"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/2 E., 2023/177 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; mirasbırakanı ...’den kalan taşınmazların intikalinin yapılması için davalı kardeşi ...’ye vekalet verdiğini, ancak vekilin kendisi ile el ve işbirliği içerisinde hareket eden davalılara 11 parça taşınmazı temlik ettiğini, çok sayıda temlikin kısa aralıklarla yapıldığını, temlik edilen kişilerin akraba olduğunu, satışların gerçek olmadığını ve okuma yazma bilmediği için vekaletin geçersiz olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde 2063, 2064 ve 2066 nolu parseller yönünden bedele hükmedilmesini istemiş, yargılama sırasında dava konusu 2062 parsel sayılı taşınmazın dava dışı 3. kişiye devredilmesi üzerine HMK’nın 125. maddesi gereğince talebini anılan taşınmaz bakımından tazminata dönüştürmüştür.
II. CEVAP
Davalılar; satışların mirasçılar arası taksime dayandığını ve vekilin mirasçıların talimatına uygun hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Düzce 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.09.2020 tarihli ve 2015/120 E., 2020/344 K. sayılı kararıyla; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve vekaletin geçersiz olduğu iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle tapu iptal-tescil isteğinin reddine, 2063, 2064 ve 2066 nolu parseller yönünden ise vekilin taşınmaz bedellerini vekil edene ödediğini ispat edemediği gerekçesiyle tazminat isteğinin davalı vekil ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Düzce 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20.01.2021 tarihli, 2021/66 Esas - 2021/156 Karar sayılı kararıyla; tapu iptali ve tescil talep edilen taşınmazlar yönünden davacı tarafça iddianın ispat edilemediği, bedel talep edilen 2063, 2064 ve 2066 parsel sayılı taşınmazlar yönünde ise vekil ...’nin aldığı satış bedelini davacıya verdiğini ispatlamayadığı, bu nedenle tazminattan sorumlu olmasının isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekili ve davalı ... vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 27.10.2021 tarihli ve 2021/1985 Esas, 2021/6142 Karar sayılı kararıyla; " Somut olayda, çekişme konusu 2062 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında dava dışı üçüncü kişi ...’e temlik edildiği anlaşılmakla, Mahkemece re'sen davacıya seçimlik ... hatırlatılarak davaya kimin yönünden devam edeceğinin sorulması ve sonucuna göre işlem yapılması gerekirken bu husus gözardı edilerek sonuca gidilmiştir. Öte yandan, davacının temliklerin dayanağı olan vekaletnameyi muristen kalan taşınmazların intikali için verdiği, bu vekaletler kullanılarak satışların yapıldığı, dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamına göre davacının taksim iradesi bulunmadığı gibi davacıya verilen bir taşınmazın da olmadığı, diğer yandan davalıların bedel ödeme savunmalarının da kanıtlanamadığı ve adına tescil yapılan davalıların yakın akraba olup el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri gözetildiğinde vekalet görevinin kötüye kullanıldığı açıktır. Hâl böyle olunca, öncelikle çekişme konusu 2062 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında devredildiği gözetilerek HMK'nın 125. maddesi hükmü uyarınca usuli işlemlerin yerine getirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi, 10, 40, 140, 422, 234, 240, 338 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise tapu iptali ve tescil isteği bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.." gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamındaki gerekçe benimsenerek, 234, 240, 338, 140 (yeni 103 ada 2 ), 40 (yeni 101 ada 3 ), 10 yeni (102 ada 56) parsel sayılı taşınmazlar yönünden vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve vekil ile davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, davadan önce devredilen 2063, 2064 ve 2066 parsel sayılı taşınmazlar ile yargılama sırasında devredilen 2062 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise bedel isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı ile davalının kardeş olduklarını, davalı ...’nin davacıya vekaleten işlem yaptığını, aldığı satış bedellerini de davacıya verdiğini, tanıkların da davalının davacıya satış bedellerini ödediğini beyan ettiklerini, ancak Mahkemenin tanık beyanlarını dikkate almadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504/1. ve 506. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, mirasbırakanı ...’nun ölümü ile intikal eden ve edecek olan taşınır ve taşınmaz mallarla ilgili intikal, satış ve satın alma yetkilerini içeren 26.12.2003 tarihli vekaletname ile davalı kardeşi ...’yi vekil tayin ettiği, vekilin 422, 234, 240, 338, 2062 parsel sayılı taşınmazlarda 02.10.2009 tarihinde intikal işlemini yaptırdığı, ardından 21.03.2014 tarihinde ilgili taşınmazlarla elbirliği halindeki mülkiyeti paylı mülkiyete çevirttiği, böylelikle anılan taşınmazlarda davacının 1/7 paya sahip olduğu, 234, 240, 338 parsel sayılı taşınmazlardaki davacı adına kayıtlı olan 1/7 payın davalı vekil ... tarafından davalı ...’na (davacının erkek kardeşi ...’in oğlu) 21.05.2014 tarihinde satış suretiyle devredildiği, 422 parsel sayılı taşınmazdaki davacı adına kayıtlı olan 1/7 payın davalı vekil ... tarafından davalı ...’na (davacının erkek kardeşi ...’nın karısı) 21.03.2014 tarihinde satış suretiyle devredildiği, 2062 parsel sayılı taşınmazdaki davacı adına kayıtlı olan 1/7 payın davalı vekil ... tarafından davalı ...’a (davacının kız kardeşi ...’nin oğlu ) satış suretiyle devredildiği, davalı ... tarafından da sahip olduğu diğer paylarla (53/56) birlikte dava dışı 3. kişi ...’e 24.11.2015 tarihinde satış suretiyle devredildiği,10 (mirasbırakana ait 13/38 hisse üzerinden), 40 ve 140 parsel sayılı taşınmazlarda ise davalı vekil ... tarafından 20.06.2014 tarihinde intikal işleminin yapıldığı, ardından 24.06.2014 tarihinde anılan taşınmazlardaki davacıya ait olan elbirliği payının davalı vekil ... tarafından davalı ...’na satış suretiyle devredildiği, 2062 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında dava dışı 3. kişiye devredilmesi üzerine davacı tarafın HMK’nın 125. maddesi gereğince talebini davalı vekil ...’na karşı tazminat talebine dönüştürdüğü anlaşılmaktadır.
2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 2.107,80 TL temyiz başvuru harcı ile 1.053,63 TL onama harcının temyiz eden davalı ...'ndan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.09.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.