"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2076 E., 2022/2258 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/ Kabul- Karar Kaldırılarak Dava Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/299 E., 2021/322 K.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacıların paydaşı oldukları 108 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazları davalıya 08.07.2003 tarihinde düzenlenen protokol sonucu devrettiklerini, protokol uyarınca 90 gün sonunda davalıdan alınan borç ödendiğinde taşınmazların geri verileceğinin kararlaştırıldığını, davalıya ulaşılamadığından borcun ödenemediğini, sözleşmede belirtilen 30.000 TL karşılığında dava konusu taşınmazların davacılara iade edilmesi gerektiğini, inançlı işlem iddiasının kabul edilmemesi halinde ise devrin gabin nedeniyle geçersiz olduğunu, ayrıca davacılardan ...’in psikolojik rahatsızlıkları olduğunu, vekaletnamenin geçerli kabul edilemeyeceğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline, olmadığı takdirde denkleştirme ve hakkaniyete uygun bedelin davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, davacı ...’nin aşamada ölmesi üzerine mirasçıları davaya dahil olmuşlardır.
II. CEVAP
Davalı vekili; zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacılar ile davalı arasında düzenlenmiş bir protokol bulunduğunu, protokol uyarınca taşınmazların bedeli ödendiği takdirde taşınmazların davacı ...’e iade edileceğinin kararlaştırıldığını, davacıların borçlarını ödemediklerini, davacı ...'in davacı olan diğer kardeşlerinden aldığı vekaletname ile taşınmazları devrettiğini, gabin iddiasının doğru olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI/BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.05.2018 tarih, 2017/385 Esas, 2018/211 Karar sayılı kararı ile; inançlı işlem hukuki nedenine dayalı eldeki davada 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 23.10.2018 tarih 2018/1436 Esas, 2018/1826 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasındaki işlemin inançlı işlem olduğu, davacıların borçlarını ödemedikleri için alacağın muaccel hale gelmediği, dolayısıyla TBK’nın 146. maddesine göre zamanaşımı süresinin inanç sözleşmesi açısından dolmadığı, tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiş, İlk Derece Mahkemesinin 05.03.2020 tarih, 2018/567 Esas, 2020/72 Karar sayılı kararı ile; 08.07.2003 tarihli sözleşme ile inançlı işlem iddiasının kanıtlandığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 97 nci maddesi hükmü uyarınca bedelin davalıya ödenmek üzere depo edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 27.10.2020 tarih, 2020/656 Esas, 2020/1192 Karar sayılı kararı ile depo edilen bedelin güncellenmesine ilişkin düzenlenen bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, sözleşme aslının incelemesi için davalıya imkan tanınmadığı ve eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiş, İlk Derece Mahkemesinin 13.07.2021 tarih, 2020/299 Esas, 2021/322 Karar sayılı kararı ile; 08.10.2003 itibariyle 30.000,00 TL ana paranın güncel değerinin dava tarihi itibariyle 130.796,53 TL, rapor tarihi itibariyle 300.765,31 TL olarak tespit edildiği, 300.765,31 TL üzerinden eksik kalan bedelin depo edilmesi için verilen sürede bedelin depo edilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemenin depo kararının usule aykırı olduğunu, makul bir süre verilmediğini, bilirkişi raporunun kabul edilebilir nitelikte olmadığını, dava tarihi itibarıyla hesaplama yapılmasının gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; inançlı işlem iddiasının kanıtlandığı, bilirkişi raporunda hesaplama tarihi itibarıyla belirlenen değer üzerinden davacılara kesin süre verildiği, bu haliyle verilen kesin sürenin usulüne uygun olmadığı, bilirkişi raporunda dava tarihi itibarıyla belirlenen 130.796,53 TL dikkate alarak, kalan 41.637,35 TL'nin ödenmesi için davacılara kesin süre verilmesi ve oluşacak sonuca göre hüküm tesis edilmesi gerektiği, açılan duruşma sonucunda verilen kesin süre içerisinde davacı tarafın kalan meblağı yatırdığı gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri:
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın sözleşmedeki borcunu ödemeden eldeki davayı açamayacağını, inanç sözleşmelerinden doğan davalarda zamanaşımı süsresinin 10 yıl olduğunu ve sürenin geçtiğini, protokoldeki imzanın davalıya ait olmadığını, bu yöne ilişkin itirazların değerlendirilmediğini, sözleşmedeki 30.000 TL üzerinden karar verilmesinin doğru olmadığını, tanık deliline dayanmalarına rağmen tanıkları bildirmeleri için süre verilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, kabule göre ise taşınmazın rayiç bedeli üzerinden hüküm kurulması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 26 ncı, 27 nci ve 97 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 108 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların tamamının davacılar tarafından 10.07.2003 tarih, 3086 yevmiye nolu satış akdi ile davalıya temlik edildiği, davacılardan ... ile davalı ... arasında düzenlenen “protokoldür” başlık belgede 3 parça taşınmazın davalıya devredildiği, 08.10.2003 tarihinde 30.000.000.000 ETL’nin davalıya ödenmesi ve devir masraflarının karşılanması halinde dava konusu taşınmazları davacı ...’e iade edeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
2. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup; özellikle 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca inançlı işleme dayalı iddianın şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davalı vekilinin 09.10.2019 ve 22.11.2019 tarihli dilekçelerindeki “Sözleşme iki tarafında kabulünde olup sözleşme hükmü yönünden de taraflarca herhangi bir itiraz söz konusu değildir.” şeklinde beyanı dikkate alındığında, eldeki davada inançlı işlem iddiasının “protokoldür” başlıklı adi yazılı belge ile kanıtlandığı; inançlı işlem iddiası anılan belge ile kanıtlandığında göre davalı tarafa tanıklarını bildirmesi için süre verilmemesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı ve iptal tescile paylı mülkiyet hükümlerine göre karar verilmesi gerekirken davacılar yönünden elbirliği mülkiyeti oluşturacak şekilde hüküm tesisi doğru değil ise de bu hususun davacılar tarafından temyiz edilmediği gözetildiğinde, davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 30.593,69 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.