Logo

1. Hukuk Dairesi2023/4399 E. 2024/6938 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı tarafından zilyetliğe dayalı olarak tescilinin talep edilmesine karşı Hazine'nin itirazı üzerine tapu tescili talebinin kabul edilip edilmeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluştuğu kabul edilerek tapu tesciline karar verilmiş ise de, davacının murisinin taşınmazı satın alma tarihi ile dava tarihi arasında zilyetlikle edinmeye yeterli 20 yıllık sürenin geçmemiş olması, taşınmazın niteliği, imar-ihya ve zilyetlik durumu hususunda yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış olması, ayrıca Hazine’nin iddiaları hususunda da inceleme yapılmadan eksik araştırma ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2014/554 E., 2017/43 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescil davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; Elazığ ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan ve 1958 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine; çekişmeli taşınmazın dere yatağı vasfında, zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu ve davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.04.2013 tarihli ve 2011/106 Esas, 2013/181 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazın imar-ihya edilmek suretiyle tarım arazisi niteliğinde kullanıldığı ve özel mülkiyete konu edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 12.589,16 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan)16. Hukuk Dairesinin 07.02.2014 tarih, 2013/14060 Esas, 2014/895 Karar sayılı kararı ile: Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek doğru sonuca varılabilmesi için taşınmazın hangi nedenle tescil harici bırakıldığının tespit edilmesi, komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı kayıtların temin edilmesi, ardından mahallinde yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın imar-ihyası ve üzerinde sürdürülen zilyetliğe dair maddi olaylara dayalı beyan alınması, öte yandan dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait streoskopik hava fotoğraflarının harita mühendisi marifetiyle incelenmesi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve jeoloji uzmanından taşınmazın niteliği hususunda rapor alınması suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilerek karar bozulmuştur.

C. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar

Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen temyiz incelemesine esas kararı ile bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararın zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 12.589,16 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

E. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili; dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda zaman zaman sel felaketi yaşandığı, bu nedenle taşınmazın dere yatağı vasfında olduğunu, kadastro paftasında da taşınmazın çay yatağı olarak gösterildiğini, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporuna göre davacının çekişmeli taşınmaz üzerinde zilyetlikle iktisaba elverişli süreye ulaşan zilyetliğinin bulunmadığını, taşınmazın halen büyük bir kısmının boş vaziyette olduğunu, toplanan delillere göre davacı yararına mülk edinme koşullarının oluşmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının bilimsellikten uzak ve yetersiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi

3. Değerlendirme

1.Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı olarak açılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

2.Dosya içindeki tapu kayıtları incelendiğinde, çekişmeli taşınmaza sınır olan 251 parselin kadastro tespiti sırasında dava dışı 3. kişi lehine tespit edildiği, bilahare hükmen Hazine adına tescil edildiği, davacının murisi Hasan Akbaş'ın ise 251 parseli 25.08.1991 tarihinde kayden satın aldığı anlaşılmaktadır. Davacının, dava dilekçesinde 251 parsele komşu nitelikteki, kadastro sırasında tespit dışı bırakılmış çekişmeli taşınmaz bölümünün 251 parsel ile birlikte önce murisi tarafından kullanıldığı, ardından zilyetliğin kendisine intikal ettiğini iddia ettiği belirlenmiştir. Hal böyle iken davacının murisinin bitişik taşınmazı satın alma tarihi ile dava tarihi arasında zilyetlikle edinmeye yeter 20 yıllık sürenin geçmemiş olduğu anlaşılmasına karşın bu yön üzerinde durulmamış, davacı murisinin çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde zilyetliğinin hangi tarihte başladığı tereddütsüz belirlenmemiştir.

3.Öte yandan davacı, imar-ihya ve irsen intikal eden kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenlerine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile iktisap, 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde düzenlenmiş olup ekonomik amaca uygun zilyetlikle özel mülkiyete konu olabilecek taşınmazların kazanılabileceği belirtilmiştir. Terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık ve çalılık gibi taşınmazların ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilmesi mümkündür. Somut olayda, dava konusu taşınmazın yörede 1958 yılında 5602 sayılı Yasa uyarınca yapılan kadastro sırasında tescil harici bırakıldığı, taşınmaza komşu 250 parselin sınırlandırma krokisi ve kadastro paftası incelendiğinde ise çekişmeli yerin çay yatağı niteliğiyle tespit dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bu nitelikte bir yerin ancak imar-ihya edildikten sonra ekonomik amaca uygun zilyetlik yoluyla mülk edinilmesi mümkündür. Ne var ki imar-ihya ve zilyetlik hususunda yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir.

4.Dosya arasında yer alan jeodezi raporunun monoskopik bir inceleme içerdiği, raporun yalnızca tek hava fotoğrafı üzerinde taşınmazın yerinin gösterilmesi suretiyle tanzim edildiği, streoskopik denetim yapılmadığı, ziraat bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz bölümünün niteliği hususunda ayrıntılı ve gerekçeli bir tespitin yer almadığı, taşınmaz üzerindeki dikili muhdesatın yaşları itibariyle zilyetlikle iktisap süresini ispata elverişli olmadığı halde taşınmazın öncesi itibariyle ne şekilde kullanıldığı ve var ise zilyetliğin süresinin ne olduğu hususlarının tespit edilmediği, taşınmazın paftasında çay yatağı olarak gösterildiği, komşu kayıtların da bu hususu doğruladığı anlaşıldığı halde jeolog bilirkişi raporunda çekişmeli yerin çay yatağından kazanılıp kazanılmadığı ya da çayın aktif etki alanında kalıp kalmadığının net olarak belirlenmediği, ayrıca dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklardan zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığını denetlemeye elverir şekilde somut ve maddi olaylara dayalı yeterli beyan alınmadığı, yerel bilirkişi ve tanıkların soyut beyanları ile yetinildiği, alınan beyanların dosya arasına getirtilecek komşu parsellere ait tutanaklar ve dayanağı kayıtlar ile denetlenmediği, bu anlamda arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi vasfıyla zilyetliğine ne zaman başlanıldığı hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespit edilmeden hüküm kurulması cihetine gidildiği anlaşılmıştır. Eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez.

5.Doğru sonuca varılabilmesi için dava konusu yere ilişkin kadastral pafta örneği, memleket haritası (1/25000 ve 1/5000 ölçekli haritalar), 1/5000 ölçekli standart topoğrafik ve fotogrametrik haritalar Kadastro Müdürlüğünden, stereoskopik inceleme için model oluşturacak ardışık ve bindirmeli dava tarihinden geriye doğru en az 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları ise Harita Genel Müdürlüğünden getirilerek dosya arasına konulmalı, varsa en eski tarihli uydu fotoğrafları temin edilmeli, çekişmeli taşınmaz bölümüne komşu 250 parsele kadastro sırasında revizyon gören tapu kaydı tespit edilip Mahalli Tapu Müdürlüğü marifetiyle temin edilmelidir.

6.Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, 3 kişilik jeolog bilirkişi heyeti, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu katılımı ile keşif yapılmalıdır. Taşınmaz başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığı ve tamamlandığı, davacının murisinin çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin komşu 251 parsel ile aynı tarihte mi başladığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.

7.Jeolog bilirkişi heyetinden dava konusu taşınmazın paftasında çay yatağı olarak gösterildiği göz önünde bulundurularak topoğrafik haritalardan istifade edilmek suretiyle taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini, çay yatağı niteliğinde olup olmadığını, evveliyatının çay yatağı olup olmadığını, çay yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif çay yatağında kalıp kalmadığını, aktif çay yatağında kalmıyor ise çayın etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklar nitelikte ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.

8.Üç kişilik ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, taşınmaz üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını ve taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel verilere dayalı, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş ve sınırları işaretlenen fotoğrafları ile desteklenmiş ve önceki bilirkişi raporunu irdeleyen ayrıntılı rapor alınmalı; fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; ortaya çıkacak sonuca göre davacı ve murisi adına aynı çalışma alanı içerisinde belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı Adliye Yazı İşleri Müdürlüğü, Kadastro ve Tapu Müdürlüklerinden (senetsiz defteri) sorularak varsa bu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediklerini gösterir şekilde onaylı örnekleri getirtilmeli; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek dava tarihine kadar 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.