"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2509 E., 2023/2685 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Merzifon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/402 E., 2023/288 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının murisi ...'ın, 399, 636 ve 629 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğlu ...'a temlik ettiğini, davalı ...'ın devir tarihi itibariyle bu taşınmazları satın alabilecek ekonomik gücü bulunmadığını, murisin de bu taşınmazları satma ihtiyacı olmadığını; murisin 541, 150, 151 parsel sayılı taşınmazlarını da davalı ...'ın kayınbiraderi olan davalı ...'a devrettiğini, davalı ...'ın devir tarihi itibariyle bu taşınmazları satın alma gücü ve ihtiyacı bulunmadığını, davalı ...'ın 3 parça taşınmazı 2009 yılında diğer davalı ...'a devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacının miras payı oranında davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar davaya cevap vermemiş, aşamada davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazların gerçek değeri ile resmi akitte yazan değerleri arasında fahiş fark olduğu, murisin dava konusu taşınmazları satma ihtiyacının bulunmadığı, davalı ...’in devirden sonra dava konusu taşınmazları kullanmadığı, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne; davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davacı ve davalı ... vekillerinin istinaf isteğinin HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; her iki davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davalı ... yönünden husumetten ret kararı verilmesinin doğru olmadığını, davalı ...'ın, murisin oğlu olan davalı ...’ın kayınbiraderi olup mal kaçırma hususunu bilen ve bilebilecek durumda olan yakın bir akraba olduğunu, davalıların devirlerde iyi niyetli olmadıklarını, mal kaçırma saiki ile muvazaalı olarak devir yaptıklarını, davalılar arasındaki yakın tarihli devirlerin bu hususu ispatladığını, davalı ...'ın ara malik olduğunu, ara malik yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi ve davalı vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin de kaldırılması gerektiğini belirtip kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; devir işlemlerinin muvazaalı olmayıp gerçek satış olduğunu, ileri sürülen muvazaa iddiasının resmi senet karşısında aynı hukuki güçte ve geçerlilikte resmi belge ya da aynı hukuki güçte resmi kayıtla kanıtlanması gerektiğini, dinlenilen tanıkların davalı ... ile husumeti olan kişiler olduğunu, tanıklar hakkında yalan beyanda bulunmak suçundan Merzifon Cumhuriyet Başsavclığına suç duyurusunda bulunulduğunu, bu dosya getirilmeden karar vermesinin hatalı olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini, mahalli bilirkişi tespit edilip dinlenmediğini, davalının diğer davalı ...'dan bedelini ödemek sureti ile dava konusu bir kısım taşınmazı satın aldığını, davalının Merzifon dolmuş duraklarında kendine ait hattı olup uzun yıllardır tarım işi ile de uğraştığını, aynı zaman 2004 yılında ölen kayınvalidesinden eşine miras kalan taşınmazlarının da olduğunu, bu taşınmazların dava konusu ...'a ait olan taşınmazlar ile takas edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...’ın 04.02.2020 tarihinde öldüğü, geride davacı kızı ...., davalı oğlu .... ile dava dışı oğlu .....’ın mirasçı olarak kaldıkları, murisin 541 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payının tamamı ile maliki olduğu 150 ve 151 parsel sayılı taşınmazlarını 25.05.2007 tarihinde davalı ...’ın kayınbiraderi olan davalı ...’e, davalı ...’in de 09.10.2009 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle devrettiği; murisin 399 parsel sayılı taşınmazı 05.03.2008 tarihinde, 636 ve 629 parsel sayılı taşınmazlarını 13.12.2005 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, 541, 636 ve 639 parsel sayılı taşınmazların daha sonra yapılan toplulaştırma işlemi ile 154 ada 4 parsele gittiği anlaşılmıştır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığından davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere tapu iptali ve tescil davaları kural olarak tapu sicilinde adına tescil işlemi gerçekleştirilmiş kişi ya da kişiler aleyhine karşı açılır. Bu durum tapunun iptaline karar verilmesi durumunda kararın infazının gerçekleştirilebilmesi bakımından zorunlu olup hasım hususunun belirlenebilmesi için her somut olayın özelinde inceleme yapılmalıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.11.2023 tarihli ve 2022/1-946 Esas, 2023/1154 Karar sayılı kararı)
Muris muvazaasına dayalı davalarda davacının iddiasını ispat edebilmesi açısından tazminat talebi olmasa dahi davayı kayıt maliki yanında ara malike de yöneltmesi mümkündür. Bu durum talebin özünden doğan şeklî, biçimsel bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Çünkü davada ispat edilmesi gereken husus mirasbırakanın temlik yapmaktaki amacının mirasçıdan mal kaçırma olup olmadığıdır. Bu noktada temlikin muvazaalı olup olmadığının, davalılar arasındaki el ve iş birliğinin belirlenmesi, davalı kayıt maliki ile ara malik arasındaki ilişkinin gerçek mahiyetinin açıklığa kavuşturulması açısından ara malike de husumet yöneltilebilmesi olayın daha iyi aydınlatılması ve ispatı bakımından hukuken olanak dahilindedir.
Somut olayda, davalı ...’in ara malik konumunda olduğu, bir başka ifade ile davalı ... ile arasında el ve iş birliği bulunduğu açıktır.
Hal böyle olunca, davalı ...’in muvazaalı eylemi diğer davalı kayıt maliki Haydar ile birlikte gerçekleştirdiği ve eylemin haksız fiil niteliğinde bulunduğu gözetilerek davanın ara malik konumunda olan davalı ... yönünden de kabulüne karar verilmesi ve yargılama gideri ile harç gibi hükmün ferilerinden diğer davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalı ... yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi ve lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Kabule göre ise, HMK’nın 297 ve 298/2. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, gerekçesi ve hüküm fıkrası ile bir bütün olup gerekçe ile hüküm sonucu arasında açık bir çelişkinin bulunmaması asıldır. Gerekçede gösterilen nedenlerle hüküm kısmının birbirine uymamasının çelişki yaratacağı ve kararların farklı ve çelişkili olmasının mahkemelere olan güven ilkesini zedeleyeceği kuşkusuz olup İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçe kısmında davalılar aleyhine açılan davanın kabulüne karar verildiği belirtilmesine rağmen, hüküm kısmında davalı ... yönünden davanın reddine karar verilerek gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde karar verilmesi de doğru olmadığı gibi, HMK'nın 297. maddesinin ikinci fıkrasına uygun olarak ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde veraset ilamına atıf yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek hüküm tesis edilmesi de isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz eden davacı ve davalı ...'a iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.