Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1858 E. 2024/3166 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, dava dışı kişiyle yaptığı harici ortaklık sözleşmesindeki edimini yerine getirmesine rağmen, diğer tarafın edimlerini yerine getirmemesi ve davalının bu durumu bilerek hileli bir şekilde taşınmazları devralması nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile dava dışı kişi arasında yapılan sözleşme gereğince davacı şirketin edimini yerine getirdiği, karşı tarafın edimlerini yerine getirmediği ve davalının bu durumu bilerek hileli bir şekilde taşınmazları devraldığına dair savcılık dosyasındaki ifadeler ve tanık beyanları da gözetilerek, taşınmazın değerine yönelik olarak davalı tarafından ödenmesi gereken tazminat miktarının belirlenmesi ve davanın bedel talebi yönünden kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmayarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/177 E., 2022/608 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava dışı ... ile aralarında harici ortaklık sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmeye göre dava dışı ... Yapı Denetim Firmasının kurulacağını ve ...'nin kendi şirketi olan dava dışı ... Yapı... Limited Şirketinin işlerinin kurulacak şirkete devredileceğini kararlaştırdıklarını, sözleşme kapsamında %50 ortaklık için ...'nin sahibi olduğu ... Yapı... Şirketinin borçlu olduğu davalıya dava konusu 250 ada 61 parsel 16 ve 17 nolu bağımsız bölümleri temlik ettiğini, ...'nin harici ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğini, davalının da bu durumu bildiğini, bedel ödemediğini, dolandırıldığını ileri sürerek taşınmazların tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilemesini istemiş, yargılama aşamasında taşınmazın 30.06.2015 tarihinde satış yolu ile dava dışı bir şirkete temlik edilmesi üzerine, sunulan 20.09.2021 tarihli dilekçe ile bedel talep edildiği bildirilmiştir.

II. CEVAP

Davalı, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 27.01.2016 tarihli ve 2015/263 E. - 2016/45 K sayılı kararı ile; davacının keşif deliline dayanmaktan vazgeçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairenin 12.10.2020 tarih ve 2019/1631 E. - 2020/4980 K. sayılı kararı ile; "....Hemen belirtilmelidir ki; keşif kararı, mahkemece, sözlü yargılamaya kadar taraflardan birinin talebi üzerine veya re'sen alınır. Keşif delili diğer deliller gibi ispat vasıtası olup mutlak delil değildir. Somut olaya gelince, davacı tarafça keşif deliline dayanmaktan vazgeçilmiş olduğu, ancak diğer delillerden vazgeçilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının vazgeçtiği keşif delili dışında bildirdiği tüm deliller toplanmak sureti ile yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak, mevcut deliller de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesi ile karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 03.11.2022 tarihli ve 2021/177 E. - 2022/608 K sayılı kararıyla; dava dilekçesi ile davacı ile dava dışı kişiler arasındaki sözleşmenin içeriğinin davalı tarafından bilindiği, sözleşmenin ortadan kalkması nedeniyle davalının devraldığı taşınmazların tapu kaydının iptal edilmesi gerektiğinin iddia edildiği, ancak dosya kapsamındaki deliller incelendiğinde davalının davacı ile dava dışı kişiler arasındaki hukuki ilişkiyi tam olarak bilebileceğinin ispat edilemediği, yine davalının dava konusu taşınmazların mülkiyetini hile ile devraldığının ispatlanamadığı, davacının dayandığı soruşturma dosyasındaki ifadeler ve eldeki dosya kapsamındaki tanık beyanlarında dava konusu tapu devir işlemlerinin dava dışı kişiler ile davalı arasındaki borç ilişkisi kapsamında gerçekleşiğinin beyan edildiği dikkate alınarak ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle ; davacı şirket ile dava dışı ... arasında imzalanan sözleşme gereğince davacının sözleşmeye uygun olarak edimlerini yerine getirdiğini, ancak ...'in üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, davalı ...'in davaya süresinde usulüne uygun şekilde cevap vermediğini, bu nedenle bildirdiği tanık beyanlarının dikkate alınamayacağını, ayrıca tanık dinlenmesine muvafakat etmemelerine rağmen davalı tanıkların dinlenmesinin de doğru olmadığını, davalı tanıklarından ...'nün sözleşmede taraf olması nedeniyle beyanlarının hükme esas alınmasını mümkün olmadığını, davalı ...'in bina inşa konusunda yüklenici olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olduğunu, buna rağmen çekişme konusu taşınmazları devralırken bu yükümlülüğe açıkça aykırı davrandığını, üzerine bir taşınmazın tapusunu alırken bunun bir sebebe bağlı olması gerektiğini bildiğini, eksik inceleme neticesinde hatalı karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil- bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu′nun (TBK) 36 ncı ve 39 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bilindiği üzere; ″hile″ (aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1 inci maddesinde açıklandığı üzere, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Aynı Kanun′un 36/2 nci maddesi uyarınca da, üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde sözleşmeyle bağlı değildir.

Belirtilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

2. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 250 ada 61 parsel (yeni 2171 ada 3 parsel) sayılı taşınmazdaki 16 ve 17 nolu bağımsız bölümlerin davacı ... Yapı İnşaat Emlak Elektrik Elektronik Pazarlama İthalat İhracat Dış Ticaret Sanayi Limited Şirketi adına kayıtlı iken temsilcisi ... tarafından 65.000'er TL bedelle davalı ...'a 12.03.2014 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği, davalı ... tarafından ise taşınmazların 30.06.2015 tarihinde 150.000 TL bedelle ve satış yolu ile dava dışı Medizen Grup Sağlık Ürünleri ...Ltd.Şti'ne devredildiği, davacı vekili tarafından sunulan 20.09.2021 tarihli beyan dilekçesinde ; davaya bedel davası olarak devam ettiklerini bildirdiği anlaşılmaktadır.

3. Davacı Şirket ve dava dışı ... arasında imzalanan 13.03.2014 tarihli "Harici Ortaklık Sözleşmesi"nde; "... ...'ye ait olan ... Yapı Denetim Firmasının elindeki tüm işlerin ... Yapı Denetim Firmasına devredileceği, bu firmadaki %50 hissenin davacı Şirket, %50 hissenin ise ...'ye ait olacağı, davacı Şirketin aldığı %50 hisseye mukabil kendi şirketinin Gemilerçekeği Projesindeki 3.kattan 2 adet daire devrettiği, bu haliyle %50 hisseye ait yükümlülüğünü yerine getirdiği, ... Yapı Denetim Firmasının genel müdürünün ... olarak belirlendiği ..." hususlarının yazılı olduğu, ...'ın aynı zamanda sözleşme tanığı olarak sözleşmede imzasının bulunduğu kayden sabittir.

4. Tüm dosya kapsamı dinlenen davacı tanıklarının (... ile ...) beyanlarından, davacı Şirket ile ... Yapı Denetim Firmasının ortağı ve müdürü olan ... arasında yapılan sözleşme gereğince ... Yapı Denetim Firması adı altında bir firma kurulacağı hususunun kararlaştırıldığı ve sözleşmenin imzalandığı, davacı şirkete getirilecek işlere karşılık olarak ...'nün gösterdiği şahıs olan ...'a davacı Şirket adına kayıtlı olan iki adet dairenin satış yolu ile devredildiği, (davacı tanığı Namık beyanına göre iki daire karşılığı olarak 55.000 TL paranın alındığı, aslında 220.000 TL değer biçildiği), davacı şirketin edimlerini yerine getirmesine rağmen karşı tarafın kendi edimlerini yerine getirmediği, sonraki süreçte sözleşmenin feshedildiği, ancak dairelerin iade edilmediği, davacı Şirket temsilcisi ... tarafından dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik ve güveni kötüye kullanma suçlarından dolayı ... ve dava dışı şahıslar hakkında savcılığa yapılan şikayet neticesinde; hukuki ihtilaf olması nedeniyle kovuşturma yer olmadığına ilişkin karar verildiği, söz konusu savcılık dosyasında alınan ifadelerden de ... ile davalı ...'ın birbirlerini tanıdıkları ve el ve işbirliği içerisinde hareket etmek ve davacının iradesini fesada uğratmak suretiyle, hileli hareketlerle dava konusu taşınmazların devrini sağladıkları anlaşılmaktadır.

5. Hal böyle olunca, dosyadaki delil durumuna göre taşınmazın değerine yönelik olarak davalı tarafından ödenmesi gerekli tazminat miktarının belirlenmesi ve davanın bedel talebi yönünden kabulüne karar verilmesi gererkirken yanılgılı değerlendirme ve noksan inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

02.05.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.