"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/362 E., 2023/520 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 02.03.2023 tarih 2021/6241 Esas, 2023/1281 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı Hazine vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; dava konusu 2008 parselin geldisi olan 1085 parsele uygulanan vergi kayıt miktar fazlasının şerhlerden ari olarak Hazine adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın metrekaresi uygun olmadığı için davalının petrol ruhsatı alamadığını, bu durumun çözümü için Kadastro Müdürlüğüne başvurduğunu, buradan da sonuç elde edemediğini, uyuşmazlığın yargı yolu ile çözülebileceğine ilişkin cevap aldıklarını, dava konusu taşınmazın iyi niyetli olarak satın alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Nevşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.06.2018 tarih ve 2016/194 Esas, 2018/264 Karar sayılı kararıyla, davanın kabulüne, çekişmeli 2008 parsel sayılı taşınmazın 06.04.2018 tarihli ek fen bilirkişi raporunda 1 nolu krokide (B) harfi ile gösterilen 3.436,53 m2'lik kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 03.02.2021 tarih 2018/2454 Esas 2021/33 Karar sayılı kararı ile; Hazinenin bu talebinin özel mülkiyet iddiasına ilişkin olup 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süreye tabii olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 06.08.1978 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 13.05.2016 tarihinde açıldığı, buna göre 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise de davalı yanın istinaf isteğinin bulunmadığı, istinafa davacı Hazine tarafından başvurulduğu, istinafa gelenin sıfatı göz önünde bulundurulduğundan bu hususun kaldırma sebebi yapılmadığı belirtilerek davacı Hazine vekilinin istinaf isteğinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 02.03.2023 tarih ve 2021/6241 Esas 2023/1281 Karar sayılı ilamı ile “...çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 1979 yılı ile davanın açıldığı 2016 yılı arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, bu sebeple Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek kabul kararı kurulmasının isabetsiz olduğu" belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadastro tutanağının kesinleşme yılı 1979 olduğu, davacının davasının kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayandığı ve Kadastro Kanunu'nun düzenlemiş olduğu on yıllık hak düşürücü süre sonunda davanın açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ve davalı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesinin 2011 yılında vermiş olduğu iptal kararı doğrultusunda, hak düşürücü sürenin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde uygulanmayacağını, Kadastro Müdürlüğünce, 13.8.2015 tarihli yazı ile vergi miktarı fazlası olan 3.450 m2'lik yerin mülkiyetinin muallakta kaldığı, konunun hükmen çözülmesi gerektiği bildirildiği için bu davanın açıldığını, davanın normal bir tapu iptali ve tescil davası olmadığını, ret kararı ile konunun çözümsüz kaldığını, davalı tarafın Sulh Hukuk Mahkemesine yüz ölçüm düzeltim davası açtığını, taşınmazın tapuda yazılı miktarının 2.000 m2 olmasına rağmen gerçek fiili yüz ölçümünün 5450 m2 olduğunun anlaşıldığını taşınmaza uygulanan vergi kaynın sınırlarının sabit sınırlı olmaması nedeni ile miktar fazlasının bu taşınmazdan ifraz edilerek Hazine adına tapuya tescil edilmesi gerektiğini, yapılan araştırmanın eksik ve yetersiz olduğunu belirterek ve re'sen görülecek eksiklikler nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ret kararının doğru olduğunu ancak davalı lehine nasıl hesaplandığı belli olmayan 1.000,00 TL vekalet ücretinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazın değerinin bilirkişi raporu ile 5.422,29 TL olarak belirlendiğini belirterek Mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. Değerlendirme
Kadastro sonucu, Nevşehir ili .... ilçesi .... köyü çalışma alanında bulunan 1085 parsel sayılı 2.000 m² yüz ölçümlü taşınmazın tarla vasfı ile 622 numaralı tahrir kaydı uygulanarak 1978 yılında... adına tespit edildiği, tespitin itirazsız 26.01.1979 tarihinde kesinleşerek taşınmazın tapuya tescil edildiği, daha sonra 21.01.2010 tarihinde ifraz sonucu 1899 parselin yol olarak, 1898 parselin ise, kayıt maliki adına tarla niteliğiyle tescil edildiği, ardından satış suretiyle 09.12.2010 tarihinde davalı ... adına tapuya tescil edildiği, 1898 parselin kamulaştırma sonucu yeniden ifraz edilerek 2007 ve 2008 parsellere ayrıldığı, 2008 parselin kayıt maliki adına, 2007 parselin ise yol niteliğiyle Hazine adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı Hazine vekili ve davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekili ve davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın Nevşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
25.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.