"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1286 E., 2023/166 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ulus Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/207 E., 2021/64 K.
Taraflar arasında görülen el atmanın önlenmesi ve yıkım ile tapu iptali ve tescil istekli asıl ve birleştirilen davalarda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı; Bartın ili, .... ilçesi, ... Köyünde bulunan 136 ada 1 parsel sayılı taşınmazına davalının yol açtığını ve bina yaptığını ileri sürerek müdahalenin önlenmesini ve binaların kaldırılmasını talep etmiştir.
Birleştirilen davada davacı vekili; 136 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti öncesinde muris ...'e ait olan “ev karşısı tarlası” olduğunu, ...'in bu tarlayı 06.05.2009 tarihli senetle birleştirilen davada davacıya sattığını, bu tarla üzerine önce asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ...'in, sonra da davacının ev yaptığını, taşınmazın sınırları belirlenerek taksim edilmediğini, kadastro tespiti ile taşınmazın iki eşit parçaya bölünmesi gerekirken 136 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1724,94 m², 136 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise 1594,41 m² olarak tescil edildiğini, kadastro tespitinden önce tek parça olan ve sınır işareti ile bölünmemiş taşınmaza davacının ev ve müştemilat yapmasında kötüniyetli kabul edilemeyeceğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile yüz ölçümü eşit iki parsel olacak şekilde taraflar adına tesciline, bu şekilde müdahalenin sona ermemesi halinde temliken tescil hükümleri uyarınca müdahale edilen kısımların davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; 136 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti öncesinde davacı ile ortak murisi ...'e ait olan “ev karşısı tarlası” olduğunu, ...'in bu tarlayı 06.05.2009 tarihli senetle davalıya sattığını, bu tarla üzerine önce davacı ...'in sonra da davalının ev yaptığını, taşınmazın sınırları belirlenerek taksim edilmediğini, kadastro tespiti ile taşınmazın iki eşit parçaya bölünmesi gerekirken 136 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1724,94 m², 136 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise 1594,41 m² olarak tescil edildiğini, kadastro tespitinden önce tek parça olan ve sınır işaret ile bölünmemiş taşınmaza davalının ev ve müştemilat yapmsında kötüniyetli kabul edilemeyeceğini, taşınmaz yüz ölçümü olarak iki eşit parçaya bölünür ise müdahalenin ortadan kalkacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Birleştirilen davada davalı vekili; murisin 2002 yılında taşınmazı taraflara senetle devrettiğini, davalının 2006 yılında ev yapmak istemesi üzerine murisin taşınmazı taksim ettiğini, davalının kendisine düşen kısma ev inşa ettiğini, nitekim kadastro sonucu taşınmazın iki katlı yığma ev vasfında olduğunun belirlendiğini, kadastro tespitinden sonra davacının 136 ada 1 parselden yol açtığını, müştemilat ve ahşap ev inşa ettiğini, tespitin 2006 yılındaki taksime göre yapıldığını, yüz ölçümündeki farklılığın 136 ada 2 parselin bir kısmının ormana dahil edilmesinden kaynaklandığını, 06.05.2009 tarihli harici senedin hukuken geçerliliği olmadığını belirterek birleştirilen davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.03.2020 tarih, 2017/24 Esas, 2020/167 Karar sayılı kararı ile; birleştirilen davada davacının dava konusu taşınmazın paylaşılmadığını, müşterek olduğunu iddia ettiği, ancak talebinin dava konusu taşınmazın eşit iki parçaya bölünmesi olduğu, taşınmazın tapu kaydının iptaline sebep gösterilen olgu ile talebin uyumlu olmadığı gerekçesi ile asıl davanın kabulüne birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 06.11.2020 tarih, 2020/1114 Esas, 2020/962 Karar sayılı kararı ile eksik harcın ikmali için asıl dava davacısına süre ve imkan tanınması gerekirken eksik harç usulünce eksiksiz olarak tamamlanmadan davaya devam edilerek uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesi ile HMK'nın 353/1-a-4 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; ilk karardaki gerekçe ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı birleştirilen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Asıl davada davalı birleştirilen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu parsellerin kadastro tespiti öncesinde tarafların babası ...'e ait olan "ev karşısı tarlası" olduğu, bu tarlanın, davanın tarafları olan iki kardeşe babaları tarafından yarı yarıya müşterek mülkiyet halinde verildiğini, kadastro sırasında sınır işaretleriyle ayrılmamış tek tarla olduğunu, bu tarlanın bir tarafına önce davacı ...'in, sonra da davalı ...'in ev yaptığını, taşınmazı müştereken kullandıklarını, kadastro tespitinin yarı yarıya, eşit parseller halinde olması gerekirken davacı adına oluşturulan 136 ada 1 parselin 1.724,94m2 olduğunu, 136 ada 2 parselin ise 1594,41 m2 olduğunu, kadastro öncesinde dava konusu parselin tek parça tarla olduğu, sınırları belirlenmek suretiyle taksim edilmediğini, dava konusu parsellerin aralarındaki sınırın ölçüm ve tespitinin önceden mevcut herhangi bir sınır işareti üzerinden yapılmadığını, davalının (birleştirilen davada davacı) kötüniyetle, bilerek, başkasına ait taşınmaza müdahalesinin söz konusu olmadığını, taşınmazın paylaşılmadığı iddialarının dava tarihine ilişkin değil, kadastro tespiti öncesine ilişkin olduğunu, kadastro tespiti sonucu dava konusu tarlanın ayrıldığını, müşterek mülkiyetin 2009 yılındaki kadastro tespiti ile sona erdiğini, davalı ...'in kadastro öncesine dayalı haklarının ihlal edildiğini, iki parsele ayrılmış taşınmazın eşit alanlı parseller olarak tescili yoluyla davalının kadastro öncesi hakkının teslim edilmesi gerektiğini, davanın kadastro tespiti ile oluşturulmuş hatalı sınırların düzeltilmesi davası olduğunu, zeminde karşılıklı müdahalelerin bulunduğu, bu müdahalelerin kötüniyetli olmadığını, Türk Medeni Kanunu’nun 724-725. maddeleri gereğince tescil talebini de içeren birleştirilen davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazların tarafların murisi ... tarafından çocukları arasında paylaştırılarak ve sınırları belirlenerek taşınmazlardaki zilyetliğin taraflara teslim edildiği, tarafların da yapılan paylaşıma göre taşınmazları kullandıkları; davacıya ait parsele müdahalesi olduğu belirlenen yol ve yapıların ise kadastro tespitinden sonra inşa edildiği, davalının (birleştirilen davada davacı) inşaata başlamadan önce parsel sınırlarını zeminde belirlemek üzere resmi kurumlara müracaat ettiğine ve kendisinden beklenen tüm özeni gösterdiğine dair dosyada delil bulunmadığı, temliken tescil talebinin dinlenebilmesi için ön koşul olan iyiniyet olgusunun davalı yanca ispat edilemediği, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davalı birleştirilen davada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın muris .... tarafından davacı ve davalıya eşit pay düşecek şekilde paylaştırıldığını, kadastro öncesinde taşınmazın tek tarla olduğunu, sınırları çizilmiş şekilde taksim edilmediğini, kadastro tespitinden sonra da üzerinde sınır işareti konulmadığını, bu taşınmazın tarafların babaları tarafından ortak ve eşit paylaşılacak şekilde verildiğini, davalının iyiniyetli olduğunu, 06.05.2009 tarihli belgenin dikkate alınmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, el atmanın önlenmesi ve yıkım; birleştirilen dava, temliken tescil ve kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14.; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 684, 718, 722, 723 ve 724. maddeleri
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucunda Bartın ili, Ulus ....,.... Köyünde bulunan dava konusu taşınmazların senetsizden intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile 136 ada 1 parselin asıl davada davacı ..., 136 ada 2 parsel sayılı taşınmazın birleştirilen davada davacı ... adına tespit edildiği, kadastro tespitinin 07.01.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davalı birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 2.072,96 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davada davalı-birleştirilen davada davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.