"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1480 E., 2023/330 K.
DAVACILAR : , ..., ..., ..., ... vekilleri Avukat ...
DAVALILAR : ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Of Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/131 E., 2022/115 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması suretiyle yeniden hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... Mahallesinde bulunan 164 ada 1 parselin toplam yüz ölçümünün 6620,15 m² olduğunu, parselin içindeki kök mirasbırakandan kalma evin hemen yanında olan yaklaşık 1 dönümlük yeri müvekkillerin mirasbırakanı ... oğlu ...'ın haricen satın aldığını, dava konusu bu alanın yanlışlıkla ...'den gelme taşınmaza katılarak tek parsel adı altında kadastro tespiti yapıldığını ileri sürerek dava konusu alanın 164 ada 1 parselden ifrazı yapılarak ayrı bir parsel adı altında müvekkillerin mirasbırakanı ...'ın mirasçılık belgesindeki payları oranında davacı müvekkiller adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davanın on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davanın öncelikle hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, kaldı ki davacının talep ettiği taşınmaz bölümünün ortak mirasbırakan ...'dan intikal eden 164 ada 1 parsel sayılı taşınmazla herhangi bir alakasının bulunmadığını, bu taşınmazın yaklaşık 1 km doğuda bulunan bir tarafı kuru ırmak olan bir taşınmaz olduğunu, dolayısıyla eldeki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle de reddi gerektiğini, diğer yandan Of ilçesi ... Mahallesindeki bu taşınmazların hemen hemen tamamının kadastro öncesinde de tapulu olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; davanın kabulüne, dava konusu 164 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 751,92 m2'lik kısmının tapu kaydının ifrazen iptali ile ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle mirasbırakan ...'a ait veraset ilamında yazılı payları oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı ... istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve hiçbir somut delile dayanmadığını, tapuda kayıtlı bir taşınmaz hakkında görülen davada tapu kayıtlarının dikkate alınması gerektiğini, gerçeğe aykırı ve hatalı bilgi vermeleri muhtemel olan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, kendisinin davanın başından itibaren eldeki davada mahalli bilirkişi ve tanık dinlenilmesini kabul etmediğini, dava konusu taşınmazın ana taşınmaz olan 164 ada 1 parselle bir ilgisinin bulunmadığını ve ana taşınmaza bitişik olmadığını, davanın
asıl dayanağı olan ve kesin yazılı delil niteliğindeki kadastro öncesi tapu kayıtlarının dosyaya kazandırılmadığını, dava dosyasına bir örneğini sunduğu ve Of Tapu Müdürlüğünden celbi sağlanan tapu kaydının incelenmesinden 164 ada 1 parselin sınırlarının şarken ...oğlu ... tarlası, şimalen garben ve cenuben tarikiam ile mahdut olduğunu, ana taşınmazın geldisinde ve gittisinde dava konusu taşınmazın ... ve ...'dan önceki maliklerine ilişkin herhangi bir bilgiye rastlanmadığını, ana taşınmazın sınırlarında ise davaya konu ve ifrazı talep edilen taşınmaz kaydına hiç yer verilmediğini, fen bilirkişi raporunda geçen ifadelerin hatalı ve gerçeğe aykırı olduğunu, zira 164 ada 1 parselin etrafında bulunan ve tapu kayıtlarında geçen yolların en az 150 yıldan beri varolan yollar olduğunu, 1910 doğumlu babası ...'ın doğumundan çok önceden beri bu sınırların ve yolların hiç değişmediğini beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; somut olayda, dava konusu taşınmazın askı ilanlarının 16.02.2009-18.03.2009 tarihleri arasında yapılmış olup askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespiti süresinin son günü olan 18.03.2009 tarihi itibariyle kesinleştiği, kadastro müdürünün idari nitelikteki kesinleştirme ve tapuya tescil işleminin ise 19.03.2009 tarihinde yapıldığı, ancak hak düşürücü sürenin belirlenmesinde idari yönden yapılan bu kesinleştirme ya da tescil tarihinin değil askı ilan süresinin son gününün esas alınmasının gerektiği, hal böyle olunca, somut olaydaki on yıllık hak düşürücü sürenin 18.03.2019 tarihinde dolduğu, bu tarihin hafta sonuna ya da herhangi bir resmi tatil gününe isabet etmediği, eldeki davanın ise on yıllık hak düşürücü süre dolduktan bir gün sonra 19.03.2019 tarihinde açıldığı, dolayısıyla, eldeki davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken hatalı bir takım gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, kararı istinaf etmeyen diğer mirasçıların payları yönünden davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak ve kesinleşme durumu oluştuğu gerekçesiyle, davalı ...'ın istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak,
"1-Davanın kısmen kabulüne,
2-Davalı ... aleyhine açılan davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle reddine,
3-Dava konusu ...4 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 03.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 751,92 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle ve tamamı 517440 pay kabul edilerek 110880 payın davacı ..., 66528 payın davacı ..., 66528 payın davacı ..., 66528 payın davacı ..., 66528 payın davacı ..., 66528 payın davacı ... , 73920 payın davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu parselin geriye kalan kısmının mevcut tapu malikleri üzerinde bırakılmasına..."
karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu parselin kadastro tutanakları ve tapu kaydına bakıldığında 19.03.2009 tarihinde kesinleştiği ve tapuya tescil edildiği, hali ile bu tarihten 10 yıl içinde 19.03.2019 açılan davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı davanın kabulü gerektiği belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, mecburi dava arkadaşlığında davalılardan birinin istinaf etmesinin dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade etmesi gerektiğini, ancak diğer davalıların ayrı tutularak haklarında aleyhe hüküm tesisinin 6100 sayılı Kanun'un 59 ve 60 ıncı maddelerine aykırı olduğunu belirterek ve istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3 üncü maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir. Söz konusu hak düşürücü süre dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.
2. 1086 sayılı HUMK'un 159 ve devamı ile 6100 sayılı HMK'nın 91 ve devamı maddelerinde sürelerin ne zaman başlayıp ne zaman biteceği gösterilmiştir. Sürelerin tebliğ veya tefhimden itibaren başlayacağı belirtildikten sonra HUMK'un 161 inci ve HMK'nın 92 nci maddesinde gün olarak belirlenmiş sürenin hesabında tebliğ veya tefhim edildiği günün hesaba katılmayıp sürenin, son günün tatil saatinde biteceği, yıl olarak belirlenen sürenin ise başladığı güne karşılık gelen günün tatil saatinde biteceği öngörülmüştür.
3. Değerlendirme
1. Dava konusu 164 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tespit tutanağının 16.02.2009 ve 18.03.2009 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı, bu konuda bir uyuşmazlığın söz konusu olmadığı, uyuşmazlığın tespit tutanağının ne zaman kesinleştiği ve Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde yazılı hak düşürücü sürenin ne zaman dolduğu ve sonuç itibariyle eldeki davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
2. Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı ...'ın temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
3. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, kadastro sonucunda ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 164 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ve ölü olduğu beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle belgesizden mirasbırakan ... adına tespit edildiği, kadastro tutanaklarının askı ilanlarının 16.02.2009-18.03.2009 tarihleri arasında yapıldığı, askı ilan süresi içerisinde dava açılmaması üzerine kadastro tespitinin ilânın bitimini takip eden gün itibariyle 19.03.2009 tarihinde kesinleşerek taşınmazın tapuya tescil edildiği, eldeki davanın ise 19.03.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemesince kadastro tespiti sürenin son günü olan 18.03.2009 tarihi itibariyle kesinleştiği, böylece on yıllık hak düşürücü sürenin 18.03.2019 tarihinde dolduğu ve on yıllık hak düşürücü süre dolduktan bir gün sonra 19.03.2019 tarihinde davanın açıldığı gerekçesiyle istinaf eden davalı ... yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre askı ilân süresi içinde dava açılmayan taşınmazların kadastro tutanaklarının ilânın bitimini takip eden gün itibariyle kesinleşeceğinin ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3 üncü maddesinde 10 yıllık hak düşürücü sürenin kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağının öngörüldüğü anlaşılmakla, tespit öncesi nedene dayalı olarak açılan eldeki davada, 6100 sayılı Kanun'un "Sürelerin bitimi" başlıklı 92 nci maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü sürenin son gününün, kadastro tespitinin ilânın bitimini takip eden gün olan 19.03.2009 kesinleşme tarihine karşılık gelen 19.03.2019 günü olması karşısında, davanın 10 yıllık hak düşürücü sürenin son günü açılmış olduğu sabittir.
Hal böyle olunca, işin esasına girilerek hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı ...'ın temyiz itirazının reddine.
2.Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK'nın 371 inci maddesi gereğince Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harçların yatıranlara iadesine,
HMK'nın 373/2 nci maddesi gereğince dosyanın Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
22.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.