"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1782 E., 2023/1106 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Kabul - Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karasu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/89 E., 2022/246 K.
Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kamu düzenine ilişkin haller nedeniyle kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalılardan ... ile 415 ada 48 parsel sayılı taşınmazda 1/5'er oranda paylı olarak paydaş konumunda bulunduklarını, davalı ...'nun söz konusu taşınmazdaki 1/5 payını 09.11.2017 tarihinde satış yolu ile diğer davalı ...'e devrettiğini, bu satış işleminden sonra kendisinin (davacının) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 732 vd. maddeleri uyarınca yasal önalım hakkını kullanmak üzere Karasu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/58 E. sayılı dosyası ile 12.02.2018 tarihinde dava açtığını, söz konusu davaya ilişkin hazırlanan dava dilekçesinin davalı ...'a 01.11.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı ... tarafından hazırlanan 14.11.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle, yapılan işlemin taraflar arasındaki alacak ilişkisi nedeniyle satış işlemi gibi gösterildiği ve gerçekte bir satış işlemi olmadığının iddia edildiğini, aynı tarihte davalı ... tarafından diğer davalı ... aleyhine Karasu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/351 E. sayılı dosyasında inançlı işleme dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açıldığını, bu dosyada yapılan tüm tebligatlara rağmen davalı ... tarafından yargılamaya katılım sağlanmadığını ve söz konusu davada yapılan yargılama neticesinde ilgili tapu kaydının iptali ile taşınmazın ... adına tesciline karar verildiğini, söz konusu kararın taraflarca kanun yoluna başvurulmaması üzerine 11.03.2020 tarihinde kesinleştiğini, davalıların, aralarında anlaşarak muvazaalı işlemler yaptıklarını ve maddi gerçeğe uygun olmayan hüküm kurulmasına sebebiyet verdiklerini, belirtilen davaya sunulmuş olan deliller incelendiğinde, ilgili taşınmazın teminat amacıyla devredildiğine yönelik olarak tarafların aralarında anlaşarak her zaman oluşturabilecekleri 10.10.2017 tarihli Protokol ve 04.04.2018 tarihli Tahsilat Belgesi haricinde hiçbir belge/bilginin mevcut olmadığını, tarafların anlaşarak muvazaalı işlem yapmaları ve söz konusu işlem hakkında mahkemeye müracaat ederek kesin hüküm almaları halinde, mahkemece verilen kesin hükmün iptalinin söz konusu olabileceğini, eldeki dava bakımından ise tarafların gerçek bir satış yapmış olmalarına rağmen davacının yasal önalım hakkını kullanmasını önlemek amacıyla aralarında anlaşmış ve söz konusu satışın teminat amacıyla yapıldığı yönünde muvazaa yaratarak Karasu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/351E. sayılı dosyasındaki hükmün oluşmasına sebebiyet verdiklerini ileri sürerek fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla 415 ada 48 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline yönelik Karasu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/351 E. - 2019/394 K. sayılı dosyasında verilen 10.12.2019 tarihli kararın icrasının durdurulmasına, Karasu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/351 E. - 2019/394 K. sayılı dosyasında yargılamanın yenilenmesine, Karasu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/351 E. - 2019/394 K. sayılı ve 10.12.2019 tarihli kararının iptaline ve söz konusu davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ...; diğer davalı ... ile aralarında yapılan sözleşmenin hukuki niteliği itibariyle inanç sözleşmesi olduğunu, bu sözleşme kapsamında 415 ada 48 parsel sayılı taşınmazdaki 1/5 payını nakit sıkıntısını gidermek amacıyla davalı ...'dan ödünç aldığı 160.000 TL borca karşılık teminat amacıyla 10.10.2017 tarihli adi yazılı devir protokolü ile tapuda davalıya devrettiğini, söz konusu protokolde 160.000 TL'nin 10.04.2018 tarihine kadar ödeneceği, ödemeden sonra 1 ay içinde teminat olarak verilen taşınmazın kendisine devredileceğine ilişkin madde bulunduğunu, protokol gereği davalı taraftan nakit alınan ödünç paranın 04.04.2018 tarihli tahsilat belgesi ile de sabit olduğu üzere diğer davalıya ödendiğini, ancak taşınmazı iade edilmeyince yargılamanın yenilenmesine konu edilen tapu iptali ve tescil davasını açmak zorunda kaldığını, dava konusu edilen ilam kapsamında yapılan yargılamada tüm işlemlerin usul ve yasaya uygun gerçekleştirildiğini, taşınmazın kendisi adına tapuda kayıt ve tesciline karar verildiğini ve kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın sözleşme sürecinde de kendisinin kullanımında olduğunu ve teminat amacı ile verildiğinin de Mahkemece dinlenen tanık beyanları ile ortaya konulduğunu, dava konusu olay hakkında davacı tarafın iddialarında belirtildiği gibi hileli bir davranış olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Karasu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.05.2022 tarihli ve 2020/89 Esas, 2022/246 Karar sayılı kararıyla; dinlenen tanık beyanları ve davalıların mahkeme huzurunda verdiği yemin beyanı birlikte değerlendirildiğinde; davalıların anlaşarak davacının ön alım hakkını kullanmasını engellemek amacıyla inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil davası açtığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle yargılamanın iadesine yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira davalıların isticvabına ilişkin taleplerinin usule aykırı şekilde reddedildiğini, bu nedenle davalılara yemin teklifinde bulunma zorunluğunun doğduğunu, halbuki muvazaa iddiasının bulunduğu davalarda isticvaba başvurulması gerektiğini, davacı tarafından Karasu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/58 E. sayılı dosyasında açılan önalım davasında yasal önalım hakkının engellenmesi için tarafların aralarında anlaştığını ve gerçek olmadığı halde bir alacak ilişkisi yaratarak yaptıkları hakiki satış işlemini teminat olarak göstermeye çalıştıklarını, bu nedenle davalıların isticvabının zorunlu olduğunu, tüm deliller toplanmaksızın eda edilen yeminin hüküm etmeyeceğini, davalılar tarafından eda edilen yeminin geçersiz sayılması gerektiğini, toplanan diğer deliller ve tanık beyanları ile iddialarının sübut bulduğunu, Mahkemece dinlenen tanıkların beyanlarına itibar edilemeyeceğini, ayrıca alacağı teminat altına almak için ipotek hakkı tesis etmek yerine taşınmazın satış yoluyla devredilmesinin de açıklanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 06.07.2023 tarihli ve 2022/1782 Esas, 2023/1106 Karar sayılı kararıyla; ön alım davasının görülmekte olduğu Karasu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/58 E sayılı dava dosyasında, dava konusu taşınmazın ... adına tesciline karar verilmesi nedeniyle HMK'nın 125 inci maddesi uyarınca davacıya seçimlik haklarının hatırlatılmasının gerekeceği, davacının tercih hakkının belirlenmesi kapsamında Mahkemece, önalım hakkını yeni malike yöneltip yöneltmeyeceği, HMK'nın 125 inci maddesi gereğince tercih hakkını kullanıp kullanmayacağı hususlarının davacıya sorularak sonrasında oluşacak sonuca göre işlem yapılması gerekeceği, belirtilen dava dosyasındaki kabulün, davacının önalım hakkını bertaraf etmeye yönelik bir işlem olup olmadığı hususunun da böylelikle değerlendirilebileceği, buna göre eldeki davayı açan ve yargılamanın yenilenmesini talep eden davacının iş bu davayı açmada hukuki faydasının bulunmadığı sonucuna varıldığından, İlk Dereceli Mahkemece davanın esasına girilerek verilen davanın reddine ilişkin kararın dosya kapsamıyla uyumlu olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine ilişkin haller nedeniyle kabulüne, Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin açık bir şekilde hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, ön alım hakkının kullanılmasının engellenmesi amacıyla davalılar tarafından muvazaalı işlemler gerçekleştirildiğini, kesin hükmün subjektif unsurları göz önüne alındığında, ön alım davasının konu edildiği Karasu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/58 E. sayılı dosyasında, Karasu 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/351 E. sayılı dosyasında verilen maddi gerçeğe aykırı hükmün esas alınması ve müvekkilinin ön alım hakkının ortadan kaldırılmasının söz konusu olabileceğini, Bölge Adliye Mahkemesince müvekkilinin ön alım hakkını bertaraf etmeye yönelik herhangi bir işlem olup olmadığının, ön alım davasının konu edildiği Karasu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 208/58 E sayılı dosyasında değerlendirilebileceği belirtilmiş ise de; bu hususun tek başına eldeki davanın açılması bakımından müvekkilinin hukuki yararının bulunmayacağı anlamına gelmeyeceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 375 inci ve 376 ncı maddeleri.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 415 ada 48 parsel sayılı 1362 metrekare yüz ölçümlü, tarla ve samanlık vasıflı taşınmazın 1/5 payı davalılardan ... adına kayıtlı iken 09.11.2017 tarihli satış işlemi ile diğer davalı ...'e temlik edildiği, aynı taşınmazda eldeki davanın davacısı ...'nun da 1/5 payının bulunduğu, davacının yasal ön alım hakkını kullanmak amacıyla Karasu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/58 E sayılı dosyasında 12.02.2018 tarihinde dava açtığı, söz konusu davanın halen derdest olduğu ve eldeki davanın sonucunun beklendiği, Karasu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/351 E- 2019/394 K sayılı dosyasında ise davacının ..., davalının ... olduğu, çekişme konusu 48 parsel sayılı taşınmazdaki 1/5 paya ilişkin olarak ve inançlı işlem hukuki nedenine dayanılarak açılan davada yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği, söz konusu kararın 05.03.2020 tarihinde kesinleştiği, eldeki temyize konu davada davacı ...'un; inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescile ilişkin davanın kendisinin yasal ön alım hakkını kullanmasını önlemek amacıyla davalılar tarafından aralarında anlaşarak ve muvazaalı olarak açıldığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.
2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2023/7-1145 E- 2024/26 K sayılı kararında da belirtildiği üzere, yargılamanın iadesine konu teşkil eden davada davacı taraf değilse, o davada verilen karar davacının hukukunu etkileyecekse hükmün iptalini isteyebileceği, bu durumda eldeki temyize konu davada davacının hukuki yararının bulunduğu, ancak tüm dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları itibariyle davacının ön alım hakkını kullanmasını engellemek amacıyla inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığının ispatlanamadığı gözetilerek davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.