"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, maliki olduğu 121 ada 21 parsel sayılı taşınmazda kargir evi olduğunu, imar barışından faydalanmak istediğini, 31.07.2018 tarihinde Belediyeye gittiğini, e-Devlet şifresi almak istediğini, bu sırada yanına yaklaşan ... isimli kişinin bu işleri yapan biri ile kendisini tanıştıracağını, onun evini kat mülkiyetine çevirerek iki üç gün içerisinde tapusunu vereceğini söylediğini, bu işlem için tapuya gidilmesi gerektiğini belirttiğini, kendisinin de tapuya giderek farkında olmadan taşınmazını davalı ...’e temlik etmiş olduğunu, amacının kesinlikle taşınmazını devretmek olmadığını, daha sonra bir ... bahçesinde ... ve beraberindeki kişinin kendisine ... ikram ettiğini, içince kendisinden geçtiğini ve kendisine belge imzalattırıldığını, belgenin imar barışı ile ilgili olduğunu düşündüğünü, bu arada Tacettin’in de taşınmazı diğer davalı ...’e devrettiğini, devirlerden haberi olmadığını, taşınmazın başkalarına satılmaya çalışılması üzerine durumu öğrendiğini, tanımadığı kişilerin kendisinden 130.000,00 TL para istediğini, paranın verilmesi halinde evin verileceğini söylediklerini, ... ve Tacettin’in ... birliği içerisinde kendisini hileye düşürdüklerini, Tacettin ve ...’in devirler için bir bedel ödemediklerini, kötü niyetli olduklarını, taşınmazda kendisinin oturduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde, evlilik öncesinde eşiyle rahat yaşayacakları bir yer aradıklarını ve iyi niyetli olarak bedelini ödemek suretiyle daha önceden gezip gördüğü taşınmazı satın aldığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, ayrıca iddianın inançlı işleme ilişkin olduğunu, davacının imar barışı işlemlerini kendisinin yapabilecek durumda olduğunu, hilenin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ... cevap dilekçesinde, ...’da emlakçı olduğunu, dava dışı ...’ın satılık bir taşınmaz olduğunu bildirmesi üzerine davacı ile görüşmeye gittiğini, bizzat görüşerek anlaştıklarını ve sözleşme düzenlediklerini, bedeli karşılığında taşınmazı satın aldığını, kendisi yönünden husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının iddiasının inançlı işleme ilişkin olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının amacının taşınmazı devretmek olduğu, satış bedelinin davacıya ödendiği davacının, karşı tarafın hile ile kendisini hataya düşürerek taşınmazın adına devrini sağladığı ve davalıların da kötü niyetli olduğu iddiasını ispatlayamadığı, irade sakatlığı hallerinden hata ve hilenin bulunmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine, davalı ... yönünden ise tapu kaydında malik olmaması sebebiyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle, kararın hukuka aykırı olduğunu, satış tarihinde 70 yaşında olup yaşlı ve kısmen yürüme engelli olduğunu, hile iddiasının sübut bulduğunu, taşınmazı satmasını gerektirir bir sebebinin olmadığı ve halen taşınmazda oturduğunu, bu olaylar öncesinde ...'ı tanımadığını, imar barışı işlemlerinde yardımcı olma bahanesi ile kendisine yanaştığını, bu şekilde hile olayının gerçekleştiğini, dinlenen tanık beyanları ve tüm taraf beyanları dikkate alındığında kandırıldığının sabit olduğunu, ayrıca vekalet ücretinin de yanlış hesaplandığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın hile iddiasını usulünce ispatlayamadığı, davanın esası yönünden ret kararı verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, her iki davalı yönünden verilen ret gerekçesi ayrı olduğundan davalı ... yönünden davanın ret gerekçesine göre maktu vekalet ücretine karar verilmesinin AAÜT'ye uygun olduğu, dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen dava tarihi itibari ile değeri 170.153,00 TL olduğundan ve bu değer üzerinden davacı tarafça yargılama sırasında harç ikmali yapıldığından diğer davalı tapu maliki ... yönünden de nispi tarifeye göre yazılı olduğu üzere ücreti vekalet verilmesinin AAÜT'ye uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, temlik tarihinde 70 yaşında ve yürüme engelli olduğunu, bir yerlere gitmekte zorluk yaşadığını, imar barışından faydalanmak istediğini, işlemleri hallederken ... ... ile karşılaştığını ve işlemleri kendisinin yapabileceğini söylediğini, imar barışına ilişkin işlem yaptığını zannederek taşınmazı davalı ...'e devrettiğini, davalı tanıklarının çelişkili beyanları ile de esasında kandırıldığının ortada olduğunu, somut olaya göre değerlendirme yapılması gerektiğini, uyuşmazlık hukuki olduğu için şikayette bulunmadığını, şikayet hakkını kullanmamasının kandırılmadığı anlamına gelmediğini, evinin satıldığını ...'dan öğrendiğini, aldatıldığını, taşınmazda ailesi ile birlikte ikamet etmeye devam ettiklerini, borcu olduğu iddiasının ispatlanamadığını, bir borcu da bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde belirtilen hata (yanılma) ile kendisinin içinde bulunduğu aldatma arasında fark olduğunu, kararların aksine ... ve ... tarafından aldatıldığını, kandırılarak evinin elinden alındığını, evini satmasını gerektirecek hiçbir sebep olmadığını, tanıkların ve mahalli bilirkişilerin beyanlarından da iddialarının sabit olduğunun anlaşıldığını, ...'ın vekaletname ile taşınmazı kötü niyetli olarak davalı ...'e temlik ettiğini, ...'ın beyanları ile de kandırıldığının ispatlandığını, ...'ı öncesinde tanımadığını, dava konusu taşınmazın yeni evli ve ekonomik olarak iyi durumda olan birinin oturacağı bir ev olmadığını, ...'in rent a car işiyle uğraşan genç bir kişi olduğunu ve aldığı taşınmazın hangi ada parselde, kime ait ve nasıl nitelikte olduğunu bilebilecek yeterlikte olduğunu, ...'ın taşınmazın 60.000,00 TL'ye alındığını ifade ettiğini, tapudaki devir işleminde taşınmazın bedelinin 85.000,00 TL olduğunu, bedeller arasında fark olduğunu, tanık beyanlarındaki çelişkinin giderilmediğini, evi alanların eve gelip bakmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.
Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36 ncı maddesinin 1 ... fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 6 ncı maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
HMK'nin 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükümleri düzenlenilmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Öte yandan, davacının, ara malik Tacettin'nin de hilenin tarafı olduğunu iddia etmesine rağmen Mahkemece davalı ...'in kayıt maliki olmadığından bahisle onun yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi ve lehine ayrıca maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değil ise de, anılan husus temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, eleştirilmekle yetinilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sbeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nin 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.04.2023 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.