Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5782 E. 2023/7398 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi tapu kaydına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davasında, mahkemece verilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunup bulunmadığına ve davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm ile görevsizlik kararının isabetli olup olmadığına dair uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece verilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması, davacının tapu iptali ve tescil talebinin doğru şekilde değerlendirilmemesi ve davaya konu taşınmazın sınırlarının diğer parselleri de içermesi nedeniyle eksik inceleme yapılması, ayrıca davanın kısmen kabulüne karar verilen kısım için maktu harç alınması hatalı görülerek hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2013/905 E., 2017/7 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Görevsizlik

Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne-görevsizlik kararı verilmiştir.

Karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Muğla ili, Milas ilçesi, ... köyü 153 cilt, 32 sayfa, 102 sırada kayıtlı 71.720 m2 miktarlı zeytinliği 11.07.1996 yılında icradan satın aldığını, 2002 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 115 ada 30 nolu parsele revizyon gördüğünü ve miktarının 66.154 m2'ye düştüğünü, bir kısmının komşu parsel olan davalı adına kayıtlı 115 ada 28 parsel içerisinde kaldığını, maliki olduğu 115 ada 30 parsel sayılı taşınmazın deniz kenarında oluşturulan kıyı kenar çizgisinin kanuna aykırı olarak tesis edildiğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı taşınmazın kendi taşınmazından ilave edilen bölümünün iptali ile maliki olduğu taşınmaza ilavesine ve kadastro çalışmaları sırasında oluşturulan kıyı kenar çizgisinin iptaline karar verilmesini istemiş, 07.05.2012 tarihli dilekçe ile 28 parselden 5.566 m2 tapu kaydının kısmen iptali ile kendi parseline ilavesini, 30 parselin doğu tarafından geçirilen kıyı kenar hattının kanuna aykırı olduğundan gerçek kıyı kenar çizgisinin tespiti ile yanlış yapılan kıyı kenar çizgisinin iptalini talep ettiğini belirtmiş, 17.02.2014 tarihli talebin açıklanmasına ilişkin dilekçesinde de 115 ada 28 parselin 5.566m2 kısmen iptali ile 115 ada 30 parsele ilavesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, hak düşürücü sürenin geçtiğini, 28 parsel sayılı taşınmazın tapusunun kadastrodan önce çıkarıldığını, taşınmazın tespite itiraz sonucu mahkeme kararı ile tescil edildiğini, kadastro işlemi ile taşınmazların gerçek yüz ölçümlerinin tespit edildiğini, taşınmazların sınırlarında değişiklik yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.12.2012 tarihli ve 2012/185 Esas, 2012/816 Karar sayılı kararıyla; kıyı kenar çizgisinin iptaline ilişkin istemin idari işlemin iptali sonucunu doğuracağı, idari işlemlerin iptalinin ise İdari Yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.05.2013 tarihli ve 2013/5282 Esas, 2013/5870 Karar sayılı kararıyla: “...Davacı, dava dilekçesinde kendi adına kayıtlı 115 ada 30 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının 115 ada 28 parsel sayılı taşınmazda kaldığını ileri sürerek bu parsele yönelik tapu iptal tescil davası açmış, ayrıca kendi adına kayıtlı 115 ada 30 parsel sayılı taşınmazın deniz kenarında oluşturulan kıyı kenar çizgisinin iptalini talep etmiştir. Dava dilekçesinde davacının iki ayrı talebi olduğu ve 115 ada 28 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılan tapu iptal ve tescil davasına bakmakla görevli olduğu halde mahkemece işin esasına girilmemiş, tarafların bildirdikleri ve bildirecekleri tüm delilleri toplanmamış ve mahallinde keşif yapılmamış, her iki talep hakkında görevsizlik kararı verilmiştir. Eksik araştırma ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle idari yolla belirlenen kıyı kenar çizgisi bulunup bulunmadığı araştırılmalı, davacıya kıyı kenar çizgisinin iptali istemine yönelik talebini açıklaması için süre verilmeli; isteminin, kendisi adına kayıtlı 115 ada 30 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün tescil harici bırakılmış olması nedeniyle bu bölümün 30 parsel sayılı taşınmazla birlikte adına tesciline mi yönelik olduğu yoksa idari yoldan oluşmuş bir kıyı kenar çizgisinin bulunması halinde bu idari işlemin iptaline mi yönelik olduğu belirlenmelidir. Davanın 28 sayılı parsele ilişkin tapu iptali ve tescil istemi yanında tescil harici bırakılan yere yönelik olması halinde tescil istemi nedeni ile taşınmazın bulunduğu köy ya da Belediye Tüzel kişiliğinin de taraf olması gerektiği göz önüne alınarak husumet yaygınlaştırılmalı, tarafların iddia ve savunmalarıyla ilgili olarak bildirdikleri ve bildirecekleri tüm deliller toplanıp mahallinde keşif yapılmalı ve davacının dayandığı tapu kaydı 3402 sayılı Yasa'nın 20 nci maddesi uyarınca uygulanmak suretiyle tüm deliller değerlendirilmeli, davacının kıyı kenar çizgisi ile ilgili talebinin, idari yoldan oluşmuş kıyı kenar çizgisinin iptaline ilişkin olduğunun saptanması halinde bu talebe ilişkin davanın yargı yolu nedeniyle reddi gerekeceği göz önüne alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır...” gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 10.01.2017 tarihli 2013/905 E., 2017/7 K. sayılı kararıyla, davacı adına kayıtlı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında yüzölçümünün eksik olarak ölçülüp gösterildiği, davacının kullandığı ve tapusu kapsamında kalan yerin başka bir kimsenin kullanımında olmadığı, eskiden beri zaten kendi kullanımında olduğu gerekçesiyle tapuda yüzölçümü düzeltilmesi davasının kısmen kabulüne, kıyı kenar çizgisinin iptali isteminin yargı yolu farklılığı nedeniyle görev yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, mülkiyet değişikliğinin sınır değişikliği olarak kabul edilemeyeceğini, eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali-tescil ve kıyı kenar çizgisinin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

10.04.1992 tarihli 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK) 294 üncü, 297 inci, 298 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Muğla ili, Milas ilçesi, ... köyü 115 ada 28 parsel sayılı 46.252,66m2 miktarlı taşlık nitelikli taşınmazın 31.03.2000 tarihinde yapılan kadastro tespitinde 29.01.1999 tarih 1 sıra nolu tapu kaydına istinaden ... adına kayıtlı olduğu, taşınmaz üzerine 1960 tarihinden itibaren muhtelif tarihlerde 650 adet zeytin ağacı, 111 adet meyve ağacı, 195 adet palmiye, okaliptüs,feniks,kıbrıs akasyası, karabiber ağacı, 9 adet kargir bina, 1 adet su deposu, 1 adet elektrik trafosu ... oğlu ... tarafından dikilip inşa edildiğinin beyanlar hanesinde gösterildiği, tespite karşı dava açıldığından kesinleşmediği, Kadastro Mahkemesinin 19.07.2004 tarih 2002/127 E., 2004/97 K. sayılı kararı ile; dava dışı 3. kişiler tarafından Hazine aleyhine tespite itiraz edildiği, davanın reddine karar verildiği, ancak taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisinde kaldığı gerekçesiyle 45.610,56 m2 olarak Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın 20.04.2005 tarihinde kesinleştiği, hükmen 30.06.2005 tarihinde davalı adına tescil edildiği, 07.03.2014 tarihinde yenileme sonucu 46.611,39 m2 miktarlı 453 ada 18 parsel olduğu, tespite esas 1999 tarih 1 sayılı tapu kaydından taşınmazın 116 nolu zeytincilik parselinin idari tescili sonucu oluştuğu, davacı şirketin maliki olduğu 115 ada 30 parsel sayılı 66.154,94 m2 miktarlı zeytinlik nitelikli taşınmazın kadastro çalışmalarında 11.07.1996 tarih 8 sıra nolu tapu kaydına istinaden adına tespit edildiği, tespitin dava açılmadığından 16.05.2002 tarihinde kesinleştiği, 07.03.2014 tarihinde yenileme sonucu 66.157,28 m2 miktarlı 453 ada 17 parsel olduğu, dayanak 1996 tarih 8 nolu tapu kaydına göre 71.720 m2 miktarlı taşınmazın ... adına kayıtlı iken Milas İcra Müdürlüğünün 11.07.1996 tarih ve 1991/154 T. sayılı satış kararı gereği davacı şirket adına tapulandığı, geldiği 26.11.1971 tarih 102 nolu tapu kaydında ise 71.720 m2 miktarlı taşınmazın ... tarafından ...’ya satışından tescil edildiği, geldiği 23.10.1968 tarih 59(58) sıra nolu zeytincilik kaydının ise 71.720 dekar 112 ve 113 parsel nolu ... oğlu ... adına 03.08.1968 tarihli olduğu anlaşılmaktadır.

2.Hemen belirtilmelidir ki, duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 6100 sayılı HMK'nın 298 inci maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte tam olarak yazması ve hüküm sonucunu 6100 sayılı HMK'nın 297/2 inci maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.

3. Ne var ki, uygulamada 6100 sayılı HMK'nın 294 üncü maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.

4. Tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın l4l inci maddesi ile HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargının, hakimin ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.

5.Somut olayda, kısa kararda, “Açılan davanın bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabulüne” şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda “1-Açılan davanın bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabulü ile Muğla İli Milas İlçesi ... Köyü ... Mevkiinde kain tapunun 1877. sayfasında davacı ... Yaptırım Tic. San. A.Ş. adına kayıtlı 66.154,94 m² miktarındaki tapudaki yüzölçümünün 70.807,67 m² olarak düzeltilmesine ve bu şekilde yüzölçümünün tapu kayıtlarına tesciline.2-Kıyı kenar çizgisinin iptali istemi talebinin ise dava dilekçesinin yargı yolu farklılığı nedeniyle görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, davacının idari yargı mahkemelerinde ayrı bir dava açmakta muhtariyetine.” denilmek suretiyle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.

6.Öte yandan, davacı dava dilekçesinde ve talebin açıklanmasına ilişkin dilekçelerinde açıkça tapu kaydının iptali ile maliki olduğu taşınmaza eklenmesini istediği anlaşılmakla, talebin tapu iptali ve tescil isteği olduğu, alınan bilirkişi raporunda tespit edilen zeytincilik haritasına ilişkin sınırların dava dışı 453 ada 16 ve 19 parsel sayılı taşınmazları da içine aldığı, davacı tarafından Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/506 Esas sayılı dava ile belirtilen taşınmaz malikleri aleyhine dava açıldığı anlaşılmakla, eldeki dava ile birleştirilerek birlikte görülmesi gerektiği açıktır.

7.Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, davanın kabulü halinde alınması gereken karar ve ilam harcının kabul edilen taşınmazın keşfen saptanan dava tarihindeki değeri üzerinden hesaplanması gerekirken maktu karar ve ilam harcı alınması da isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, temyize konu diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.