"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/120 E., 2022/5 K.
BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
HÜKÜM : Asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine
Taraflar arasında görülen asıl davada meni müdahale ve kal, birleştirilen davada ise kadastro harici bırakılan yerin tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl dava yönünden; davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle, davalı ...' ın ... köyünde 1130 m2' lik köy boşluğuna ev ve müştemilat yapmak suretiyle el attığını ileri sürerek müdahalenin önlenmesi ve yıkım isteminde bulunmuş, davalı, kendisi yararına kazandırıcı zamanaşımı
sebebiyle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın reddini istemiştir.
2.Birleştirilen dava yönünden, Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; mirasbırakanları ...'ın 1978 yılında ... köyünde 1200 m2 yüzölçümüne sahip köy boşluğu bölümüne ev ve müştemilat yaptığını, o tarihten itibaren onun ve mirasçıları tarafından taşınmazın nizasız ve fasılasız ekonomik amacına uygun olarak kullanıla geldiğini, kazanma koşullarının oluştuğunu ileri sürerek tescil isteminde bulunmuştur.
II.CEVAP
Birleştirilen dava davalısı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.03.2015 tarih, 2013/449 Esas ve 2015/252 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın davasız ve aralıksız bir biçimde önce mirasbırakan ve sonra davacılar tarafından kullanıla geldiği, TMK' nın 713 ve 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesindeki engel sebeplerin bulunmadığı gerekçesiyle tescil isteminin kabulüne; tescil isteminin kabul edilmesi ile birlikte meni müdahale isteminin dayanağının kalmadığı gerekçesi ile Hazinenin el atmanın önlenmesi ve yıkım isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22.02.2018 tarih, 2015/20742 Esas ve 20218/1149 Karar sayılı ilamı ile; "... yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, taşınmaz başında yapılan keşifte alınan beyanların soyut nitelikte olduğu, zirai bilirkişinden rapor alınmadığı, çekişmeli taşınmazın niteliği ile bu taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin sürdürülüş biçimi ve süresinin araştırılmadığı, uyuşmazlığın çözümünde komşu parsel tutanak ve dayanakları ile hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmadığı, belgesiz zilyetlik yolu ile edinilebilecek taşınmaz miktarı üzerinde durulmadığı belirtilip doğru sonuca ulaşılabilmesi için dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı Harita Genel Komutanlığından getirtilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların kadastro tespit tutanakları ile varsa dayanak belgeleri dosya arasına alınmalı, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıkları, ziraat bilirkişisi, serbest çalışan jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi aracılığıyla keşif yapılmalı; yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, ziraat bilirkişisinden çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ile komşu parsellerin toprak yapısının mukayese edilmesi suretiyle ve çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ve niteliği ile üzerindeki bitki örtüsünü belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, rapor ekinde taşınmazı değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak çekişme konusu taşınmazın hava fotoğraflarında işaretlenmek suretiyle bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının, zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğünün belirlenmesi istenilmeli; davacılar ve mirasbırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kadastro sırasında belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığının Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden (senetsiz defteri) sorularak varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örnekleri getirtilmeli, taşınmaz üzerinde ev yapılmış olmasının tek başına imar-ihya olduğunu göstermeyeceği hususu göz önünde bulundurulmalı" gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın orta malı niteliğinde bulunduğu, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ile kazanılamayacağı, kaldı ki köyiçi boşluk olarak değerlendirilmesi halinde bile köyiçi boşlukların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olmamakla birlikte taşınmaz üzerinde ev yapılmasının tek başına imar- ihya olduğunu göstermeyeceği anlaşılmakla asıl dava yönünden davanın kabulü ile dava konusu ... Merkez ... Köyü 1120 sayılı parsel ile 1130 sayılı parsel arasında yer alan Harita Mühendisleri ...,... tarafından düzenlenen 21.10.2019 havale tarihli krokili raporda (A) harfi gösterilen 1138,10 m2'lik alana davalı tarafından yapılan müdahalenin men'ine, alanda yer alan muhdesatların kal'ine, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-birleştirilen dava davacısı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın 35 yılı aşkın süredir ev ve bahçesi vasfıyla kullanılageldiğini, taşınmazın köy boşluğu olduğunu, gerekçe ile hüküm kısmının çeliştiğini, taşınmazın çevresindeki taşınmazlar hakkında zilyetlikle açılan tescil davalarının kabul edildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, meni müdahale ve kal; birleştirilen dava, kadastro sırasında tescil harici bırakılan yerin tescili talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü ve 683 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesinin yollamasıyla davada uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesindeki sebeplerin varlığı halinde mümkündür.
2. Çekişmeli taşınmaz 1956 yılında yapılan kadastro sırasında köy boşluğu olarak tescil harici bırakılmış, paftasında meydan olarak gösterilmiştir. Birleştirilen dava ile davacılar, çekişmeli taşınmaz hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak miras payları oranında adlarına tescilini talep etmiş, Mahkemece tek başına ev yapmanın zilyetlik kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında sadece ev yapmanın ekonomik amaca uygun zilyetlik sayılmadığı, somut olayda dava konusu edilen taşınmazın köy boşluğunda bulunduğu belirtilmiş ise de davacı tarafça taşınmaza sadece ev yapılarak etrafının çevrildiği, ev dışında kalan bölümde ise hiçbir kullanımın bulunmadığı boş bırakıldığı anlaşılmıştır.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı-birleştirilen davanın davacısı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna ve bozma kararına uygun olan kararın ONANMASINA,
2. Aşağıda yazılı 1.402,22 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı-birleştirilen davanın davacısından alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere
22.01.2024 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
... - KARŞI OY -
Asıl dava, müdahalenin meni ve kâl, birleştirilen dava ise tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) asıl davada Hazinenin davasının reddine, birleştirilen davada ise tescil talebinin kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin bozma kararı sonrasında asıl davanın kabulüne ve birleştirilen davanın ise dava konusu yerde tarımsal faaliyet yapılmadığı ve taşınmaza ev yapılmasının tek başına ekonomik amaçlı zilyetlik olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Sayın Çoğunlukça da karar onanmıştır. Aşağıda belirtilen nedenlerle anılan karara iştirak etmek mümkün olmamıştır.
Meskun mahalde olmayan ve tarla vasfıyla kullanılan bir taşınmazın herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmaksızın üzerinde zilyetlik iddiasında bulunulması Kanun'un aradığı anlamda zilyetlik olarak kabul edilmeyebilir. Ancak, meskun mahalde, bu bağlamda köy içindeki bir taşınmazın ev olarak kullanılması ve bu evin etrafının çitle çevrilmesi durumunda bunun Kanun'un aradığı anlamda malik sıfatıyla zilyetlik olarak kabul edilmemesinin makul bir nedeni görünmemektedir. Nitekim, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesinin birinci fıkrasında taşınmazın kazanım şartı olarak "malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurma" şartı öngörülmüş, söz konusu zilyetlik sadece ekip biçme biçiminde bir tarımsal faaliyet olarak tanımlanmamıştır.
Somut olayda, dosyaya kazandırılan hava fotoğraflarına göre 1987 tarihinden bu yana köy içindeki dava konusu yerde birleştirilen dava davacısının iddia ettiği üzere duvarla çevrili evin bulunduğu anlaşılmaktadır. Dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanıklar da dava konusu evin 1970"li yılların sonunda inşa edilerek etrafının çevrildiğini beyan etmişlerdir. Bu deliller karşısında asıl davanın kabul ve birleştirilen davanın ret ile sonuçlanması yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle, İDM'ce dava konusu yerdeki zilyetliğin Kanun'un aradığı anlamda zilyetlik sayılmayacağı biçimindeki gerekçeye dayalı ret kararının bozulması gerekirken aksi düşünceyle kararın onanması yönündeki Sayın Çoğunluğun kararına iştirak edemiyorum.