"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/114 E., 2023/538 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince ve Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde; ... köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan kuzeyi ... köyü sınırı, güneyi 302 ve 1228 parsel sayılı taşınmazlar, doğusu 318 parsel sayılı taşınmaz ve batısı boşluk olan dava konusu taşınmazda uzun süre malik sıfatı ile zilyet olduklarını, taşınmazın babalarından kaldığını ileri sürerek adlarına tescilini istemişlerdir.
Yargılama sırasında ..., dava konusu taşınmazın davalı Hazinenin ve Köy Tüzel Kişiliğinin zilyetliğinde olduğunu, davanın reddi gerektiğini; ..., davacıların merayı işgal ettiklerini; ... ise dava konusu yerin köy orta malı olduğunu ve köylünün hayvan otlattığını ileri sürerek davaya katılmışlardır.
II. CEVAP
Davalılar Hazine, ... ve ... yargılama sırasında davanın reddine karar verilmesini istemişler; aşamada Hazine vekili, taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Dava Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış, Mahkemenin 2009/60 Esas ve 2011/60 Karar sayılı kararı ile mahkemenin görevsiz olduğuna, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmiş, dosya Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/181 Esasına kaydedilmiş, Mahkemenin 13.02.2014 tarihli 2011/181 Esas, 2014/101 Karar sayılı kararıyla, dava konusu yerde davacının babasının uzun yıllar zilyet olduğu, daha sonra ölümü üzerine davacı tarafından kullanıldığı, taşınmazın imar ihyasının yapılmış olduğu ve imar ihyasının tamamlandığı tarihten itibaren 20 yıllık malik sıfatıyla zilyetlik süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.11.2016 tarihli ve 2016/3189 Esas, 2016/9050 Karar sayılı kararıyla, taraf teşkili sağlanmadığı ve eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 27.12.2019 tarihli 2017/162 Esas, 2019/435 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazda fen bilirkişi raporunda “B” harfi ile gösterilen kısmın, dava tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla bir süre ile davacı tarafından koşullarına uygun olarak tasarruf edildiği, Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri gereği masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek ikamet amaçlı olarak kullanıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 15.10.2018 tarihli fen bilirkişi raporunda “B” harfi ile gösterilen 34.538,15 m2 miktarındaki yerin davacı adına fıstıklık-zeytin-bağ ve incir vasfında tapuya kayıt ve tesciline, imar ihya olgusu tamamlanmayan yerler açısından Hazinenin talebi doğrultusunda aynı fen bilirkişi raporunda “C” harfi ile gösterilen 22.953.11 m2'lik kısmın arazi vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, davaya katılan ..., ... ve ...'ın taleplerinin reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
Dairenin 24.01.2023 tarihli ve 2021/5558 Esas, 2023/424 Karar sayılı kararı ile; dava konusu edilen taşınmazın köylünün ortak kullanımında olan köy boşluğu vasfında olduğu, tüm köylünün bu taşınmazda hayvanlarını otlattığı, taşınmazın öncesinin köylünün ortak kullanımında olan yerlerden olması nedeni ile zilyetlik ile mülkiyetin kazanılabilmesinin mümkün olmadığı, davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemesince İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen karar ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı Hazine temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda "B" harfi ile gösterilen 57.491,26 m2'lik tapulama harici yerin halihazır vasfı ve muhdesatıyla birlikte Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle; hükme dayanak ceza mahkemesinde men edilen tecavüz ihlal edildiği için ceza verildiğini, zilyetlik tespiti açısından yeterli bir değerlendirme bulunmadığını, 10.800 ve 4.500 m2 lik kısımlarda 1985 yılından itibaren ektikleri zeytin ve fıstık ağaçlarının olduğunu, men kararına rağmen zilyetliklerini devam ettirdiklerini, bilirkişi raporlarının da iddialarını desteklediğini, maliki oldukları 318 parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu yerin bir bütün halinde kullanıldığını, 1956 yılından çok önce taşınmazın tarla olarak kullanıldığını, men kararında ve ceza mahkemesinin mahkumiyet kararında tecavüz edilen kısmın toplam 15.300 m2 olduğunu, geriye ağaçlı 19.238,14 m2 ve ağaçsız 22.953,11 m2 tescile konu alan olduğunu, bu kısımların köylünün ortak kullanımında olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 713 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17 nci maddeleri gereği tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri,
4721 sayılı TMK'nın 713 üncü maddesinin birinci fıkrası
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin ve davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacılardan alınmasına
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...