"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/444 E., 2023/195 K.
HÜKÜM : Asıl ve Birleştirilen Dava Kabul
Taraflar arasında birleştirilerek görülen muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davada davalı ... yönünden bedel isteğinin kabulüne, dahili davalı ... yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, birleştirilen davada iptal -tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar asıl davada; mirasbırakan ... ...’nun maliki olduğu 78 ada 74 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümleri davalı oğlu Kıvanç’a satış suretiyle devrettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişler, birleştirilen davada ise asıl davada 1 ve 2 nolu bağımsız bölümler hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının 2 nolu bağımsız bölüm kaydına işlendiği halde 1 nolu bağımsız bölüm kaydına işlenmediğini, anılan bağımsız bölümün davalı ... tarafından diğer davalı ...’a satış suretiyle temlik edildiğini, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerini, işlemin muvazaalı olduğunu belirtip tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tescilini istemişler; asıl davada yargılama aşamasında dava konusu 2 nolu bağımsız bölümün dava dışı 3. kişiye devredilmesi üzerine HMK’nın 125. maddesi gereğince taleplerini anılan taşınmaz bakımından tazminata dönüştürmüşler, yargılama sırasında davacılardan ...’nın ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, satışların gerçek olduğunu ve bedeli karşılığında yapıldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.12.2014 tarihli ve 2012/262 Esas, 2014/839 Karar sayılı kararıyla, temliklerin gerçek bir satış işlemi olduğu, mal kaçırmak amacıyla yapılmadığı gerekçesiyle asıl ve bileştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 08.03.2018 tarihli ve 2015/6319 Esas, 2018/3144 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın taşınmazları oğlu Kıvanç’a temlik ettiği tarih itibariyle taşınmazların akit bedeli ile gerçek değeri arasında bariz fark olduğunun keşfen saptandığı, satış bedeli karşılığı 30.12.1996 tarihinde mirasbırakanın banka hesabına yatırıldığı belirtilen paranın aynı tarihte banka hesabından çekildiği, çekişmeli taşınmazların 2005 yılında mirasbırakan tarafından kiraya verildiği, 2009 yılına kadar taşınmazların elektrik ve su aboneliklerinin muris adına kayıtlı olduğu, mirasbırakanın taşınmazlarını aynı anda satmasını gerektirecek bir ihtiyacı bulunduğunun ortaya konulamadığı, dinlenen tanık beyanlarından ve özellikle davalı tanığı Muammer Pırıldar’ın anlatımlarından, devir tarihinde davalı ...’ın murisin mal varlığı ile yaşamını sürdürdüğü, temlik tarihinde taşınmazları satın alacak ekonomik gücünün bulunmadığı, bir çok borcunun muris tarafından ödendiğinin ifade edildiği, diğer yandan davalıların liseden arkadaş oldukları, asıl davanın devamı sırasında 1 nolu bağımsız bölüm davalı ...’a devredilmiş ise de ... tarafından gerçek satış bedelinin ödendiğinin kanıtlanamadığı, bu hali ile davalı ...’ın iyiniyetli olmayıp Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varıldığı, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı belirtilerek karar bozulmuş, davalıların karar düzeltme isteği ise reddedilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.12.2018 tarihli ve 2018/468 Esas, 2018/556 Karar sayılı kararıyla, bozma ilâmında belirtilen gerekçelerle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
C.İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 18.12.2019 tarihli ve 2019/3455 Esas, 2019/6685 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak asıl dava bakımından 2 nolu bölümün davalı ... adına olan tapu kaydının davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline, kalan payın davalı ... uhdesinde bırakılmasına, birleşen davada ise davalı ... tarafından açılmış bir dava olmadığı gözetilerek 1 nolu bölümün de tapu kaydının davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adına tesciline, kalan payın davalı ... uhdesinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken asıl davada davalı ... için de tapu iptal ve tescile hükmedilmesi, birleşen davada ise taşınmazın tapu kaydı tamamen iptal edilerek kalan payın davalı ... adına tescil edilmesinin doğru olmadığı, taşınmazların davacıların miras payına isabet eden değerleri üzerinden asıl ve birleşen davalarda ayrı ayrı harca ve yargılama sırasında yatırılan tamamlama harcına göre davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazların tamamının değeri üzerinden harç ve yargılama giderine hükmedilmesinin doğru olmadığı belirtilerek karar bozulmuştur.
D.Mahkemesince İkinci Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar
Sakarya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.11.2020 tarihli ve 2020/112 Esas, 2020/399 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 74 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün davalı ... adına kayıtlı iken 24.09.2019 tarihinde ...’a, ... tarafından da 18.06.2020 tarihinde ...’a satış suretiyle devredildiği, davacının verilen kesin süre içerisinde son kayıt maliki ...’ı davaya dahil etmediği gerekçesiyle asıl davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar ve birleştirilen davada davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 28.04.2021 tarihli ve 2021/1052 Esas, 2021/2626 Karar sayılı kararıyla; “ Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Daire bozma kararı sonrasında, davalı ... adına kayıtlı asıl davaya konu 2 nolu bağımsız bölümün dosya temyiz aşamasında iken cebri satış suretiyle 24.09.2019 tarihinde ... adına tescil edildiği, Mahkemenin verdiği süre içerinde davacıların ...′ı davaya dahil ettikleri; ancak, 2 nolu bağımsız bölümün bu kez ... tarafından da 18.06.2020 tarihinde kayden ...′a satıldığı; bunun üzerine, davacılar vekili tarafından, taşınmazın ...′a satılması nedeniyle 6100 sayılı HMK′nın 125. maddesi uyarınca seçimlik haklarının doğduğunu, bu haklarını davalı ...′na yönelik tazminat isteğine dönüştürdüklerini belirten dilekçe ibraz edildiği anlaşılmaktadır.Ne var ki, Mahkemece, 2 nolu bağımsız bölümün davalı ...′nun elinden iradi olarak değil cebri satış sonucunda çıktığı, bu nedenle davaya tazminat davası olarak devam edilmeyeceği belirtilip ara kararıyla davacılar vekilinin bu talebi reddedilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, HMK′nın ″Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı... İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.″ şeklindeki 125/1. maddesi uyarınca davacılar vekilinin seçim hakkını kullanarak 2 nolu bağımsız bölüm bakımından davalı ...′na yönelik tapu iptali-tescil isteklerini tazminat isteğine dönüştürebileceği; taşınmazın davalı ...′nun elinden çıkış şeklinin seçim hakkının kullanılmasına bir engel teşkil etmeyeceği kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca, asıl davaya konu 2 nolu bağımsız bölüm bakımından davacıların tazminat isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile husumetten ret kararı verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
F.Mahkemesince Üçüncü Bozma İlamına Uyularak Verilen Karar
Sakarya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.04.2023 tarihli ve 2021/444 Esas, 2023/195 Karar sayılı kararıyla; bozma ilâmlarında belirtilen gerekçeler benimsenmek suretiyle asıl davada davalı ... yönünden bedel isteğinin kabulüne, dahili davalı ... yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, birleştirilen davada iptal -tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, muris tarafından davalı ...’a yapılan temliklerin gerçek satış olduğunu, satış bedelinin mirasbırakanın hesabına havale edildiğini, temlik tarihinde davalının alım gücünün bulunduğunu, taşınmazın davalının elinden çıkması nedeniyle davacı tarafça 04.11.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini davalıya karşı tazminat davasına dönüştürdüklerini, ancak bu tarihte ıslah harcı yatırmadıklarını, bu durumda kabul anlamına gelmemek kaydı ile taşınmazın dava tarihindeki değeri olan 130.000,00 TL ya da davacıların ıslah dilekçesi sundukları tarih olan 04.11.2020 tarihindeki belirlenecek değeri üzerinden davacıların payları oranında tazminata hükmedilmesi gerekirken, taşınmazın keşfen belirlenen değeri üzerinden tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasının da doğru olmadığını, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olup gerekçesinin bulunmadığını, davalının taşınmazı tapu kaydına güvenerek davalı ...’tan iyi niyetle satın aldığını, herhangi bir muvazaalı işlem söz konusu olmadığını, ayrıca taşınmazın tamamının değeri üzerinden fazla nispi vekalet ücreti ve harca hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Hemen belirtilmelidir ki, temyizen incelenen kararının bozma kararına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, özellikle asıl davaya konu 2 nolu bağımsız bölüm yönünden taşınmazın keşif tarihindeki değeri üzerinden bedele hükmedilmesinde ve birleştirilen davada iptal-tescil isteğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla; asıl ve birleştirilen davada davalı ... ve birleştirilen davada davalı ...'nun aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Asıl davaya konu 2 nolu bağımsız bölümün yargılama aşamasında davalı ...’nun elinden cebri satış sonucu çıktığı, bu nedenle davacıların 30.10.2020 tarihli dilekçeleri ile HMK’nın 125.maddesi uyarınca seçimlik haklarını davalı ...’na yönelik tazminat isteğine dönüştürdükleri, 13.09.2022 tarihinde keşif yapılarak taşınmazın değerinin belirlendiği, davacılarca 17.01.2023 tarihli ıslah dilekçesi ile de taşınmazın keşif tarihindeki belirlenen değerinden davacıların miras paylarına isabet eden miktar üzerinden tazminat talebinde bulunulduğu ve harcın tamamlandığı gözetilerek Mahkemece, hükmedilen bedele 17.01.2023 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken (keşif tarihi ile talep tarihi yakın olduğu için), yanılgılı değerlendirme ile dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi isabetli değildir.
3. Birleştirilen davada davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, dava konusu 1 nolu bağımsız bölümün keşfen belirlenen değerine göre davacıların miras paylarına isabet eden miktar (51.428,57 TL) üzerinden nispi karar harcına ve yine bu miktara göre (harcın tamamlandığı da gözetilerek) davacılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, çekişmeli taşınmazın keşfen belirlenen değerinin tamamı üzerinden fazla karar harcına ve vekelet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.
4. Bununla birlikte; 4721 sayılı TMK'nin 28. maddesi uyarınca ölümle hukuki şahsiyet son bulur. Diğer taraftan kamu düzenine ilişkin bulunan doğru sicil tutma ilkesi gözetildiğinde hâkimin tapu sicilinin düzgün ve doğru bir şekilde tutulmasını sağlamakla yükümlü olacağı da tartışmasızdır. O halde, davacılardan ...’ın yargılama sırasında öldüğü ve mirasçılarının davacı vekiline vekalet vererek yargılamaya katıldığı dikkate alındığında, dosyada bulunan veraset ilamına göre ... mirasçıları adına payları oranında tescil hükmü kurulması gerekirken, ölü ... adına tescil kararı verilmiş olması da doğru değildir.
5.Ne var ki; anılan hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekillerinin işin esasına yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
2.Davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile hükmün 1. paragrafındaki 600.000,00 TL ‘den sonra gelen “ dava tarihinden” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “ 17.01.2023 tarihinden “ ibaresinin yazılmasına; hükmün 2.paragrafındaki “ 3/28 oranındaki payın davacı ... kızı ... adına” ibaresinin çıkartılarak yerine “ 3/28 oranındaki payın davacı ...’ın mirasçıları olan davacılar ..., ... ve ... ‘nın Sakarya 5.Noterliğinin 11.04.2022 tarihli 10710 sayılı veraset ilamındaki payları oranında adlarına tesciline” ibaresinin yazılmasına; hükmün 2. paragrafındaki “ 120.000,00 TL dava değeri üzerinden hesaplanan ve alınması gerekli 8.192,00 TL harçtan peşin alınan 2.049,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.142,90 TL harcın davalı ...’ndan alınarak Hazineye gelir kaydına “ cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine “ Karar tarihi itibariyle alınması gereken 3.513,08 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.049,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.463,78 TL harcın davalı ...’ndan tahsili ile Hazineye irat kaydına” cümlesinin yazılmasına, hükmün 2.paragrafındaki “ 19.000,00 TL nispi vekalet ücretinin “ ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “9.200,00 TL vekalet ücretinin” ibaresinin yazılmasına; 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.