vasfında olduğu, tarımsal faaliyet yapılmadığı, 1973 ve 2004 hava fotoğraflarında kullanım olmadığı, bu nedenle imar-ihya ve zilyetliğin söz konusu olmadığının belirtildiği, her ne kadar mahalli bilirşilerce taşınmazın belirtilen kısmının davacıya ait olduğu, davacının taşınmazı icara vererek kullandığı beyan edilse de bu beyanların soyut olup bilimsel nitelik taşıyan bilirkişi raporları ile uyumlu olmadığı, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün uzun süredir yol olarak kullanıldığı, fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümün ise davacı tarafça kullanılmadığı ve herhangi bir imar-ihyanın bulunmadığı gözetilerek, hem Hazine adına tescil edilen 109 ada 6 parsel sayılı taşınmaz içindeki kısım, hem de tescil harici olup yol olarak kullanılan kısım yönünden davacı lehine zilyetlikle kazanım koşulları oluşmadığı anlaşılmaktadır.
2. Hâl böyle olunca; çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetli değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.