Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1250 E. 2024/1583 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu çayır olarak tescil edilen taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğu hususunda tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, tapu kaydının uygulanması, zilyetlik araştırması ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince belgesiz araştırmanın yapılmaması, ayrıca davacı yararına edinme koşullarının oluşup oluşmadığının tam olarak belirlenmemesi gibi eksik inceleme ve araştırma nedeniyle hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/555 E., 2022/583 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 08.04.2021 tarihli 2018/5700 Esas 2021/3459 Karar sayılı kararı ile esastan bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; ... ilçesi ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 110 ada 87 parsel sayılı taşınmazın çayır olarak Köy Tüzel Kişiliği adına tespit ve tescil edildiğini, bu tescilin hatalı olduğunu, taşınmaza uzun süre zilyet olduklarını ileri sürerek tapu kaydına, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu taşınmazın kendi adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın köy halkı tarafından kadimden beri çayır vasfıyla orta malı olarak kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Ulaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.12.2009 tarih ve 2008/14 Esas 2009/88 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 03.10.2011 tarih ve 2010/8090 Esas, 2011/5665 Karar sayılı ilamı ile " Mahkemece yapılan tapu kayıt uygulamasının yetersiz olduğu, öncelikle davacı tarafın dayanak tapu kaydının oluştuğu ilk günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte varsa haritası ile birlikte getirtilerek yöntemince uygulanması, taşınmazın tapu kaydı kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde öncelikle yöntemince mera araştırmasının yapılması, daha sonra taşınmazın zilyetlikle mülkiyetinin kazanılabilecek yerlerden olduğunun anlaşılması halinde Kanun'da aranan olumlu ve olumsuz şartların davacı taraf lehine gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiği belirtilerek...” karar bozulmuştur.

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.03.2018 tarih ve 2012/685 Esas, 2018/398 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

Yargıtay ( Kapatılan ) 16. Hukuk Dairesinin 08.04.2021 tarih ve 2018/5700 Esas, 2021/3459 Karar sayılı sayılı ilamı ile; "Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği açıklanarak davacı tarafa hangi tapu kaydına dayandığı hususunun açıklattırılması, tapu kaydının ifrazen oluşup oluşmadığının belirlenmesi, komşu taşınmazların dayanak kayıt ve belgelerinin ve tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirtilmesi, komşu köylerden ve aynı köyden yerel bilirkişi ile taraf tanıkları, ziraatçı bilirkişisi, jeolog bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılması, tapu kaydının yöntemince uygulanarak çekişmeli taşınmazın tapu kayıt kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmesi, çekişmeli taşınmazın tapu kayıt kapsamı dışında kalması halinde taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan (kadim) mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği yerel bilirkişi ve tanıklardan etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, tapu kaydının taşınmazı kapsadığının belirlenmesi halinde tapu kayıt malikleri ile davacı arasında akdi ya da ırsi ilişki bulunup bulunmadığının araştırılması, tapu kaydının taşınmaza uymadığının ve taşınmazın kadim mera olmadığının anlaşılması halinde davacı adına belgesiz zilyetlik yoluyla tescil edilen taşınmazlar göz önüne alınarak 3402 sayılı Yasa uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerektiği belirtilerek..." karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dayanak tapunun davaya konu taşınmazın (C) ve (D) harfleri ile gösterilen kısımlarını tamamen kapsadığı, 25.09.2022 tarihli ziraat ve jeoloji bilirkişilerinin raporunda fen bilirkişi raporunda, (A) harfi ile gösterilen kısmın dere yatağı olduğu, (B) harfi ile gösterilen kısmın tarım dışı arazi olduğu, (C) harfi ile gösterilen kısmın kuru tarım arazisi olduğu, (D) harfi ile gösterilen kısmın çayırlık vasfında olduğunun belirtildiği, (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımlar bakımından davacının dayanak tapu kaydının bu kısımları kapsamadığı, (A) harfi ile gösterilen kısmın özel mülkiyete konu edilemeyeceği, (B) harfi ile gösterilen kısım bakımından herhangi bir zilyetliğin bulunmaması nedeniyle zilyetlikle edinmenin de mümkün olmayacağı, (D) harfi ile gösterilen kısmın çayırlık olup özel mülkiyete konu olamayacağı, kamu orta malı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği belirtilmiş; (C) harfi ile gösterilen kısım yönünden ise davacının dayanak tapu kaydının bu yeri kapsadığı, bu yerin özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, davacıya miras paylaşımı ve satış yoluyla intikal ettiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 110 ada 87 nolu parsel sayılı taşınmazın 22.08.2022 tarihli teknik bilirkişi raporunda (C) harf ile gösterilen 9.166,44 m2 yüz ölçümlü kısım yönünden tapu kaydının iptali ile bu yerin davacı adına tesciline karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

E.Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle; kısmen ret kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece hem tapu kaydının (C) ve (D) harfi ile gösterilen kısımları kapsadığı belirlenip hem de (D) harfi ile gösterilen kısım hakkında ret kararı verildiğini, bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediğini, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, kendisinin ve dedesinin zilyet olduğunun ispat edildiğini, taşınmazın çayır vasfında olmasının özel mülkiyete engel olmayacağını, özel çayır vasfında olduğunu, meradan farklı olarak çayırların şahıs adına tescil edilebileceğini, komşu taşınmazların da çayır vasfında olup şahıslar adına tapuda kayıtlı olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, çekişmeli taşınmazın sınırında mera parseli olduğunu bu sebeple mera araştırmasının yetersiz olduğunu, en az 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulunda rapor alınması gerektiğini, Mahkemece yapılan araştırma ve uygulamanın yetersiz olduğunu belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 'nun 13, 14, 15, 16, 17, 18 ve 20 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713/1 inci maddeleri

3. Değerlendirme

Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşacağından bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda çekişmeli taşınmazın (C) harfi ile gösterilen kısmının tapu kaydı kapsamı içerisinde kaldığı ve bu kısım üzerinde davacı lehine iktisap koşullarının oluştuğu, (A) ve (B) harfi ile gösterilen kısımların tapu kaydı kapsamı içerisinde kalmadığı, (D) harfi ile gösterilen kısmın tapu kaydı kapsamında kaldığı ancak (A), (B) ve (D) harfi ile gösterilen kısımlarda davacı lehine iktisap koşulların oluşmadığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu dava konusu 110 ada 87 parsel sayılı 31686, 43 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz orta malı-çayır niteliği ile sınırlandırılmıştır. Mahkemece yapılan keşifte mahalli bilirkişiler ve tanıklardan tapu kaydının sınırları tek tek sorulup sınırların gösterilmesi istenmediği ve hudutlar tespit edilmediği halde tapu kaydının fen bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfi ile gösterilen kısımlara uyduğunun neye göre belirlendiği tespit edilemediği gibi (D) harfi le gösterilen kısım hakkında neden ret kararı verildiği gerekçelendirilmemiştir. Tapu kaydı keşifte yöntemince uygulanarak kapsamı belirlenmemiş, ayrıca zilyetlik araştırması da yetersiz kalmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi gereğince belgesiz araştırması yapılmamış, davacı yararına edinme koşullarının oluşup oluşmadığı net olarak belirlenmeksizin karar verilmiştir. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulamaz.

Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için mahallinde üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, jeolog bilirkişisi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı ve fen bilirkişi eli ile uygulanmalı, fen bilirkişisinden tapu kaydının varsa haritası ile kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek ve zemine çakıştırılarak uygulanmasını ve buna göre tapu kaydının kapsamını gösterir krokili rapor alınmalı, tapu kaydının haritasının olmaması ya da fenni sıhhatte uygun olmaması halinde ise sınırları itibariyle uygulanarak tek tek kapsamı krokide gösterilmelidir.

Yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, keşifte alınan beyanlar komşu parsellerin tutanak ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmelidir.

Ziraat bilirkişi kurulundan taşınmazın her yönden çekilmiş fotoğraflarını içerir, taşınmazın önceki ve mevcut niteliğini, ne kadar süreden beri hangi vasıfla kullanıldığını, varsa üzerindeki bitki örtüsünü, cinsini ve yaşlarını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.

Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak dava konusu taşınmazın hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalıdır.

Jeolog bilirkişi kurulundan taşınmazın niteliğinin ne olduğu, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, halen dere yatağında kalıp kalmadığı ve derenin aktif etki alanında bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalıdır.

Belirtilen şekilde yapılan uygulama sonunda taşınmazın davacının dayanak tapu kaydının kapsamında kalması halinde kabul kararı verilmesi gerektiği düşünülmelidir.

Taşınmazın tamamının ya da bir bölümünün tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde ise davacı yararına tespit tarihinden geriye 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde öngörülen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalı, ayrıca adına tescil kararı verilecek kişi adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden zilyetlik yoluyla kazanılabilecek 40/100 dönüm norm sınırına dikkat edilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davacı ve davalı Hazine vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Davacı tarafından yatırılan temyiz harcının istek halinde iadesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınc karar düzeltme yolu ile kapalı olmak üzere,27.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.