Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6524 E. 2023/61 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sonucu oluşan yüzölçümü farkının düzeltilmesi talebiyle açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin kararın temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma ilamına uygun olarak toplulaştırma işleminin hukuka uygun olduğu, taşınmazlar arasındaki sınır uyuşmazlığının fiili sınır oluşumundan kaynaklandığı ve Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi kapsamında düzeltme işlemi yapılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermesi usul ve yasaya uygun bulunarak temyiz isteminin reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 10.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili Avukat ..., davalı Hazine vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, maliki olduğu 266 parsel sayılı taşınmazın toplulaştırma sonucunda 121 ada 9 parsel numarası aldığını, 266 parsel sayılı taşınmazın Ergani ilçesi Yeniköy, Üçkardeş ve Kocaali sınırları arasında kaldığı ve kadastro çalışmaları sonucu 272 ve 169 parsel sayılı taşınmazlar ile birlikte hatalı sınır ve miktar tespitinin yapıldığını fark ettiğini, Kadastro Müdürlüğüne Kadastro Kanunu'nun 41 inci maddesine göre başvuruda bulunduğunu, başvuruya istinaden hazırlanan raporda 262, 271 ve 169 parsel sayılı taşınmazların sınırlarında hatalı tespitlerin yapıldığı sonucuna varıldığını, 266 parsel sayılı taşınmazın 91.249 m² iken 62.600 m² olarak tespitinin yapıldığını, Kadastro Müdürlüğünün ilgili parsellerin toplulaştırma işlemi ile ölü parsel niteliği kazandığından bahisle düzeltmenin kendilerince yapılamayacağı ancak dava yolu ile düzeltmenin mümkün olacağını yazılı şekilde bildirdiğini ileri sürerek 23.190,53 m2'lik kısmın hatalı aktarıldığının tespiti ile maliki olduğu 121 ada 9 parsel sayılı taşınmaza aktarımı suretiyle tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ..., Kadastro Kanunu’nun 41 inci maddesi ile mülkiyet aktarımına neden olacak şekilde düzeltme yapılamayacağını, 264 ve 244 parsel sayılı taşınmazların toplulaştırma öncesine göre yapılan incelemede alan, sınır ve pafta uyumu olduğunun tespit edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, kendilerine husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu, idari yargının görevli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

3.Davalı ... ve ..., herhangi bir savunma getirmemişler, aşamada davaya konu alanın yıllardır davacı tarafından kullanılması nedeniyle kendilerine ait olduğunu bilmediklerini, öğrendiklerinde ise kullanımına son vermesini istediklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 25.03.2020 tarihli ve 2018/291 Esas, 2020/119 Karar sayılı kararı ile 266 ve 169 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespit tarihinden önce ve sonra hiçbir şekilde sınırlarının değişmediği ve 45 yıldır aynı tarafların aynı sınırlar üzerinde hak sahibi olduğu, kadastro tespitindeki krokiler ile zemindeki fiili sınırların birbirini karşılamadığı, hatalı kadastro çalışması nedeniyle davacının bir kısım hak kaybına uğradığı, ancak 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ve toplulaştırma işlemlerinin hukuka uygun yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 03.12.2020 tarihli ve 2020/737 Esas, 2020/569 Karar sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazın, teknik bilirkişi raporlarında A harfi ile gösterilen tesis ve toplulaştırma çalışmasında davalı Kocaali mahallesi 169 (toplulaştırma sonucu 111 ada 2) no.lu parsel içerisinde tespit gören yer olduğu ve taşınmazın 08.08.1977 tarihinde vergi kaydına dayalı olarak yapılan tespite itirazların reddine dair komisyon kararı sonrasında kesinleşerek 1979 yılında tapuya tescilinin yapıldığı, 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde yer alan 10 yıllık hak düşürücü süre gerçekleştikten sonra 01.03.2017 tarihinde eldeki davanın açıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 02.12.2021 tarihli ve 2021/6465 Esas, 2021/7512 Karar sayılı kararı ile “…Davacı ..., Kadastro Müdürlüğünün ret kararına karşı, adına kayıtlı 266 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 3402 sayılı Yasa'nın 41. maddesi gereğince düzeltilmesi istemiyle dava açmış olduğuna göre Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin eldeki dava bakımından uygulanamayacağı tartışmasızdır. Hal böyle olunca, uyuşmazlık Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi çerçevesinde çözümlenmeli ve ulaşılacak sonuca göre de işin esası hakkında bir karar verilmelidir. Bölge Adliye Mahkemesinin hak düşürücü sürenin geçtiği yönündeki kabulü doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, tapu alanı ile ilk hesap (kadastro sayısal) alanı arasında uyumsuzluk bulunmadığı, toplulaştırma işlemine alınırken taşınmazların kadastro sınırlarında ve alanlarında herhangi bir değişiklik yapılmadığı, yapılan kesintilerin yasaya uygun olduğu, taşınmazlar arasındaki sınır uyuşmazlığın fiili sınır oluşumundan kaynaklandığı ve Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi kapsamında düzeltme işlemi yapılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle taşınmazın yüz ölçümü düzeltilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, maliki olduğu 266 parsel sayılı taşınmazın toplulaştırma sonucunda 121 ada 9 parsel sayılı taşınmaz olduğunu, araştırmalar sonucunda 266 parsel sayılı taşınmazın Ergani ilçesi, Yeniköy, Üçkardeş ve Kocaali sınırları arasında kaldığı ve kadastro çalışmaları sonucu 272 ve 169 no.lu parseller ile birlikte hatalı sınır ve miktar tespitinin yapıldığını fark ettiğini, 14.01.2015 tarihinde yazılı olarak Kadastro Müdürlüğüne Kadastro Kanunu'nun 41 inci maddesine göre başvuruda bulunduğunu, başvuruya istinaden mahallinde yapılan teknik çalışma sonucunda hazırlanan 22.05.2015 tarihli raporda 262, 271 ve 169 no.lu parsellerin sınırlarında hatalı tespitlerin yapıldığı sonucuna varıldığını, 266 parsel sayılı taşınmazın 91.249 m² iken 62.600 m² olarak tespiti yapıldığını, ancak Kadastro Müdürlüğünün ilgili parsellerin toplulaştırma işlemi ile ölü parsel niteliği kazandığından bahisle düzeltilmenin kendilerince mümkün olmayacağı ancak dava yolu ile düzeltmenin mümkün olacağını yazılı şekilde bildirdiğini, bilirkişi raporları yeterince incelenmeden hüküm kurulduğunu, bozma öncesi Mahkeme kararında haklılıklarının kabul edildiğini ancak hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, 111 ada 2 parsel sayılı taşınmaza hatalı aktarılan 23.190,53 m²'lik kısmın davalılar adına olan kaydın iptali ve adına kayıtlı 121 ada 9 parsel sayılı taşınmaza aktarımı gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

3402 sayılı Kanun'un 41. maddesi uyarınca yapılan teknik hataların düzeltilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41 inci maddesinde, "Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan ... hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir. Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasında, 12 nci maddede belirtilen hak düşürücü süre aranmaz." hükmü düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı ... ve ... vekili ile davalı ... vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

10.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.