"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/187 E., 2022/663 K.
HÜKÜM/KARAR: Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: ...(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/51 E., 2018/434 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin ...Köyü halkından olduğunu, ...Köyünde bulunan dava konusu 116913 ada 1, 3, 4 ve 6 parsel (eski 1141 ve 1142) sayılı taşınmazların müvekkillerinin zilyetliğinde bulunduğunu, zilyetliğin başlangıcının 1981 yılına dayandığını, kadastro çalışmaları sırasında müvekkillerinin zilyetliği dikkate alınmaksızın taşınmazların hatalı şekilde yaylak vasfıyla sınırlandırıldığını, oysa taşınmazların özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğunu, Kadastro Mahkemesinde açılan davanın da müvekkillerinin aleyhine sonuçlandığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların daha önce Kadastro Mahkemesinin 1991/1 ve 2 Esas sayılı dosyalarında davaya konu edildiğini, yargılama sonunda taşınmazların bir bölümünün yaylak vasfıyla sınırlandırıldığını, davacıların taşınmazlardaki zilyetliğinin yaylak alanına tecavüz anlamına geldiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı içerisinde kaldığını, bu nedenle zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı sayısının çok fazla olması nedeniyle diğer davacıların davasının eldeki davadan tefrikine karar verilerek eldeki davaya ... yönüyle devam olunduğu, dava konusu taşınmazların geldilerinin Kadastro Mahkemesinin 1991/1-2 Esas, 1996/1-2 sayılı kararlarıyla hükmen yaylak vasfıyla sınırlandırıldığı, taşınmazlarda yapılan ifraz işlemleri sonucunda dava konusu taşınmazların oluştuğu, taşınmazlar özel mülkiyete konu olamayacağından zilyetlikle iktisabının da mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan Kadastro Mahkemesi kararlarının eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, müvekkillerinin taşınmazlardaki zilyetliğinin 1981 yılına dayandığını, Kadastro Mahkemesi kararlarında davalı olarak adı geçen aileler konar göçer aileler oldukları ve hayvancılıkla uğraştıklarından eski tarihlerde bu yerleri yaylak olarak kaydettirdiklerini, taşınmazların davalıların tapu kayıtları kapsamı dışında kalan bölümlerinin yaylak vasfında olmadığını, eldeki davada teknik bilirkişi asli göreviyle ilgili olarak rapor hazırlaması gerekirken Kadastro Mahkemesi kararını yorumladığını, taşınmazların yaylak vasfında olmadığının hava fotoğraflarından da anlaşılacağını, taşınmazlarda müvekkilleri lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların geldileri olan 1141 ve 1142 parsel sayılı taşınmazların 1952 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında şahıslar adına paylı olarak tespit edildiği, tespitlere karşı dava dışı 3. kişiler ile Hazine tarafından itiraz davası açıldığı, ...Kadastro Mahkemesinin 1991/1 Esas, 1996/1 Karar ve 1991/2 Esas, 1996/2 Karar sayılı dosyalarında görülen davalarda, eldeki davanın davacısı ...'ın mirasbırakanları olan ... ile ...'ün de davacı sıfatıyla taraf oldukları ve 1938'li yıllarda başlayan zilyetliklerine dayanarak talepte bulundukları, yargılama sonunda davacıların taşınmazların tespit tarihine kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık zilyetliklerinin bulunmadığı ancak taşınmazların kültür arazisi niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davacılar ile müdahil davacıların taleplerinin reddine, 1141 ve 1142 parsel sayılı taşınmazların tespitine dayanak tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalan bölümlerin ise ayrılmak suretiyle Hazine adına tespit ve tesciline karar verildiği, kararların Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 2002 yılında kesinleştiği ancak hükümlerin infazı sağlanırken yaylak niteliği ile tapuya tescil edildikleri, bu defa eldeki davanın davacısı ...'ın 1981 yılında başlayan zilyetliğe dayanarak dava konusu taşınmazların bir bölümüne yönelik olarak dava açtığı ancak mirasbırakanlarından gelen eklemeli zilyetliğe dayanmadığı gibi satış, bağış ve benzeri hukuki bir olguyu da ileri sürmediği, zilyetliğin başladığı tarihte taşınmazlar Kadastro Mahkemesinde davalı bulunduğundan, davanın sonuçlanarak kesinleştiği 2002 yılına kadar nizanın devam ettiği, hal böyle olunca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesi hükümlerinde belirtilen nizasızlık olgusunun gerçekleşmediğinin ve davacı yararına kazanma koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceğinin anlaşıldığı, her ne kadar Kadastro Mahkemesi dosyalarında davacının mirasbırakanları davacı olarak yer almış iseler de Hazine müdahil davacı olarak tespit maliklerine karşı talepte bulunduğundan kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceği ancak taşınmazların niteliği ve kullanım durumu yönünden söz konusu kararların güçlü delil olarak değerlendirilmesi gerektiği, taşınmazlar 2002 yılında hükmen tapuya tescil edildiğinden bu tarihten sonraki zilyetliğin de hüküm ifade etmeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kadastro Mahkemesi kararlarında taşınmazların yaylak olarak sınırlandırılmasına ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını, taşınmazların özel mülkiyete konu yerlerden olduğunu ve müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu belirtip istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taşınmazların yaylak vasfında olmadığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 16 ıncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucunda Ankara ili, ...ilçesi, ...köyü çalışma alanında bulunan 1141 parsel sayılı 4.616.800,00 metrekare ve 1142 parsel sayılı 5.243.800,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle dava dışı 3. kişiler adına tespit edilmiş; eldeki davanın davacısının mirasbırakanları ve dava dışı kişiler tarafından taşınmazların tespitine ayrı ayrı itiraz edilmesi üzerine Kadastro Mahkemesince yapılan yargılamalar sırasında Hazine davalara müdahil olmuş, ...(Ankara) Kadastro Mahkemesinin 1991/2 Esas, 1996/2 Karar sayılı kararıyla davacıların davasının reddine, dava konusu 1141 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın bir bölümünün davalılar adına, kalan bölümünün ise Hazine adına tesciline; yine ...(Ankara) Kadastro Mahkemesinin 1991/1 Esas, 1996/1 Karar sayılı kararıyla dava konusu 1142 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın bir bölümünün davalılar adına, kalan bölümünün ise Hazine adına tesciline karar verilmiş; kararlar Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleşmiştir. 1141 parsel sayılı taşınmazın hükmen ifrazıyla 1942, 1943 ve 1944 parsel sayılı taşınmazlar, 1142 parsel sayılı taşınmazın hükmen ifrazıyla ise 1939, 1940 ve 1941 parsel sayılı taşınmazlar oluşmuş; uygulama kadastrosu sonucunda 1939 parsel sayılı taşınmaz 116913 ada 1 parsel numarasıyla, 1941 parsel sayılı taşınmaz 116913 ada 3 parsel numarasıyla, 1944 parsel sayılı taşınmaz, 116913 ada 4 parsel numarasıyla ve 1942 parsel sayılı taşınmaz 116913 ada 6 parsel numarasıyla tespit ve tescil edilmiştir.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.