Logo

1. Hukuk Dairesi2023/23 E. 2024/1277 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin, vekaletname ile kendisine verilen yetkiyi kötüye kullanarak taşınmazı satması nedeniyle açılan tapu iptal tescil ve tazminat davasında, daha önce aynı konuda açılmış bir davanın kesinleşmiş olması ve vekilin sorumluluğunun belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilin, davacıya ait taşınmazı düşük bir bedelle satması ve satış bedelini davacıya ödememesi nedeniyle vekilin vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, ayrıca daha önce aynı konuda açılan davanın kesinleşmiş olmasına rağmen davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/327 E., 2022/1856 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/412 E., 2021/21 K.

Taraflar arasındaki vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün değilse tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait ... ada 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 numaralı bağımsız bölümün satış suretiyle devri için davalı ...'in vekil tayin edildiğini, davalı vekilin davacının haberi olmadan ve davacıya herhangi bir bedel ödenmeden dava konusu bağımsız bölümü değerinin çok altında olan 65.000 TL bedelle diğer davalı ...'ya satış suretiyle devrettiğini böylece vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek dava konusu 5 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini bunun mümkün olmaması halinde 65.000 TL bedelin yasal faiziyle ödenmesini talep etmiş, yargılama sırasında alacak davası yönünden talebini 96.000 TL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davacının aynı taşınmazla ilgili davalıya daha önce de dava açtığını, dosyanın istinaf aşamasında olduğunu bu nedenle derdestlik itirazları bulunduğunu, tapu iptali ve tescil ile alacak davasının farklı davalılara karşı ileri sürülmesi nedeniyle aynı davada terditli olarak dava açılmasının mümkün olmadığını, davalının iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... cevap dilekçesinde, emlak müşaviri olduğunu, iş takipçiliği yaptığını, tapuda vekil sıfatıyla işlem yaptığını, herhangi bir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ...’nın dava konusu taşınmazı yatırım amaçlı satın aldığı, davacı ile diğer davalı arasındaki hukuki ilişkiyi bilmediği ve bilmesinin de mümkün olmadığı davalı ...’nın iyi niyetli olduğu, bu nedenle davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği, yine her ne kadar davacı taraf, davalı ...'nın dava dışı ... ile birlikte hareket ettiğini iddia ederek tazminat talebinde bulunmuş ise de; tanık beyanları ve dosya kapsamına göre; davalı ...'in emlak komisyonculuğu yaptığı, davacı ile dava dışı ... arasındaki sözleşme ilişkisini bilmediği, dava dışı ...'un kendisini vekil tayin etmesi sonucu vekil olarak işlem yaptığı, taşınmazın satışı sırasında davacı ve davalı ...’dan bedel almadığı, aksinin de davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davalı ...'ya karşı açılan davanın sübut bulmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dışı ...'un nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı ağır ceza mahkemesinde davalarının olduğunu, davalı ...'nın iyi niyetli olduğunun kabul edilemez olduğunu, davalı ...'in vekalet görevini özenle yerine getirmediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından 5 ve dava dışı 11 numaralı bağımsız bölüm için dava dışı ... ve davalı ile dava dışı ... aleyhine açılan davanın Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/241 Esas ve 2019/539 Karar sayılı kararıyla reddedildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2019/1809 Esas ve 2021/1993 Karar sayılı ilamıyla kararın kaldırılarak yeni hüküm kurulduğu ve davanın kabulüne karar verildiği, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2022/1383 Esas ve 2022/4601 Karar sayılı ilamıyla kararın bozulduğu ve Meliha'nın 5 numaralı bağımsız bölümün satışı için kötü niyetli olduğunun ispatının yapılamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğine işaret edildiği, Yargıtay ilamının eldeki dava için tarafları farklı olduğundan güçlü delil olarak kabul edilmesi gerektiği, anılan Yargıtay ilamında dava dışı vekil ... tarafından davacıya 5 numaralı bağımsız bölüm de dahil edilerek satış bedeli karşılığı 300.000,00 TL bedelli senet verildiği, buna göre vekil ...'un vekalet veren davacının iradesine uygun davrandığı, davacının taşınmaz bedellerini tahsil edememesi nedeniyle dava açıldığı sonucuna varıldığı, eldeki davada vekil olan ...'in de dava dışı vekil kılınan ...'un talimatı ve yönlendirmesi ile hareket ettiği anlaşılmakla aynı sonuca ulaşılması gerektiği, davalı ...'nın kötü niyetli olmadığı aksinin davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin değerlendirmesini hatalı yaptığını, dava dışı ... tarafından verilen talimatların vekil ...'in özenli olmasını ortadan kaldırmayacağını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün değilse tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504 üncü, 506 ncı ve 508 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya kapsamından; davacı ...'in Eskişehir 7. Noterliğinin 10.09.2014 tarihli 14151 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile dava konusu 5 numaralı bağımsız bölümünün satışı ile sair yetkileri içerir şekilde davalı ...'yı vekil tayin ettiği, davacının maliki olduğu dava konusu 5 numaralı bağımsız bölümün, davacı adına vekaleten davalı vekil ... tarafından 12.09.2014 tarihinde davalı ...'ya 65.000,00 TL bedelle satış suretiyle devredildiği, davacının, vekaletnamesinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle davalılar ... ve ...'e karşı tapu iptali ve tescil, mümkün değilse tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.

2. Davacı ... tarafından daha önce açılan Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/241 Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davalılardan birinin bu davanın da davalısı ... olduğu, davalı ...'ya karşı bu davanın da konusunu teşkil eden 5 numaralı bağımsız bölümle ilgili tapu iptali ve tescil davası açıldığı, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın Dairece kaldırılarak davanın reddedilmesi gerektiğine işaret edildiği ve Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verildiği, kararın 13.09.2023 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2023 tarihli ve 2023/6-688 Esas, 2023/1348 Karar sayılı kararında işaret edildiği üzere; "... Kesin hüküm, hükmü veren mahkeme de dâhil bütün mahkemeleri bağlar. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse mahkemeler aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan hüküm ile bağlıdırlar; aynı uyuşmazlığı bir daha yeniden inceleyemezler; bu hâliyle kesin hüküm bir def'i değil itirazdır. Bu bağlılık kural olarak hüküm fıkrasına münhasırdır ve gerekçeye sirayet etmez. Ancak gerekçe hükme ulaşmak için mahkemece yapılan hukuki ve mantıki tahlil ve istidlallerden (delillerden yargıya varma) ibaret kalmayıp, hüküm fıkrası ile ayrılması imkânsız bir bağlılık içinde bulunuyor ise istisnaen bu kısmın da kesin hükme dâhil olduğunu kabul etmek gerekir. Hangi gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olduğu her olayın özelliğine göre belirlenir."

4. Eldeki davada; davacı ...'ın davalı ...'ya karşı açmış olduğu Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/241 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen yargılamada, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 01.11.2022 tarihli ve 2022/2317 Esas, 2022/2023 Karar sayılı kararının 13.09.2023 tarihinde kesinleşmesiyle temyize konu davanın davalısı Meliha yönünden kesin hüküm teşkil ettiği, kesin hükmün dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiğinden davalı ... yönünden davacının tapu iptali ve tescil talebinin kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirir.

5. Diğer taraftan; Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet sözleşmesini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. TBK'da sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

6. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

7. Somut olaya gelince; davacıya ait dava konusu 5 numaralı bağımsız bölümün 10.09.2014 tarihli vekaletnameye istinaden 12.09.2014 tarihinde davalı vekil ... tarafından davalı ...'ya satış suretiyle devredildiği kayden sabittir. Vekilin vekalet edene karşı hesap verme borcu ve sorumluluğu kapsamında (TBK 508 inci madde) taşınmaz bedelinin ödendiği hususunda ispat külfeti davalıya düşmektedir.

8. Toplanan delillerden; davalı vekil ... tarafından tapu senedindeki 65.000,00 TL değerin davacıya ödenmediği anlaşılmaktadır. Davalı ..., emlak müşaviri olduğunu, dava dışı ... adına iş takipçiliği yaptığını savunmuşsa da, somut olayda vekil ...'in davacı ...'ın vekili olduğu, vekalet sözleşmesinin tarafların karşılıklı birbirine uygun irade beyanları ile kurulduğu, hiç kimsenin kendi iradesi dışında (hükmen, yasal zorunluluk gibi bir sebep olmaksızın) bir başka kişinin vekili olmadığı, bu ilişkinin güven ilişkisine dayandığı ve bir başka kişi adına sözleşmede belirtilen kapsam dahilinde hareket edebilme imkanı tanındığından, vekilin vekil edene hesap yükümlülüğünün olduğu, davalı ...'in vekil tayin edildikten sonra vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle yürütme yükümlülüğünü yerine getirmediği, vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak eylem veya işlem içerisine girdiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

9. Öte yandan; belirtmek gerekir ki, davacı ... tarafından daha önce açılan Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/241 Esas, 2019/539 Karar sayılı ret kararı hakkında Bölge Adliye Mahkemesinin kabul kararına yönelik temyiz incelemesine ilişkin Dairenin 07.06.2022 tarihli ve 2022/1383 Esas, 2022/4601 Karar sayılı kararında, diğer davanın davalısı vekil ...'un davacıya 300.000,00 TL bedelli senet vermesi nedeniyle vekil ...'un davacının iradesine uygun davrandığı belirtilmişse de, vekil ...'un diğer davaya konu 11 numaralı bağımsız bölümün satış işlemleri için vekil tayin edildiği; böylece ... tarafından verilen senedin, temyize konu 5 numaralı bağımsız bölümün satış işlemlerini gerçekleştiren vekil ...'in müstakil olarak yetkili kılındığı vekalet sözleşmesinden doğan hesap verme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı açıktır.

10. Hal böyle olunca, davalı ... yönünden davacı ...'ın tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.