Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6658 E. 2023/3063 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında satın aldığı ancak davalı mirasçı adına tescil ettirdiği taşınmazın, mirasçılar tarafından açılan muris muvazaası davası ile iptal edilip miras payları oranında davacılara tescil edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın satın alınması ve tapuya tescilinde gizli bağış bulunduğu iddiasıyla 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın uygulanma yeri olmadığı ve davalı mirasçının terekeye göre üçüncü kişi konumunda bulunmadığı hususları gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisi ile; davacıların tek başlarına dava açamayacakları anlaşıldığından, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, davacıların dava konusu 440 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan evin mülkiyetinin murise ait olduğunun tespitine ve beyanlar hanesine tesciline ilişkin talebinin ise hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, 440 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 3718/3780 hissenin muvazaalı olarak davalıya devredildiğini taşınmaz ve üzerinde yer alan evin mirasbırakan anneleri ...'a ait olduğunu, dava konusu taşınmazın davacılardan ...'ın da yardımı ile 1992 yılında harici satış senedi ile ...’den alınmış olduğunu, yine aynı yıl taşınmaz üzerinde muris ve davacıların yardımı ile ev yaptırıldığını, o dönemde davalı ...’in ortaokul öğrencisi olduğunu, dava konusu evde ölüncüye kadar muris ...'ın oturduğunu, 1997 yılında davacılardan ... kaçarak evlenince muris ...’nin bu duruma çok sert tepki göstererek hiçbir evladının ... ile konuşmasını istemediğini, diğer davacılar annelerine “dokuz kardeşiz kardeşleri birbirinden ayırma” deyince murisin onlarla da konuşmamaya başladığını ve kendilerine miras bırakmayacağını da her defasında dile getirdiğini, 1997 yılından bu yana da annelerinin istememesi nedeni ile anneleri ile konuşamadıklarını, annelerinin ölümü ile dava konusu taşınmazı paylaşmak istediklerinde taşınmazın henüz lise öğrencisi olan en küçük kardeşleri ... adına kayıtlı olduğunu öğrendiklerini, harici satış senedine konu taşınmazı 28.6.1999 tarih ve 1828 yevmiye no.lu işlem ile ...'den muvazaalı olarak satış göstermek sureti ile aldığını ileri sürerek dava konusu 347/378 hissenin ve evin murise ait olduğunun kabulü ile ile davalı adına olan hissenin iptaline payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazın evveliyatı olan 228 parsel sayılı taşınmazın 10368/622080 hissesini dava dışı ...’den 28.06.1999 tarihinde satın aldığını, taşınmazın satış tarihinde tarla vasfında olduğunu, daha sonra ... Belediyesi tarafından taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılmış olup, dava konusu taşınmazın 440 ada 10 parsel numarasını aldığını, bu uygulama sonucunda 24.02.2004 tarihinde taşınmazın 347/378 hissesinin adına tescil edildiğini, geriye kalan 31/378 hissenin ise dava dışı...adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın 31/3780 hissesini 26.02.2015 tarihinde ....’dan satın aldığını, yine 31/3780 hissesini 15.04.2015 tarihinde ... ve ... ...’den satın aldığını, 16.04.2015 tarihinde ise taşınmazın 31/3780 hissesini ...’den satın aldığını, tapu satışlarından ve kayıtlarından anlaşılacağı üzere taşınmazın tamamını 3. kişilerden satın aldığını, muris ...’dan devralmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların murisin ...'den 1992 yılında harici satış senediyle dava konusu taşınmazı satın aldığı beyanı karşısında incelenen tapu kaydı ve tüm tedavüllerine göre; dava konusu taşınmazın 1999 yılında tapuda davalı ... adına satış gösterilmek suretiyle tescil edildiği, satıcının ... olduğu, sonrasında kadastral parsel olan taşınmazda 2004 yılında imar kapsamına alınmasıyla değişiklik meydana geldiği, davalının taşınmazda imar uygulaması sonucunda hisse sahibi olan maliklerden hisseleri satış suretiyle 15.4.2015 ve 26.2.2015 tarihlerinde devraldığı, murisin sağlığında tapuda herhangi bir işlemde bulunmadığının(satış veya ölünceye kadar bakma akdi)anlaşıldığı, davacıların taşınmaz bedelinin muris tarafından ödendiğine ilişkin iddialarının gizli bağış (elden bağış) niteliğinde olduğu, bu iddiaya dayalı tapu iptali ve tescil talebinde 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı, koşullarının varlığı halinde TMK'nın 560 ila 571 maddeleri arasında öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği ancak davacıların dava dilekçesinde tenkise yönelik bir taleplerinin de bulunmadığı, davacıların dava konusu 440 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan evin mülkiyetinin murise ait olduğunun tespitine ve beyanlar hanesine tesciline yönelik talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise, davacıların hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın davacıların yardımı ile davalı henüz çocuk yaşta iken alındığı sabit iken, İlk Derece Mahkemesince taleplerinin 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı gerekçesi ile reddedilmesinin yerinde olmadığını, yapılan keşif, toplanan belge ve kayıtlar ve dinlenen tanık beyanları ile iddialarının sübut bulduğunu, murisin müvekkillerine miras bırakmayacağını her defasında dile getirdiğini, müvekkillerinin 1997 yılından bu yana annelerinin istememesi nedeni ile anneleri ile konuşamadıklarını, davalının, harici satış senedine konu taşınmazı 28.6.1999 tarihli 1828 yevmiye no.lu işlem ile ...'den muvazaalı olarak satış göstermek sureti ile aldığını, Mahkemece yapılan tahkikat sonrası toplanan deliller ışığında taşınmazın arsa bedelinin ve evin yapımına ilişkin bedelin muris tarafından ödendiğinin kabulü gerektiğini, İlk Derece Mahkemesince bu konularda inceleme yapılmadığını, müvekkilleri aleyhine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının sonucu itibariyle doğru olduğu, ancak mirasçılardan bir kısmının tek başına, 3. kişiye karşı adına/adlarına tescil istemiyle dava açmasının mümkün olmadığı, Mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esası yönünden değerlendirme yapılarak karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ancak bu hususun yeniden yargılamayı gerektirmeyen HMK.nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca resen düzeltilebilecek hususlardan olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisi ile; davacılar tek başlarına dava açamayacakları anlaşıldığından, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, davacıların dava konusu 440 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan evin mülkiyetinin murise ait olduğunun tespiti ve beyanlar hanesine tescili talebinin ise hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince de davalının 3. şahıs olarak kabulü ile müvekkillerinin tek başına miras payına istinaden dava açamayacağı kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmiş ise de verilen kararın hatalı olduğunu, davalının, müvekkillerinin kardeşi olduğunu ve henüz davalı çocuk yaşta iken muris tarafından harici satış senedine dayalı olarak alınan arsa ve üzerine yaptırılan evin dava konusu edildiğini, tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları itibariyle iddialarının sübut bulduğunu, dava konusu taşınmazın davacıların yardımı ile muris tarafından alındığını, ancak davalı adına tescil edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

2. Davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde, 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten, 1.4.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.9.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davaların 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı YİBK gereğince üçüncü kişi aleyhine dahi olsa pay oranında açılabileceği ve somut olayda davalı ...'in, davacıların kardeşi olduğu, terekeye göre üçüncü kişi konumunda olmadığı gözetilmeksizin hatalı olarak Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacıların dava konusu taşınmaz bedelinin muris tarafından ödendiğine ilişkin iddialarının gizli bağış niteliğinde olduğu, bu nedenle somut olayda 1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı İBK'nın uygulanma yeri bulunmadığı ve bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.