Logo

1. Hukuk Dairesi2023/2205 E. 2024/3389 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, mirasbırakanın sağlığında yapılan taksim sözleşmesinin, mirasçının daha sonra miras payı için dava açma hakkını ortadan kaldırıp kaldırmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın vefatından önce yapılan taksim sözleşmesinde, mirasbırakandan mirasçılara intikal edecek tüm miras paylarının kapsama dahil olmadığı ve mirasbırakanın miras payından feragat ettiğine dair bir beyanda bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/59 E., 2022/611 K.

HÜKÜM : Asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine - Birleştirilen davanın usulden reddine

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine- birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl davada davalı- birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı - birleştirilen davada davalı, mirasbırakan babası ...'ın 212, 322, 337, 347, 803, 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazlarını satış göstermek suretiyle oğlu olan davalı ...'e devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, bu nedenle miras payı oranında tescil talepli Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/103 Esas ve 1989/34 Karar sayılı dava dosyası ile açmış olduğu davanın kabul edildiğini ve kesinleştiğini, dava neticesinde sadece babasından kalan miras payını aldığını, görülen dava sırasında annesi ...'nin sağ olduğunu, o dönem herhangi bir dava açmadığını, mirasbırakan annesi ...'nin ölümü ile dava açma hakkının mirasçılarına geçeceğini ileri sürerek mirasbırakan babası ...'in muvazaalı olarak temlik ettiği dava konusu taşınmazlardaki mirasbırakan annesi ...'nin hakkına istinaden tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davadan feragat ettiğini bildirmiştir.

II. CEVAP

Asıl davada davalı - birleştirilen davada davacı, husumet itirazı bulunduğunu, muvazaa nedeniyle açılan davanın ardından davacı kardeşi ile Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesinin 1990/72 Esas ve 1990/109 Karar sayılı dava dosyasına konu taksim sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmeye göre 212, 322, 337, 347 ve 803 parsel sayılı taşınmazların kendisine; 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazların ise davacı kardeşine verileceği hususunda anlaştıklarını, babalarından ve annelerinden intikal edecek paylara göre sözleşme yapıldığını, yani davacının babası ile birlikte annesinden kalacak miras payını da o dönem aldığını, kendisinin 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını davalıya devrettiğini, ancak davacı kardeşinin 212, 322, 337, 347 ve 803 parsel sayılı taşınmazlardaki taksim sözleşmesi gereği devretmesi gereken payları halen devretmediğini belirterek asıl davanın reddini savunmuş, birleştirilen dava konusu 212, 322, 337, 347 ve 803 parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan payların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Birleştirilen davada davalı, kardeşi ile aralarındaki sözleşme gereği iki parça taşınmazı adına tescil ettirdiğini, diğer taşınmazlara ilişkin tescil işlemlerinin yapılması için davacı kardeşinin herhangi bir talepte bulunmadığını, bu davanın açılmasına kendisinin sebebiyet vermediğini belirterek birleştirilen davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.02.2020 tarihli ve 2018/92 Esas, 2020/43 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan ...'in muvazaalı olarak temlik ettiği taşınmazlara ilişkin mirasbırakan ...'nin kendi payına yönelik dava açmadığı gibi tarafların kendi aralarında taşınmazları paylaşmalarına da itiraz etmediği, mirasbırakan anne ...'nin kendisine düşen paydan feragat ettiğine dair karine oluştuğu, Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesinin 1990/72 Esas 1990/109 Karar sayılı dava dosyası ile tarafların anlaşarak bir kısım taşınmazları devraldıktan sonra davacının yeniden dava açarak tapu iptal tescil talebinde bulunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olacağı gerekçesiyle asıl davanın reddine; birleştirilen davada davacının Sulh Hukuk Mahkemesinin ilamına dayanarak dava konusu taşınmazları adına tescil ettirdiği, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle birleştirilen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 18.06.2020 tarihli ve 2020/444 Esas, 2020/489 Karar sayılı kararıyla; her ne kadar anne ...'nin vefatı ile muvazaa iddiasına dayalı dava açma hakkı mirasçılarına intikal etse de dosya arasında bulunan Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1990/72 Esas, 1990/109 Karar sayılı taksim kararı dikkate alındığında mirasbırakan anne ...'nin vefatından evvel taraflar ... ve ...'in bu 7 adet taşınmazın paylaşımı konusunda açıkça anlaştıkları ve bu doğrultuda anlaşmaya istinaden 2644 ve 2799 numaralı parsellerdeki ... hissesinin kardeşi ...'ye tapuda intikalinin yapıldığı, dolayısıyla taksim kararı ve anlaşma uyarınca ...'ın edimini ...'ye karşı yerine getirdiği, dolayısıyla taraflardan ...'nin anne ...'nin vefat etmesi halinde olası miras payına istinaden bunu da kapsayacak şekilde anne ...'nin vefatından önce kardeşi ... ile taşınmazların paylaşımı konusunda anlaştığı, 1990 yılındaki bu anlaşma nedeni ile zımnen ve peşinen ...'nin anne ...'nin miras payına mahsuben muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davası açma hakkından da vazgeçtiğinin anlaşıldığı, kaldı ki 1990 yılında anne ... hayatta iken ...'nin anne ...'nin payını da kapsayacak şekilde kardeşi ... ile anlaşarak yukarıda belirtilen Mahkemeden taksim kararı aldığı, dolayısıyla gelinen aşamada davacı ...'nin ana dava dosyası yönünden anne ...'nin vefatı nedeni ile dava açma hakkı var ise de 1990 tarihli taksim nedeni ile eldeki davayı açmasının ahde vefa ilkesine aykırı olduğu ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu anlaşıldığından davaya konu 322, 337, 347, 803 ve 212 numaralı parseller yönünden davanın esastan reddine yönelik mahkeme kararının bu gerekçelerle isabetli bulunduğu, davacı ... vekili tarafından 2644 ve 2799 numaralı parseller yönünden ön inceleme aşamasından sonra 25.12.2018 tarihinde feragat edildiği, kaldı ki bu parsellerin dava tarihinden önce davalı uhdesinde olmayıp dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu görülmekle tapu iptali ve tescil davasının kayıt malikine karşı açılabileceği nazara alındığında davalı ...'nin anılan iki adet parsel yönünden de pasif husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla Mahkemece bu parsellere yönelik verilen ret kararının da sonucu itibari ile doğru görüldüğü; birleştirilen dava yönünden yapılan değerlendirmede ise Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesinin 1990/72 Esas, 1990/109 Karar sayılı kararının yargılama sırasında infazının yapıldığı, dolayısıyla birleştirilen dava yönünden davanın esasının konusuz kaldığı, birleştirilen dava davacısı ... tarafından Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesinin 1990/72 Esas, 1990/109 Karar sayılı kararını infaz ettirme imkanı var iken birleşen davayı açması nazara alındığında davanın açıldığı tarihte anılan dosyanın davalısı ... tarafından dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden yargılama giderinin birleşen dava davacısı üzerinde bırakılmasının da isabetli olduğu gerekçesiyle davacı-davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 01.11.2021 tarihli ve 2020/1972 Esas, 2021/6200 Karar sayılı kararıyla; “.... Somut olaya gelince; davalı - birleştirilen davada davacının, asıl davada davacı ... ile taksim sözleşmesi yapıldığı savunmasında bulunduğu, Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesinin 1990/72 Esas ve 1990/109 Karar sayılı taksim davası neticesinde 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazların davacı ...'ye devredildiği, ancak bu sözleşmeye göre annelerinden gelen payın davalı - birleştirilen davada davacı ... tarafından davacı ...'ye verilip verilmediğinin araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; öncelikle Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/103 Esas ve 1989/34 Karar sayılı ilamı muris muvazaası kesinleştiğine göre, mirasbırakan ...'dan eşi ...'ye intikal edecek olan 1/4 paydan davacı ...'ye intikal edecek 1/5 payın, neticeten 1/20 payın halen davalı ... üzerinde bulunduğu anlaşılmakla, bu payın davacı ...'ye verilip verilmediği açıkça belirlendikten sonra; verilmiş ise davacı ...'nin TMK 2. maddesi gereğince iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, aksi halde mirasbırakan ...'nin hakkından feragat ettiğine ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadığı anlaşıldığından asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesi ile karar bozulmuştur.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı - birleştirilen davada davacının, asıl davada davacı ... ile taksim sözleşmesi yapıldığı savunmasında bulunduğu, Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesinin 1990/72 Esas ve 1990/109 Karar sayılı taksim davası neticesinde 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazların davacı ...'ye devredildiği, Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesinin 1990/72 Esas ve 1990/109 Karar sayılı dosyası incelendiğinde davaya konu taksim sözleşmesine göre tarafların annelerinden gelen payın davalı - birleştirilen davada davacı ... tarafından davacı ...'ye verilip verilmediğine yönelik herhangi bir tespit ya da beyan bulunmadığı, eldeki dosyada davalı ...'in cevap dilekçesinde annesinden gelecek payın taksim sözleşmesine konu edildiğine yönelik herhangi bir beyanın bulunmadığı, davacı ...'nin annesinden gelecek payın taksim sözleşmesine konu edilmediğine yönelik beyanda bulunduğu, dinlenen tanıkların tarafların annesinin kendi miras hakkından açıkça feragat ettiğine ya da anneden gelecek miras payının da taksim sözleşmesine konu edilip edilmediğine yönelik bilgi sahibi olmadıkları, davalının da annesinden gelen payın taksim sözleşmesine konu edildiğini ya da annesinin miras payından açıkça feragat ettiği hususunu ispatlayamadığı ve Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/103 Esas ve 1989/34 Karar sayılı ilamı ile muris muvazaasının kesinleştiği anlaşıldığından asıl davanın Sakarya ili Kaynarca İlçesi ... mahallesi 322, 337, 347, 803 ve 212 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kabulü ile davalı ... adına kayıtlı olan 1/20 paya ilişkin tapu kayıtlarının muris muvazaası nedeniyle iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, her ne kadar davacı taraf dava konusu Sakarya ili Kaynarca İlçesi .... mahallesi 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 21.10.2019 tarihli keşif tutanağında davasından feragat ettiğini belirtmiş ise de dava tarihinde ... mahallesi 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazların davada taraf olmayan 3. kişiler adına kayıtlı olduğu anlaşıldığından bu parseller yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, birleştirilen 2018/177 Esas sayılı dava yönünden yapılan değerlendirmede, davalı birleştirilen dosya davacısı ...'in Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesinin 1990/72 Esas ve 1990/109 Karar sayılı kararının infazı için Kaynarca Tapu Müdürlüğüne başvuruda bulunmak yerine işbu davayı açtığı anlaşıldığından açılan davanın 6100 sayılı HMK'nın 114/1-h maddesi gereğince hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı- birleştirilen davada davacı vekili (asıl davaya yönelik olarak) temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı-birleştirilen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yargıtay bozma ilamında hal böyle olunca ile başlayan bozma gerekçesinde hala ...'den davacı ...'ye intikal edecek neticeten 1/20 payın halen davalı ... üzerinde bulunduğu anlaşılmakla denildiğini, davacı ...'nin taksim davasında babasından almasına karar verilen miras payından çok daha fazla ve birbirine bitişik halde ...'e kalan yerlerden daha değerli iki ayrı taşınmazı alarak hem baba hem de hakkı olmadığı halde anne payını kendi üzerine temlik aldığını, kaldı ki davadan sonra bunun ortaya çıkması ile kendi adına temlik ettiği bu iki taşınmaz yönünden davasından feragat ederek bu iki taşınmaz yönünden keşif yapılmasını engellediğini ve bu iki taşınmazın üzerinde bulunan binalar ile birlikte davalı ... üzerinde kalan taşınmazlardan daha değerli olduğu için aslında hem babası hem de hakkı olmadığı halde annesinden alması gereken paylardan fazlasını aldığını Yerel Mahkeme ve Yargıtay'ın gözünden kaçırmayı amaçladığını, Yargıtay'ın bozma kararında bu durumu iyice incele, taşınmazların değer tespitlerini yap, kime kaç m2 ve kaç liralık taşınmaz taksim edilmeli idi bunu tespit et, eğer taraflar alması gerekeni m2 veya değer olarak yaklaşık olarak almış ise davayı reddet, almamış ise almadığı kısım kadar kabul et şeklinde yazmasına rağmen, dosyada bulunan eksikliklerin giderilmediğini, tanık beyanlarında anne ...'nin kendi miras payının davalı oğlu ...'a kalmasını istediğinin beyan edildiği belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6 ve 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 nci, Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1914 doğumlu mirasbırakan ...'ın 29.03.1987 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak davacı oğlu ... ve davalı oğlu ... ile dava dışı çocukları ..., ..., torunları, ..., ..., ...'un ve damadı ...'ın kaldıkları, 1912 doğumlu mirasbırakan ...'ın 02.02.1993 tarihinde ölümü ile yine adı geçenlerin mirasçı olarak kaldıkları; mirasbırakan ...'in çekişme konusu 212, 322, 337, 347, 803, 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazlarını 23.08.1985 ve 09.10.1985 tarihlerinde satış suretiyle davalı oğlu ...'e temlik ettiği, asıl davada davacı ...'nin muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı dava neticesinde, Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 1987/103 Esas ve 1989/34 Karar sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazların davalı ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında davacı ... adına tesciline karar verildiği, verilen kararın kesinleştiği, Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesinin 1990/72 Esas ve 1990/109 Karar dosyasının; davacı ... ve davalı ... arasında görülen anılan taşınmazlara ilişkin taksim davası olduğu, tarafların istemleri doğrultusunda taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazların tamamının davacı ... adına, 212, 322, 337, 347 ve 803 parsel sayılı taşınmazların ise davalı ... adına tesciline, bu suretle taşınmazların paylaştırılmasına karar verildiği, 2644 ve 2799 parsel sayılı taşınmazların 22.07.1991 tarihinde davacı ... adına hükmen tescil edildiği ve ... tarafından dava dışı üçüncü kişilere satıldığı, asıl davada davacı ...'nin bahsedilen bu parseller yönünden aşamada davasından feragat ettiği, dava konusu diğer taşınmazlardaki davacı ... adına kayıtlı 3/20'şer payların ise yargılama sırasında, 30.10.2019 tarihinde davalı - birleştirilen davada davacı ... adına hükmen tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 6.827,05 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı-birleştirilen davada davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2024 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.