Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1364 E. 2024/4652 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ortaklığın giderilmesi davası sonucu yapılan ihale ile edinilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Ortaklığın giderilmesi davasında davacı ve ihale alıcısının aynı vekili tarafından temsil edilmeleri, vekilin satış ilanına itiraz etmeyerek taşınmazın düşük değerden ihale edilmesine katkı sağlaması ve satış aşamasında usule aykırı olarak yeniden kıymet takdiri yapılmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/281 E., 2023/142 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2012/33 E., 2021/279 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davada İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince dahili davacıların istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Karar, dahili davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; 17579, 17580, 62, 17581 ve 17582 parsel sayılı taşınmazların davalı adına kayıtlı olduğunu, Gaziosmanpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 1995/22 Esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, anılan davada bazı hukuki ve fiili durumların gözden kaçırıldığını, davanın açılışından taşınmazların açık arttırma ile satışına kadar olan süreçte birçok usulsüzlük yapıldığını, kayyım tarafından ortaklığın giderilmesi davasında davalıların haklarının korunmadığını, satış sırasında değere itiraz edilmediğini, ortaklığın giderilmesi davasında davacılar vekili olan avukat ...'nın daha sonra davalının vekilliğini yaptığını, Gaziosmanpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 1998/547 Esas sayılı dosyasında bilirkişilik görevini ihmal suçundan açılan davada ortaklığın giderilmesi davasında gerçeğe aykırı rapor düzenlediği gerekçesi mahkumiyet kararı karar verildiğini, 17.12.1982 tarihinde taşınmazların fiilen taksim edildiğini ve paydaşların taksime göre zilyetliklerini sürdürdüklerini ancak fiili taksimin de göz ardı edildiğini, davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile önceki malikleri olan davacı ve diğer paydaşlar adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, davacının aşamada ölmesi üzerine mirasçıları davaya dahil olmuş ve dahili davacılar vekili 02.08.2016 havale tarihli dilekçesi ile, dava konusu taşınmazlardan 17580 parsel yönünden davaya devam ettiklerini, diğer parseller yönünden davayı takip etmediklerini bildirmiş, 07.10.2021 tarihli dilekçesi ile 17580 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında dahili davacılar adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; taşınmazların davalı tarafından satın alınmasının üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçtiğinden davanın zamanaşımına uğradığını, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının tek başına eldeki davayı açamayacağını, yargılamanın yenilenmesi ve ihalenin iptali davaları açıldığında tarafların vekilliğini yaptığını, bu konuda usule aykırı bir durum bulunmadığını ancak satış aşamasında davalının vekilliğini yapmadığını, kayyım tayin edilen paydaşlar için vesayet makamından izin alan tarafın davacı taraf olduğunu, taşınmazların ihale ile satışından sonra satış bedelinin davacılar tarafından alındığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacının ileri sürdüğü hususların daha önce açılıp kesinleşen davalarda tartışıldığı, bilirkişinin görevi ihmal suçundan cezalandırılmış olmasının düzenlediği rapora dayalı olarak verilen kesinleşmiş kararı geçersiz hale getirmeyeceğini, anılan ceza dosyasında bilirkişinin cezalandırıldığı konunun da taşınmazın tespit edilen değerine ilişkin olduğu, kesinleşen önceki dosyalarda istisnai ve olağanüstü bir yol olan "yargılamanın yenilenmesi" yolunun da tüketildiği, davacılar vekilinin "fiili taksim yapılan taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açıldığı", "ihalenin göstermelik yapıldığı" ve "kayyımın taşınmaz değeri ve hukuki savunma yönünden görevini yapmadığı" iddialarının daha önce açılıp kesinleşen dava dosyalarında değerlendirildiği, eldeki davada bu iddiaların ispatına yarayacak delil de sunulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Dahili davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tarafın usulsüz işlemler ile tapuda hak sahibi olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; paylı taşınmazda fiili taksim olsa bile paydaşların ortaklığın giderilmesini talep haklarının bulunduğu, fiili taksim durumunda ortaklığın giderilmesi talebinde bulunulmayacağına dair bir düzenleme olmadığı, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin kararın kesinleştiği, bu dosyaya ilişkin yargılamanın yenilenmesi talebinin de reddedildiği, ihalenin feshi için açılan davanın da reddedilerek kesinleştiği, satış öncesi yapılan kıymet taktiri, taşınmazın ederinden düşük bedelle satışının yapılması hususlarının yargılanmanın yenilenmesi ve ihalenin feshi istemli davalarda incelendiği, Sulh Hukuk Mahkemesinin çekişmeli yargıya tabi verdiği kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği, ortaklığın giderilmesi davası ile bu davanın yargılamasının yenilenmesi ve satış ihalesinin feshi talebine dair verilen ve kesinleşen kararların eldeki dava yönünden kesin delil niteliğinde olduğu, davalının taşınmazı geçerli bir satış ihalesi ile edindiği, bilirkişi raporunun taktiri bir delil olduğu, tarafları bağlayıcı olmadığı, tarafların itiraz haklarının olduğu, gerektiğinde yeni bilirkişi incelemesi yapılabilmesinin mümkün olduğu, kıymet taktirine itiraz hakkını kullanmayan tarafların sonradan bu sebeple ihalenin feshi taleplerinin dinlenilemeyeceği, tescilin geçerli hukuki sebebe dayandığı ve yolsuz tescil mahiyetinde olmadığı gerekçesi ile dahili davacıların istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Dahili davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; daha önce açılan davaların eldeki davada kesin hüküm teşkil etmediğini, satış için vekaletname verilmediğini, ihale bedelinin alınmasının bu durumun aksini göstermediğini, taşınmaz değerini tespit eden bilirkişilerin ceza aldıklarını ancak yeniden rapor düzenlenmediğini, düşük değer üzerinden taşınmazın ihale edildiğini, davalının usulsüz yapılan işlemlerle hak sahibi olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705, 1022, 1023, 1024, 1025. maddeleri ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 128/2. maddesi.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 17580 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan eski 59 parsel sayılı taşınmazın davacı ... ile dava dışı paydaşları adına kayıtlı olduğu, davacı ...’nın kendisi adına asaleten, dava dışı bir kısım paydaş adına vekaleten Av. ...’yı Gaziosmanpaşa 1. Noterliğinin 64258 yevmiye nolu vekaletnamesi ile 18.11.1994 tarihinde vekil tayin ettiği, anılan vekilin 03.01.1995 havale tarihli dava dilekçesinde dava konusu eski 59 ve eski 62 parsel sayılı taşınmazlardaki ortaklığın satış sureti ile giderilmesini talep ettiği, Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.08.1995 tarih, 1995/22 Esas, 1995/1061 Karar sayılı kararı ile taşınmazların açık arttırma yoluyla satılarak ortaklığın giderilmesine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 14.11.1995 tarihinde kesinleştiği, satış memurluğunun 1996/7 sayılı satış dosyasında 20.05.1996 tarihinde yapılan ikinci açık artırma sonucunda 59 parselin davalıya ihale edildiği ve 04.09.1996 tarihinde davalı adına tescil edildiği, 59 parselin bu aşamada kamulaştırılarak ifraz edildiği, ifrazen oluşan 17580 ve 17579 parsel sayılı taşınmazların davalı adına tescil edildiği, davacı tarafça delil olarak bildirilen Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1996/1030 Esas sayılı dosyasında davacıların dava dışı ... ve ..., davalıların ... ve dava dışı 6 paydaş olduğu, dahili davalının da ihale alıcısı ... olduğu, yukarıda anılan ortaklığın giderilmesi davası yönünden yargılamanın yenilenmesinin ve ihalenin feshinin talep edildiği, Mahkemece 15.11.2005 tarihinde davacıların taşınmazlarda paydaş olmadıklarından taraf sıfatı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, kararın onanarak kesinleştiği, ihalenin feshi talebinin ise tefrik edilerek Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1979 Esas sayılı dosyana kaydedildiği ve aynı gerekçe ile reddedildiği, kararın onanarak kesinleştiği, dahili davacılar vekilinin 02.08.2016 havale tarihli dilekçesi ile dava konusu 17580 parsel yönünden davaya devam ettiklerini bildirdiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, tapu sicillerinin tutulması bir takım prensiplere bağlı olup bunlardan ilki tescil, ikincisi sicilin güvenilirliği (aleniliği), diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması, bir başka ifadeyle illetten mücerret olmamasıdır. Oluşan bir sicil kaydının korunabilmesi bakımından, illetini teşkil eden geçerli bir sebebin olması zorunludur. Diğer taraftan; eldeki davada, çekişme konusu taşınmaz kaydının davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun olduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğunun ileri sürüldüğü, TMK'nın 1024 ve 1025. maddeleri uyarınca bu tür davaların davacıların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği kuşkusuzdur.

Bölge Adliye Mahkemesi kararında, ihalenin feshi için açılan davanın reddedilerek kesinleştiği, satış öncesi yapılan kıymet taktiri ile taşınmazın ederinden düşük bedelle satışının yapılması hususlarının yargılanmanın yenilenmesi ve ihalenin feshi istemli davalarda incelendiği, Sulh Hukuk Mahkemesinin çekişmeli yargıya tabi verdiği kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği, ortaklığın giderilmesi davası ile bu davanın yargılamasının yenilenmesi ve satış ihalesinin feshi talebine dair verilen ve kesinleşen kararların eldeki dava yönünden kesin delil niteliğinde olduğu belirtilmişse de yukarıda anılan yargılamanın yenilenmesi ve ihalenin feshi istekli davalar davacı ... tarafından açılmadığı gibi her iki davanın da taraf ehliyeti yokluğundan usulden reddedilerek kesinleştiği dikkate alındığında davacının yolsuz tescile ilişkin ileri sürdüğü iddiaların anılan dosyalarda tartışıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

Davacı tarafından eldeki davada, ortaklığın giderilmesi davasının açılışından taşınmazların açık arttırma ile satışına kadar olan süreçte birçok usulsüzlük yapıldığının ve davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğunun ileri sürüldüğü, Gaziosmanpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 1995/22 Esas, 1995/1051 Karar sayılı kararı ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 14.11.1995 tarihinde kesinleştiği, satış memurluğunun 1996/7 sayılı satış dosyasında ortaklığın giderilmesi davasında düzenlenen 09.08.1995 havale tarihli bilirkişi raporunda belirlenen değer üzerinden açık artıma ilanı düzenlendiği, açık artırma ilanının o dönem davacının vekili olan Av. ...’ya tebliğ edildiği, vekilin ilana itiraz etmediği ve 20.05.1996 tarihinde yapılan ikinci açık artırma sonucunda 59 parselin davalıya ihale edildiği anlaşılmakta olup satış dosyasında ortaklığın giderilmesi kararına dayalı olarak satış işlemlerinin başlatılması isteminden sonra, yeni bir kıymet takdiri yapılmadan satışın gerçekleştirildiği, işlem tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 571. maddesi gereğince ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilen hallerde taşınmaz ihalelerinin İİK hükümlerine göre yapılması, İİK’nın 128/2. maddesine göre de taşınmazın kıymetinin bilirkişi aracılığı ile ve satış memurunca belirlenmesi, satış sırasında da belirlenen ve kesinleşen bu kıymetin esas alınması gerektiği, satış memuru tarafından anılan husus yerine getirilmeden ve yöntemince taşınmaza yeniden kıymet takdir edilmeden, Sulh Hukuk Mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davası ile ilgili yasal koşulların araştırılmasına ait keşif sırasında saptanan kıymet üzerinden taşınmazın satışa çıkarılmasının tek başına ihalenin feshi nedeni olduğu ve bu husustaki şikayetin ise süreye bağlı olmadığı açıktır. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2010/8963 Esas, 2010/21761 Karar sayılı kararı).

Ne var ki, usulsüzlüğü iddia edilen işlemlere ihale alıcısı davalının katkısının bulunması halinde oluşan sicilin yolsuzluğundan söz edilebileceği muhakkaktır. Bu hal sicilin illiliği prensibinin bir sonucu olup ihale alıcısının yukarıda değinilen işlemlere bir dahlinin (katkısının) bulunmaması halinde onun bakımından sicilin dayanaksızlığından söz edilemeyecektir.

Somut olaya gelince; ortaklığın giderilmesi davasında ve satış dosyasında, dava konusu taşınmazda davacı ... ile bir kısım dava dışı paydaşın Av. ... tarafından temsil edildikleri, eldeki davada taşınmazları ihale ile edinen davalının vekilinin de Av. ... olduğu ve cevap dilekçesi ekinde sunulan vekaletnamenin 18.08.1994 tarihinde düzenlendiği; bir başka ifade ile henüz ortaklığın giderilmesi davası açılmadan önce davalı ile anılan vekil arasında vekalet ilişkisinin kurulduğu, ihale alıcısı olan davalının katıldığı her iki ihalede Av. ...’nın da yer aldığı; öte yandan, Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1996/1030 Esas sayılı dosyasında tanık olarak dinlenen ...’nın beyanlarından da vekil ... ile ihale alıcısı davalının birlikte hareket eden kişiler olduklarının anlaşıldığı hususları ile vekil ...’nın satış aşamasında ihaledeki satış bedelinin belirlenmesi için kıymet takdiri yapılmasını talep etmesi gerekirken, satış ilanına itiraz etmediği ve taşınmazın ortaklığın giderilmesi davasında belirlenen değeri üzerinden gerçekleştirilen ihale ile davalı adına tescil edildiği olgusu birlikte değerlendirildiğinde davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğu sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca; eski 59 parselde davacı ...’nın toplam 13078/46080 pay sahibi olduğu, taşınmazın davalı adına tescil edildikten sonra 17579 ve dava konusu 17580 parsel sayılı taşınmazlara kamulaştırma ve ifraz işlemleri sonucu gittiği gözetilerek davacının eski 59 parseldeki payının ne kadarının dava konusu 17580 parsele gittiği saptanarak, belirlenen pay oranında davacının tapu iptal ve tescil talebinin 17580 parsel yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Dahili davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.