"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/593 E., 2023/522 K.
Mahkemenin bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin kararı davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; mevki ve sınırlarını açıkladığı Mardin ili, Kızıltepe ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan yaklaşık 99 dönümlük taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tapulama harici bırakıldığını, taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirildiğini, 20 yıldan beri tasarruf edildiğini ileri sürerek taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; taşınmazın taşlık niteliğinde bulunduğunu, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle edinilecek yerlerden bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Aşamada, davalı Yumrutaş köyünün Tüzel Kişiliğinin 6360 sayılı Kanun ile kaldırıldığı ve mahalle olarak Kızıltepe Belediyesine katıldığı anlaşıldığından Kızıltepe Belediyesi ve Mardin Büyükşehir Belediyesi davaya dahil edilmiş, anılan davalılar davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin01.12.2010 tarih, 2009/731 Esas, 2010/946 Karar sayılı kararıyla; 12.04.2010 tarihli rapora ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 98906,69 m2 yüz ölçümlü taşınmaz yönünden iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.03.2012 tarih, 2012/1071 Esas, 2012/2169 Karar sayılı kararı ile; eksik inceleme ve yetersiz değerlendirme ile karar verildiği, yargılama giderlerinin de davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi gerekirken hatalı olarak davalıdan tahsiline şeklinde hüküm kurulmasının da doğru olmadığı gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacının, dava konusu taşınmazın imar ve ihyasına 1985 yılında başladığı ve tek başına imar ve ihyayı 1988 yılında tamamladığı ancak 99000 m2’lik yeri imar ve ihya etmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, nitekim dava konusu taşınmazın hava fotoğrafları da dikkate alınarak düzenlenen bilirkişi raporunda ve eki krokide C1, B2 ve C3 harfi ile belirtilen kısımların dava açılmadan en az 20 yıl önce imar-ihyasının tamamlandığının ve taşınmazın kültür, tarım arazisi haline geldiğinin belirtildiği gerekçesi ile krokide C1, B2 ve C3 harfi ile belirtilen toplam 35.117,01 m2 kısmın tapu kayıtlarının iptal ile davacı adına tesciline, kalan kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davanın tümden reddi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde; davacı lehine iktisap koşullarının oluşmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davalı Belediyeye husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, reddedilen kısım yönünden lehlerine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, taşınmazın davalı ... adına tescil edilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde davalı Belediyeye husumet yöneltilmesinin doğru olmadığını, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu, davalı ... adına tescil edilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro çalışmaları sonucu tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Dava konusu Mardin ili, Kızıltepe ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan yerin 1962 yılında taşlık olduğundan tespit harici bırakıldığı, davanın 2009 yılında açıldığı,2010 yılında tespit harici olan dava konusu kısmın da içinde bulunduğu alanın ihdasen 1360 parsel olarak Hazine adına tescil edildiği, aşamada yapılan toplulaştırma sonucu 1360 parsel sayılı taşınmazın 256 ada 1 (... Mah) ile 101 ada 2 (Yumrutaş Mah) parsel sayılı taşınmazlaragittiği,256 ada 1 parselin halen Hazine adına kayıtlı olduğu, 101 ada 2 parselin ise ifraz edilerek 101 ada 5 ve 6 parsele ayrıldığı,101 ada 6 parsel sayılı taşınmazın dava dışı kişi adına tarla vasfı ile kayıtlı olduğu, dava konusu alanın bitişiğinde yer alan 763 parsel sayılı taşınmazın ise kadastro çalışmalarındasusuz tarla vasfı ile Hazine adına tespit edildiği, tespite dava dışı kişi tarafından itiraz edildiğinden dosyanın kadastro mahkemesine gönderildiği, taşınmazın halen davalı olup malik hanesinin boş olduğu, toplulaştırma sonucu 763 parselin de 256 ada 2 parsele gittiği, Mahkemece krokide C1, B2 ve C3 harfi ile belirtilen toplam 35.117,01 m2 kısım yönünden davanın kabulüne karar verildiği, C1 harfi ile gösterilen kısmın 256 ada 1, C3 harfi ile gösterilen kısmın 101 ada 2, B3 ile gösterilen kısmın ise 256 ada 2 parsele isabet ettiği, kararın davalılar vekilleri tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın imar ve ihyasına 1985 yılında başlandığı ve davacının tek başına imar ve ihyayı 1988 yılında tamamladığı ancak 99000 m2’lik yeri imar ve ihya etmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, dava konusu taşınmazın hava fotoğrafları da dikkate alınarak düzenlenen bilirkişi raporunda ve eki krokide C1, B2 ve C3 harfi ile belirtilen kısımların dava açılmadan en az 20 yıl önce imar-ihyasının tamamlandığının ve taşınmazın kültür, tarım arazisi haline geldiğinin belirtildiği gerekçesi ile krokide C1, B2 ve C3 harfi ile belirtilen toplam 35.117,01 m2 kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmişse de bozma kararına uyulduğu halde bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi yapılan araştırma ve inceleme de hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini belirlemede en iyi yöntem hava fotoğrafı incelemesi olup jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda 1953 yılında dava konusu alanda tarımsal faaliyet bulunmadığı, 1984 yılında ise C1, B2 ve C3 harfi ile gösterilen kısımlarda tarımsal faaliyet olduğu, D harfi ile gösterilen kısmın ise dere olduğu belirtilmiş ancak imar ihyanın tamamlandığı tarih yönünden bir tespit yapılmadan ve bu yöne ilişkin ek rapor alınmadan sonuca gidilmiş, bir başka ifade ile taşınmazın imar-ihyasının ne şekilde yapıldığı ve ne zaman tamamladığı yeterli derecede araştırılmadan hüküm tesis edilmiştir.
Diğer taraftan; C3 harfi ile gösterilen kısım ifrazen 101 ada 5 ve 6 parsellere gitmesine ve 101 ada 6 parsel sayılı taşınmaz dava dışı kişi adına kayıtlı olmasına rağmen kaydı kapatılan 101 ada 2 parsel üzerinden, C3 harfi ile gösterilen kısmın 101 ada 6 parsele isabet edip etmediği saptanmadan hüküm tesis edilmiş, C3 harfi ile gösterilen kısmın altında dere bulunduğu ve jeodezi ve fotogrametri bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda D harfi ile gösterilen yerin dere olarak belirlendiği dikkate alınarak C3 harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün dere yatağı vasfında olup olmadığı veya dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığı, aktif dere yatağında değilse derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını irdeleyen hüküm kurmaya elverişli rapor alınmadan sonuca gidilmiştir.
Öte yandan; davacı dava dilekçesinde kadastro sırasında taşlık vasfı ile tespit harici bırakılan alan yönünden imar ihyaya dayalı olarak tescil istekli eldeki davayı açmıştır.Krokide B2 harfi ile gösterilen kısım ise dava konusu alanın bitişiğinde yer alan ve kadastro çalışmasında 763 parsel olarak tarla vasfı ile Hazine adına tespit edilen taşınmaza isabet etmekte olup 763 parsele ilişkin tespite itiraz edildiğinden dosyanın kadastro mahkemesine gönderildiği, taşınmazın halen davalı ve malik hanesinin boş olduğu, toplulaştırma sonucu 763 parselin 256 ada 2 parsele gittiği dikkate alınmaksızın (B2) harfi ile gösterilen kısım da kadastro sırasında tespit harici alanda kalmış gibi değerlendirme yapılmıştır.
Hâl böyle olunca; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi, jeolog bilirkişisi ve 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmaz bölümlerinin öncesinin kime ait olduğu, kimden kime intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, beyanlar arasındaki çelişkinin HMK’nın 261. maddesi gereğince giderilmesi; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle dava konusu taşınmaz bölümünün sınırını ve niteliğini, imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini, süresini belirten ve önceki raporlar da irdeneleyecek şekilde rapor alınması; fen bilirkişine dava konusu alanın toplulaştırma sonucu hangi parsellere gittiğini gösterir rapor düzenlettirilmesi; jeolog bilirkişiden nizalı taşınmaz bölümünün dere yatağı vasfında olup olmadığını veya dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını, aktif dere yatağında değilse derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklayan gerekçeli rapor alınması; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi; krokide (B2) harfi ile gösterilen bölüm yönünden ise taşınmazın kadastro mahkemesinde davalı olduğu ve malik hanesinin halen boş olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davalı Belediyelere iadesine,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
10.02.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.