"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/311 E., 2022/45 K.
DAVA TARİHİ : 18.11.2015
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındakivekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası verilen mahkeme kararı davalı taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davacının, maliki olduğu Muğla ili Datça ilçesi İskele mahallesi, Balçıkhisar mevkiinde bulunan 296 ada 10 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 3 nolu bağımsız bölümün satışı için Datça Noterliğinde düzenlenen 06.11.2015 tarihli 6293 yevmiye no'lu vekaletname ile davalı ...'ı vekil tayin ettiğini, davalının 13.11.2015 tarihinde taşınmazı diğer davalı ...’a tapuda 50.000,00 TL bedelle satış suretiyle devrettiğini, bu satıştan ötürü davacıya herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, davacının bu satıştan haberinin olmadığını, taşınmazın gerçek değeri ile tapuda gösterilen satış değeri arasında fahiş fark bulunduğunu, gerçekleştirilen satış işleminin gerçek bir satış olmadığını, bedeller arasındaki fahiş fark dikkate alındığında davalı ...’ın iyiniyetli olmadığını, davalı ...’nın vekalet görevini kötüye kullandığını bildiğini ileri sürerek davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı ...'ın davacı tarafından kendisine verilen satış yetkisi çerçevesinde gayrimenkulü davalı ...'a 150.000,00 TL bedel ile satışını gerçekleştirdiğini, davalının da yasal şartlara haiz vekaletnameye güvenerek davaya konu gayrimenkulu satın aldığını, dava konusu taşınmazın belediye rayiç değeri üzerinden alım satıma konu olduğunu, her ne kadar tapuda taşınmazın bedelinin 50.000,00 TL olarak gösterilmişse de taraflar arasında imzalanan adi yazılı satış sözleşmesinde taşınmazın bedelinin 150.000,00 TL olarak belirlendiğini, bu sözleşme gereğince satış bedelinin 50.000,00 TL'sinin 16/11/2015 tarihinde ...'a ait 6691231 numaralı Garanti Bankası Datça şubesindeki hesaba yatırıldığını, geri kalan bedelin ise 13/11/2015 tarihinde düzenlenen 16/11/2015 vade tarihli 2 ayrı senetle vekil ...'a ödendiğini, bedelin vekil edene ödenip ödenmemesinin vekil ile vekil eden arasındaki bir iç sorun olduğunu, satış işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; 296 ada 10 parsel üzerinde bulunan 1. kat, 3 nolu Bağımsız bölümün satışı için davalının Datça Noterliği'nin 06.11.2015 tarih ve 6293 yevmiye nolu vekaletnamesi ile yetkilendirdiğini, davalının bu yetkiye dayanarak söz konusu taşınmazı 13.11.2015 tarihinde diğer davalı ...'a sattığını ve bedelini aldığını, söz konusu satış bedelinin davacıya ödenmediği hususundaki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davaya konu taşınmazın 150.000,00 TL bedel ile davalı ... tarafından davalı ...'a satış işlemi ile devredildiğini, satış işleminin gerçek bir işlem olduğunu, davalı ... ya da davalı ...'ın kötü niyetinden bahsetmenin mümkün olmadığını, söz konusu satış bedelinin 50.000,00 TL'si banka yolu ile kalan 100.000,00 TL ise çek ile ödendiğini, davalının, davacıya ait dava konusu taşınmazı satarak satış bedelini yine davacıya inşaa edilecek olan konutun yapılması ve işçilik ve diğer giderler için harcandığını belirterek davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.02.2017 tarihli, 2015/364 Esas ve 2017/37 sayılı Kararı ile; "davanın reddine" karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Dava dilekçesindeki iddialar tekrarlanıp, verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi'nin 03.05.2017 tarihli, 2017/646 Esas, 2017/620 Karar sayılı kararıyla; "Somut olayda davacının davalılardan ...'ye kendi adına kayıtlı taşınmaz bağımsız bölümünün satışı için vekalet verdiği, davalı ...'nin de bu vekaletnameye istinaden taşınmazı diğer davalı ...'a tapuda devrettiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı tarafından vekaletin kötüye kullanıldığı iddia edilmiş ise de davacı tarafından bu konuda herhangi bir iddia ve ispat söz konusu değildir. Dosyaya sunulan adi yazılı belgeler, ödeme belgeleri ve tanık beyanları karşısında davalıya yapılan satışın muvazaalı bir satış olduğu ispatlanamamıştır. Taşınmazın keşfen belirlenen değeri ile resmi senetteki bedel arasındaki fark davayı ispat yönünden yeterli değildir. Taşınmazın 150.000,00TL bedel ile satıldığı konusunda mahkemece varılan sonuç doğrudur.Buna göre de üçüncü şahıs durumunda olan davalı ... açısından iyi niyetli olduğunun kabulü gerekecektir.Diğer davalı açısından ise vekaleten yapmış olduğu işler nedeni ile vekil edene karşı sorumlu olacağı doğal olmakla birlikte bu konu dava konusu edilmemiştir. Vekaleti kötüye kullanıldığına ilişkin de davacı tarafından herhangi bir iddia ve ispat mevcut değildir.Tam tersi tanık anlatımları ile ve davalıların sunmuş olduğu deliller ile gerçek bir satış olduğu sonucuna varılmakla, İlk Derece Mahkemesince davanın reddi sonucuna varılması doğrudur." gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA ve BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. BOZMA KARARI
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekilinin yapmış olduğu temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi' nin 03.10.2019 tarihli ve 2017/3411 Esas, 2019/5042 Karar sayılı ilamıyla; "...Somut olaya gelindiğinde; 13.11.2015 tarihli akitte gösterilen 50.000,00-TL tutarındaki bedelin vekil tarafından alındığının kabulü gerekir. Ancak davalılardan ... taşınmaz bedeli olarak vekile 150.000,00-TL ödediğini savunmuştur. Aradaki 100.000,00-TL tutarındaki farkın miktar itibariyle 6100 sayılı HMK’nun 200. maddesi uyarınca ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kuşkusuzdur. Anılan bedelin ödendiğine dair davalılardan ... tarafından ibraz edilen belgelerin bedelin vekile ödendiğini tek başına ispata elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri iddiası karşısında ibraz edilen belgelerden bir kısmının her zaman düzenlenmesi mümkün olduğundan bu belgelere tek başına değer verilemeyeceği ortadadır. Diğer taraftan zararlandırma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti bakımından da, satış bedelinin ödenip ödenmediğinin tam manasıyla açıklığa kavuşturulması gerektiği kuşkusuzdur. Öte yandan, davalılardan Cumalı bir defter ibraz ederek İngilizce yazılı ve davacının el ürünü olduğunu savunduğu bir belgeye dayanmıştır. Ne var ki, mahkemece hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur. Hal böyle olunca, davalı ...’nın dayandığı İngilizce yazılı belgenin tercümesi yapılarak, yazıların davacının el ürünü olup olmadığının saptanması, davalılardan ...’ın akitte gösterilen bedelden (50.000,00-TL) geriye kalan 100.000,00-TL’yi ödeyip ödemediğinin araştırılması, yukarıda değinilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının açıklığa kavuşturularak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. BOZMA SONRASI MAHKEMECE VERİLEN KARAR
Mahkemenin 10.02.2022 tarihli ve 2019/311 Esas, 2022/45 Karar sayılı kararıyla; davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettikleri, davacının yabancı ülke vatandaşı olması ve Türkiye'de yapılacak resmi iş ve işlemler hakkında yeterli bilgi ve denetleme imkanının bulunmamasından istifade edilerek kendisinden vekalet alındığı, vekil marifetiyle yapılan satışın gerçek bedeli üzerinden (gerçek bir satış olduğu savunmasını destekleyecek mahiyette) yapıldığının davalılarca ispat edilemediği gerekçesiyle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekilleri aşamalardaki savunmalarını tekrarlayarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 504/1 inci ve 506 ıncı maddeleri,
2. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 2 nci ve 3 üncü maddeleri,
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı taraf vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule, kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Alınması gerekli 6.831,00 TL onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine,
14.09.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.