Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1782 E. 2024/2882 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine adına kayıtlı taşınmazın bir kısmının, daha sonra davalılar adına tescil edilmesi nedeniyle oluşan mükerrer tapu kaydının iptali istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Çifte tapu durumunda kural olarak eski tarihli ve doğru temele dayanan tapu kaydına değer verileceği, davalı adına yapılan tescilin Hazine adına kayıtlı taşınmazı kapsadığı ve Hazine adına olan kaydın daha eski tarihli olması gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/293 E., 2022/456 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Kısmen Ret

Taraflar arasındaki tapu iptal istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Dairenin 22.10.2014 tarih, 2014/6700 Esas, 2014/16277 Karar sayılı kararı ile davanın reddine ilişkin karar bozulmuş, Mahkemece direnme kararı verilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.02.2020 tarih, 2017/1-1264 Esas, 2020/192 Karar sayılı kararı ile karar bozulmuştur.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, karar bir kısım davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili, Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/322 Esas, 2002/96 Karar sayılı kararı ile daha önce idari yoldan Hazine adına tescil edilen 843 parsel sayılı taşınmazın içerisinde yer alacak şekilde 1348 ve 1349 parsel sayılı taşınmazların davalıların mirasbırakanı adına tescil edildiğini ve bu şekilde çifte tapu oluşturulduğunu ileri sürerek, 1348 parsel sayılı taşınmazın tamamının, 1349 parsel sayılı taşınmazın 537,90 m2’lik kısmının mükerrer tapu kaydının iptalini talep etmiştir.

II. DAVALI

Davalılar; dava konusu taşınmazların davacı Hazinenin de tarafı olduğu dava sonucu hükmen mirasbırakanları Havva adına tescil edildiğini, davada kesin hüküm bulunduğunu bildirip, davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 14.03.2013 tarih, 2010/143 Esas, 2013/264 Karar sayılı kararı ile; Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/322 Esas, 2002/96 Karar sayılı kararı gereğince dayanılan tapu kaydının Hazine’nin de hasım olduğu tescil ilamı ile oluştuğundan, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Dairenin 03.12.2013 tarih, 2013/13110 Esas, 2013/17128 Karar sayılı kararı ile; Mahkeme kararı onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme yoluna başvurması üzerine Dairenin 22.10.2014 tarih, 2014/6700 Esas, 2014/16277 Karar sayılı kararı ile; kesin hüküm olarak nitelendirilen Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2002 tarih, 1999/322 Esas, 2002/96 Karar sayılı dava dosyasında davalıların mirasbırakanı ... tarafından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanıldığı, başka bir anlatımla davada dayanılan maddi vakıaların dolayısıyla hukuki nedenin farklı olduğu, bu nedenle anılan dosyanın eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturmayacağı, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların ileri sürdükleri delillerin toplanması, gerekli değerlendirmenin yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.

C. Direnme Kararı

Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.03.2015 tarih, 2015/38 Esas, 2015/209 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

E. Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.02.2020 tarih, 2017/1-1264 Esas, 2020/192 Karar sayılı kararı ile; eldeki dava ile Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/322 Esas, 2002/96 Karar sayılı davasında görülen davanın sebeplerinin aynı olduğunun söylenemeyeceği, davalıların mirasbırakanı ... tarafından açılan tescil davasında zilyetlik olgusuna dayanıldığından zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı koşulları tartışılarak hüküm kurulduğu, yanlış paftaya işlendiği ileri sürülen taşınmazın gerçekte tapuya kayıtlı olup olmadığı hususunun ise araştırılmadığı, eldeki davada tartışılacak hususun ... adına tescil edilen tapu kayıtları nedeniyle mükerrer kaydın oluşup oluşmadığına ilişkin olduğu, birbirine aykırı iki ayrı bilgi içeren tapu kütüğü kendi içinde çelişkiye düşeceğinden, mükerrer olan yolsuz kaydın düzeltilmesi gerekeceği, aksi hâlde, mükerrer kayıt olgusunun devam ettirilmesinin Devletin doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı olacağı, Özel Daire bozma kararına uyularak, taraf delillerinin toplanması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile direnme kararı bozulmuştur.

F. Mahkemece Bozma Kararı Sonrası Verilen Temyize Konu Karar

Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazlardan 1348 parsel sayılı taşınmazın tamamının davacı adına kayıtlı olan 843 parsel içinde kaldığı, 1349 parsel sayılı taşınmazın ise 537,88m’lik kısmının 843 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, 843 parsel sayılı taşınmazın davacı adına 1979 yılında tescil edildiği, dava konusu taşınmazların ise davalılar adına daha sonra tescil edildiği, 1348 parsel sayılı taşınmazın tamamının, 1349 parsel sayılı taşınmazın ise 537,88m2'lik kısmının çifte tapu durumu oluşturduğu ve çifte tapu durumunda ilk oluşturulan tapu kaydına üstünlük tanınması gerektiği gerekçesi ile 1348 parsel sayılı taşınmazın tamamının, 1349 parsel sayılı taşınmazın raporda B harfi ile gösterilen 537,88 m2'lik kısmının davalılar adına olan tapu kaydının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararı süresi içerisinde bir kısım davalılar ... (...), ..., ..., ... (...), ..., ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Nedenleri

Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2002 tarih, 1999/322 Esas, 2002/96 Karar sayılı davalıların mirasbırakanı ... tarafından Hazineye husumet yöneltilerek açılan davanın eldeki dava için kesin hüküm oluşturduğunu, birinci davada tescile karar verilen taşınmaz hakkında tapu iptali ve tescil istenildiğinden Kemer Asliye Hukuk Mahkmesi'nin 1999/322 Esas Sayılı dosyası ile eldeki davanın dava sebebinin farklı olduğunun düşünülemeyeceğini, lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin maktu vekalet ücretinin altında kaldığını, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, mükerrer (çifte) tapu kaydının iptali isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1000 inci maddesi

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Antalya ili, Kemer ilçesi, Kiriş mahallesinde yapılan ve 1978 yılında kesinleşen kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu taşınmazın taşlık olduğundan bahisle tescil harici bırakıldığı, 21.11.1979 tarihinde dava konusu taşınmazın bulunduğu kısmın "ıslah sonucu dere yatağından kazanılmış taşlık arazi" vasfı ile 843 parsel sayılı taşınmaz olarak davacı Hazine adına ihdasen tescil edildiği, 15.09.1999 tarihinde davalıların mirasbırakanı ... tarafından kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan yerin tescili istekli dava açıldığı ve Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2002 tarih, 1999/322 Esas, 2002/96 Karar sayılı kararı ile ... lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne ve dava konusu tespit harici kısmın Havva Kul adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2002/6950 Esas, 2002/9194 Karar sayılı kararı ile onanarak 27.03.2003 tarihinde kesinleştiği, 1348 ve 1349 parsel sayılı taşınmazların kesinleşen karar gereğince ... adına 11.04.2003 tarihinde hükmen tescil edildiği, 14.09.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre ... adına hükmen tescil edilen 1348 parsel sayılı taşınmazın tamamının, 1349 parsel sayılı taşınmazın ise krokide B harfi ile gösterilen 537,88 m2’lik kısmının, 21.11.1979 tarihinde ihdasen Hazine adına tescil edilen 843 parsel sayılı taşınmaz ile çakıştığı ve mükerrer (çifte) tapu oluştuğu anlaşılmaktadır.

2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

3. Hemen belirtmek gerekir ki, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.02.2020 tarihli kararında da değinildiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1000. maddesinin birinci fıkrasına göre, her taşınmaza kütükte bir sayfa ayrılır. Bu hüküm uyarınca her taşınmazın tapu sicilinde yalnız bir sayfasının olması kuraldır. Tapu sicilinin güvenilirliğini sağlayabilmek için bir taşınmazın birden fazla sayfaya sahip olmaması gerekir. Bu sistem nedeniyle tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmazın tescil yoluyla yeniden tapuya bağlanması hukuken mümkün değildir.

Buna karşın bir taşınmaz için iki ayrı sayfa açılıp, bunlardan biri başka bir kişi adına tescil edilir ise çifte tapunun varlığı ortaya çıkar. Mükerrer (çifte) tapu, bir taşınmaz hakkında kütükte çift sayfanın açılmış olması hâlidir. Bu durumda, birbirine aykırı iki ayrı bilgi içeren tapu kütüğü kendi içinde çelişkiye düşeceğinden, mükerrer olan yolsuz kaydın düzeltilmesi gerekecektir. Aksi hâlde, mükerrer kayıt olgusunun devam ettirilmesi devletin doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı olacaktır.

4. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı ve özellikle eldeki davanın çözüme kavuşturulabilmesi bakımından çifte tapu olgusuna sicilde son verilerek kaydın düzeltilmesi gerektiği, kural olarak iki ayrı tapu kaydının aynı yerde çakışması, değişik bir ifadeyle çifte tapu oluşması halinde eski tarihli ve doğru temele dayanan tapu kaydına değer verileceği, 843 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının 21.11.1979 tarihinde; 1348 ve 1349 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının ise 27.03.2003 tarihinde oluştuğu, ayrıca Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2002 tarih, 1999/322 Esas, 2002/96 Karar sayılı dosyasında dava konusu taşınmazların ihdasen Hazine adına tescil edildikleri tarih göz ardı edilerek dava konusu taşınmazların tespit harici alanda olduğu kabul edilerek, dava tarihi olan 15.09.1999 tarihinden geriye doğru 20 yıllık süre değerlendirilmek suretiyle sonuca gidildiği, o halde ... adına oluşan tapu kaydına üstünlük tanınamayacağı; diğer taraftan, eldeki davada davalı tarafın 843 parsel sayılı taşınmazın adlarına tescil edilmesine yönelik bir talepte de bulunmadıkları dikkate alındığında bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Bir kısım davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 14.558,21 TL bakiye onama harcının temyiz eden bir kısım davalılar ... (...), ..., ..., ... (...), ..., ...’tan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

24.04.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

- KARŞI OY -

Dava, mükerrer tapu kaydının iptaline ilişkindir. İlk Derece Mahkemesinin (İDM) 14.03.2013 tarihli kararlıyla; Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin E. 1999/322 ve K. 2002/96 sayılı kararı gereğince dayanılan tapu kaydının Hazinenin de hasım olduğu tescil ilamı ile oluştuğundan, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Dairemizin 03.12.2013 tarihli kararı ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İDM'nin karara direnmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca (HGK) Hazinenin taraf olduğu tescil hükmünün bu davada kesin hüküm olmayacağı gerekçesiyle İDM kararı bozulmuş, İDM'ce yapılan yargılama sonunda dava konusu taşınmazlarda 1345-1348 parsel sayılı taşınmazın tamamının davacı adına kayıtlı olan 843 parsel içinde kaldığı, 1349 parsel sayılı taşınmazın ise 537,88 m2 lik kısmının 843 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, 843 parsel sayılı taşınmazın davacı adına 1979 yılında idari yoldan tescil edildiği, dava konusu taşınmazların davalılar adına daha sonra tescil edildiği, 1348 parsel sayılı taşınmazın tamamının 1349 parsel sayılı taşınmazın ise anılan kısmının çifte tapu durumu oluşturduğu ve çifte tapu durumunda ilk oluşturulan tapu kaydına üstünlük tanınması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan karar onanmıştır.

Sayın Çoğunlukla aramızda oluşan uyuşmazlık, çifte tapu gerekçesiyle davalının tapu kaydının iptal edilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Tüm dosya kapsamında davalının daha önce davalı Hazineyi hasım göstermek suretiyle tescil davacı açtığı ve bu dava sonucunda tespit harici bırakılan taşınmazın Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2022 tarih ve E.1999/322, K.2002/96 sayılı kararı ile 1348 ve 1349 parseller olarak ... adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Öte yandan Hazine 21/11/1979 tarihinde idari yoldan davalı adına tescil edilen parselleri de kapsayacak şekilde "ıslah sonucu dere yatağından kazanılmış taşlık arazi" vasfı ile taşınmazı 21/11/1979 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescil ettirmiştir. Bu durumda aynı taşınmazlara ilişkin olarak çifte tapu sorunu ortaya çıkmaktadır.

Dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki tescil davası sonucunda taşınmazın 2002 yılında davalı adına hükmen tescil edildiği davada, Hazine de davalı sıfatıyla taraf durumundadır. Anılan davada Hazinenin taşınmazın zaten tapuya kayıtlı olduğunu ileri sürmemesi karşısında ve daha önce Hazine adına oluşan tapunun idari yoldan, davalı adına oluşan tapunun ise mahkeme kararı ile hükmen oluştuğu nazara alındığında davacı Hazinenin söz konusu davada yükümlülüklerini yerine getirmeyerek taşınmazlarda çifte kayıt oluşturulmasına neden olduğu anlaşılmaktadır. Durum böyle iken çifte tapu oluşması sorununa ilişkin külfetinin davalıya yükletilmesinin hukuken kabul edilmesi zordur. Zira bu bireyin mülkiyet hakkına kamu otoritelerince öngörülemez ve ölçüsüz bir müdahalede bulunulması sorununu gündeme getirebilir.

Öte yandan Yargıtay'ın yerleşik içtihadına göre çifte tapu durumunda önceki tarihli tapuya üstünlük tanınması gerekmekte ise de bunun ön koşulu iki tapunun da sağlam temele dayanmasıdır. Bu çerçevede uyuşmazlık ele alındığında davalının Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davadan önce 1979 yılında taşınmazın idari yoldan Hazine adına kayıtlı olduğunun anlaşılmasından sonra eldeki davada davalının davanın reddini savunduğu ve çoğun içinde az da vardır kuralı gereği nihai olarak taşınmazın kendi adına tescilini talep ettiği kabul edilebilir. Bu durumda 1979 yılından önce davalı lehine tescil koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılarak 1979 yılında oluşturulan tapu kaydının sıhhatli olup olmadığı açıklığa kavuşturtulmalıdır. Bu çerçevede eğer 1979 yılından önce davalının taşınmazı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap etmesi şartları oluşmuş ise davacının davasının reddiyle daha önce oluşan mükerrer tapu kayıtlarının iptal edilerek davalı adına tescil hükmü kurulması gerekecektir. Bu belirlemeler karşısında İDM kararının gerekli inceleme ve araştırmayı içerdiği söylenemez.

Açıklanan nedenlerle İDM kararının gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına iştirak edilememiştir.