"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/269 E., 2022/375 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi / Esas hakkında yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın açılmamış sayılması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/126 E., 2018/33 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı asil tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı asil tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, ... İli ... İlçesi ...Köyünde bulunan maliki olduğu 133 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kadastro çalışmaları sırasında davalılara ait 133 ada 2 parsel sayılı taşınmaza dahil edilerek davalılar adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek adlarına tescilini talep etmiş; yargılama sırasında dava dilekçesinde taşınmazın babası ...tan intikal etmesi ve aralarında taksim bulunmaması nedeniyle tüm mirasçılar adına tescilini talep ettiğini açıklamış, daha sonra ise taşınmazı diğer mirasçılardan satın aldığını ileri sürerek adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazın babası ...den intikal ettiğini, davacının davasının haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının mirasbırakanı ...ın 2014 yılında öldüğü bu nedenle dava konusu edilen yerin ...'nın tüm mirasçıları tarafından tescilinin istenebileceği, davacıya verilen kesin süre içerisinde diğer mirasçıların açılan davaya muvafakatinin alınması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle aktif husumetin tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazı diğer mirasçılardan satın aldığını bu nedenle diğer mirasçıların davaya onay vermelerine gerek kalmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece, davacı tarafa dava dilekçesindeki eksikliklerin giderilmesi için ihtaratlı kesin süre verildiği, bu ihtaratın davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği fakat davacı tarafından verilen kesin sürede dava dilekçesindeki eksiklikler giderilmediğinden davanın HMK'nın 119/2 nci maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulü ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı asil temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesince diğer mirasçıların davaya onaylarının alınması ya da tereke temsilcisi atanması için kendisine ihtarda bulunulduğunu, babasından intikal eden taşınmazı diğer mirasçılardan satın aldığı için diğer mirasçıların onaylarının alınmasının hukuken gerekli olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kendisine Tebligat Kanunu'nun 21/2 nci hükmüne göre tebliğ edildiğini, tebliğin muhtara yapıldığını, tebligattan haberi olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 701 inci ve 702 nci maddeleri.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-d ve 119 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10 uncu maddesinin 1inci fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Aynı maddenin, 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2 inci fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Aynı Kanun'un 21 inci maddesinde ise muhatabın adresinde bulunmaması halinde yapılacak işlemler ve bu kapsamda 21/1 inci maddesinde muhatabın adresten geçici olarak ayrılmış olması halinde tebligat usulü, 21/2 nci maddesinde ise MERNİS adresine tebligat usulü düzenlenmiştir.
2. Eldeki davada, davacı ...'ya bilinen son adresine tebliğ yapılmadan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının doğrudan Tebligat Kanunu 21/2 nci maddesine göre tebliğe çıkarıldığı, 11.04.2022 tarihinde muhtara tebliğ edildiği, davacının 25.08.2022 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmakla, usulüne uygun tebligat olmadığından temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilmiştir.
3. Davacı tarafından 22.11.2016 tarihli dava dilekçesi ile dava konusu kendilerine ait 133 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının davalılar adına kayıtlı 133 ada 2 parsel içinde kalacak şekilde kadastro tespitinin yapıldığını ileri sürerek kendilerine ait kısmın adlarına tescilini talep etmiştir.
4. Dava dilekçesinin havalesi ile aynı tarihte Mahkeme hâkimi tarafından HMK md. 119 uyarınca dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlardan davalıların adres bilgilerinin bulunmadığı, bu eksikliğin 1 hafta içinde tamamlanması, aksi halde HMK md. 119/2 uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine dair ihtarda bulunulmuştur.
5. Davacı tarafından, ihtarın ertesi günü yani 23.11.2016 tarihinde, davalıların adresini bildirdiği dilekçe sunulmuş, aynı gün hâkim tarafından dosyasına havale edilmiş, Mahkemesince 23.11.2016 tarihli tensip tutanağı ile bir önceki gün ihtarda bulunan Mahkeme hâkimi tarafından dava dilekçesinde eksiklik bulunmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
6. Davacı dava dilekçesinde dava konusu kısmın adlarına tescilini talep etmiş, 28.02.2018 tarihli celsede, taşınmazın babası ...tan intikal etmesi ve aralarında taksim bulunmaması nedeniyle tüm mirasçılar adına tescilini talep ettiğini açıklayarak taraf teşkilini sağlaması için süre verilmesini talep etmiştir. Aynı celsede davacıya, diğer mirasçıların davaya muvafakatlerinin sağlanması ya da tereke temsilcisi atanması için iki haftalık süre verildiği ihtar edilmiştir.
7. Davacı 11.04.2018 tarihli celsede, babası ...tan intikal eden 133 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki diğer mirasçılarının miras payını 12.03.2018 tarihinde satın aldığını belirtip, dava konusu edilen kısmın adına tescilini talep etmiştir.
8. İlk Derece Mahkemesince, aktif husumet tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davacı tarafın dava dilekçesinde bulunması gereken "davacı ile davalının adı, soyadı ve adreslerine" ilişkin eksikliği 1 haftalık kesin süre içinde tamamlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
9. Dosya kapsamından dava dilekçesindeki "davacı ile davalının adı, soyadı ve adreslerine" ilişkin eksikliğin süresi içinde davacı asil tarafından tamamlandığı anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
10. Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 inci ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, kanun veya kanunda gösterilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703 üncü maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp hak sahibi ortaklıktır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701 inci maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.'' şeklinde tanımlanmıştır.
11. TMK'nın 702/2 nci maddesinde “Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir” düzenlemesi mevcuttur. Ne var ki, bu kural uygulamada yumuşatılarak Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 11.10.1982 tarihli ve 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla, bir ortağın tek başına dava açabileceği ancak davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülebileceği kabul edilmiştir.
12. TMK'nın 702/2 nci maddesinde sözü edilen terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise, ortakların oybirliği ile karar vermeleri maddenin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir.
13. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 28.11.1956 tarihli ve 1956/15 E., 1956/15 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında “...Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükmü esas ittihaz olunması iktiza eylemesine...” gerekçesine yer verilerek her davanın, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre değerlendirileceği ilkesi benimsennmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.02.2023 tarihli, 2022/9-106 E., 2023/69 K. sayılı kararı, § 7 ve 15.11.2022 tarihli, 2020/2-362 E., 2022/1514 K. sayılı kararı, § 23).
14. Somut olayda; davacı asilin dava dilekçesindeki tescil talebinin yargılama sırasında da açıkladığı üzere tüm mirasçılar adına olduğu, bunun üzerine davacı asile 28.02.2018 tarihli celsede diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için 2 haftalık kesin süre verildiği, bu ihtarın davacı asilin yüzüne karşı yapıldığı ve taraf teşkili sağlanmadığı takdirde davanın husumet yokluğundan reddine karar verileceği bildirilerek davacı asilin ihtarın sonuçlarından haberdar edildiği anlaşılmıştır.
15. Her davanın açıldığı tarihteki duruma göre sonuçlandırılması gereğinin sonucu olarak, davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmazda mirasbırakan ...'nın tüm mirasçılarının miras hakkı bulunduğu, davacı asilin kendisine verilen iki haftalık kesin süre içinde taraf teşkili için gerekli eksikliği gidermediği anlaşıldığından davanın aktif dava ehliyetinin yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.10.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.