Logo

1. Hukuk Dairesi2023/5901 E. 2024/519 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının mazeretinin kabul edilmeyerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hak arama özgürlüğünü ihlal edip etmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ilkokul mezunu olması ve güvenlik nedeniyle keşif yapılmasının ertelenmiş olması gibi durumlar gözetilerek, usul kurallarının hak arama özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde uygulanmaması gerektiği değerlendirilerek, yerel mahkemenin ve istinaf mahkemesinin davayı açılmamış sayma kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/858 E., 2023/1098 K.

HÜKÜM/KARAR : Davanın Açılmamış Sayılması/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kiğı Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/97 E., 2019/19 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; ... köyünde kain 176 ada 88 parsel sayılı taşınmaz bayilerinden kendisine kaldığını,1983 tarihinden bu yana tek başına zilyet olduğunu kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak ... Köy Tüzel Kişiliği adına kaydedildiğini ileri sürerek tapunun iptali adına tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Köy Tüzel Kişiliğini temsilen köy muhtarı duruşmadaki beyanında; taşınmazın davacının özel mülkiyetinde olduğunu,köy tüzel kişiliği ile bir ilgisi bulunmadığını belirtmiştir

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 13.02.2019 tarihli celsesinde tarafların gelmediği, davacının belgelendirilmeyen mazeretinin reddine karar verildiği, aynı tarihli celsede alınan ara karar gereği dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırıldığı ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 150 inci maddesinde belirtilen üç aylık yasal süre içerisinde tarafların masraflarını yatırıp davayı yenilemediği belirlenerek yasal süre içerisinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekil istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; 13.02.2019 tarihli duruşmada müvekkilinin mazeret dilekçesi sunduğunu, sunulan mazeret dilekçesinin belgelenmediğinden dosyanın işlemden kaldırıldığını, müvekkilinin ilkokul mezunu olduğunu, davaya gelemediği gün mazeret dilekçesi sunarak katılamayacağını bildirdiğini, müvekkiline avukatmış gibi mazeretini gerekçelendirmediği gerekçesi ile dosyanın düşürülmesinin hakkaniyetli olmadığını, bu hususun telafisi imkansız sonuçlar doğurduğunu, kadastro öncesi sebeplere dayalı olarak açılacak davalarda 10 yıllık hak düşürücü süre bulunduğunu, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği değerlendirilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davası istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 150 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Kadastro sonucu; ... köyünde yapılan kadastro çalışmasında 176 ada 88 parsel sayılı taşınmaz 8259,61 metrekare yüz ölçümü ve çeşme ve çayır niteliğiyle ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiştir.

2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine göre karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

... - KARŞI OY -

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) 13.02.2009 tarihli celseye tarafların gelmemesi ve davacının mazeretinin de belgelendirilmediği gerekçesiyle dava dosyası işlemden kaldırılmış, akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan karar onanmıştır.

Sayın Çoğunlukla aramızda oluşan uyuşmazlık, davacının sunduğu mazeret dilekçesinin kabul edilmeyerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. “Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkının tanınması hak arama özgürlüğünün ön koşulunu oluşturur” (AYM, E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 21). Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28/4/2023 tarihli ve E. 2021/5, K. 2023/2 sayılı kararında da açıkça ifade edildiği üzere “Davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye mahkemeye erişim imkanının tanınması gerekir (YİBBGK, s. 23-24).

Belirtmek gerekir ki Anayasa’da güvence altına alınan hakların geniş bunlara getirilen sınırlamaların dar yorumlanması en önemli yorum ilkelerindendir. Diğer taraftan usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması gerekir(YİBBGK, E. 2021/5, K. 2023/2, 28/4/2023, s. 25).

Hukuk Genel Kurulunun 26.11.2024 tarihli E. 2013/3-1238 K. 2014/957 sayılı kararında ise konu ile ilgili şu değerlendirmelere yer verilmiştir:

"Bilindigi üzere hukuk yargılamasına iliskin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildigince çabuk elde edilmesi amacını gerçeklestirmek için getirilmistir. Iste hakkın elde edilmesi için birer araç olan bu kurallar amaca uygun somut bir görevin varlıgı halinde uygulama alanı bulurlar. Aksi halde, araçla ulasılması istenilen amaç arasında gerçek ve esaslı bagın bulunmaması anlamsızlıgı (şekilcilik) ortaya çıkarır. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyusmazlıkları ortadan kaldırmak degil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulasmaktadır.

Bu nedenle geciken adaletin, adaletsizlik oldugu düsünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen usul kuralları, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır."

Tarafların mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemeleri halinde dosyaların işlemden kaldırılacağı ve süresinde davanın yenilenmemesi halinde açılmamış sayılacağına karar verileceği amir kanun hükmüdür. Ancak anılan Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere söz konusu usul kuralı davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek amacıyla getirilmiş olup bu kuralın davanın reddi için bir araç olarak kullanılmaması gerekir. Somut olay incelendiğinde davacının mazeret dilekçesi verdiği ancak dilekçesinin belgelendirilmediği söylenebilir. Fakat davacının hukuk profesyoneli olmayan ve ilkokul mezunu bir kişi olduğu nazara alındığında somut olayın koşullarının ayrıca irdelenmesi gerekir. Dosya incelendiğinde davada güvenlik amacıyla uygun keşif günü belirlenmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda tarafların duruşmaya gelmesi durumunda da davanın bitirilmesinin söz konusu olmayacağı, müzekkereye verilen cevapta güvenli keşif aralığının 2019 yılının Kasım ayı olarak bildirildiği ve buna göre keşif kararı vermek üzere davanın erteleneceği görülmektedir. Durum böyle iken davacının mazeretinin kabul edilmeyerek dosyanın işlemden kaldırılması usul kurallarının getirilme amacına ve özüne uygun düşmemiştir.

Öte yandan anılan hususla beraber davacının davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi durumunda "hak düşürücü süre" nedeniyle davanın yeniden açılamayacağı anlaşılmaktadır. Bunun ise usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması ve temel hakların geniş buna getirilen istisnaların dar yorumlanması ilkelerine aykırı düşeceğinden davacının hak arama özgürlüğünü ihlal edeceği değerlendirilmektedir.

Açıklanan nedenlerle BAM kararının bozulması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına iştirak edilememiştir.