"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/450 E., 2022/313 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul Kısmen ret
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine hüküm, Dairenin 27.06.2019 tarih, 2016/11472 Esas, 2019/4184 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 261 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 120/208992 payını 24.02.2010 tarihinde davalı ...’dan devraldığını, taşınmazın satış işlemleri için vekil tayin edilen ... ile 80 m2 yer için 12.000 TL bedel üzerinden anlaştıklarını, vekile 8.000 TL kapora verdiğini ve satış sırasında da 4.000 TL bakiye borcunu ödediğini ancak 80 m2 yerine 60 m2 yer devredildiğini anladığını ileri sürerek, taşınmazın 20 m2'lik kısmının adına tesciline, olmadığı takdirde davanın sonuçlandığı tarihteki rayiç değerinin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. DAVALI
Davalı vekili; davalının dava konusu taşınmazdaki diğer paydaşlar ile birlikte satış ve devir işlemlerini yapması için dava dışı ...’ü vekil tayin ettiğini, davacının temlik esnasında taşınmazın 60 m2’sinin devredildiğini bildiğini ve zamanaşımının geçtiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 24.12.2015 tarih, 2014/160 Esas, 2015/673 Karar sayılı kararı ile; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Dairenin 27.06.2019 tarih, 2016/11472 Esas, 2019/4184 Karar sayılı kararı ile; usulüne uygun bir ön inceleme duruşması yapılmadığı gibi, tanık deliline dayanan davacıya tanık listesini bildirmesi için kanunun öngördüğü süre verilmeden sonuca gidildiği, taraflarca süresinde bildirilen delillerin toplanılması ve belirtilen ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davacının davasının tazminat talebi yönünden kabulü ile sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince bilirkişi raporunda belirtilen 4.357,62 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, dava tarihinden itibaren kabul edilen miktara yasal faiz işletilmesine, davacının fazlaya ilişkin 7.642,38 TL yönünden talebinin reddine karar verilmiş, davalı vekilinin 26.10.2022 tarihli dilekçesi sonucunda 06.12.2022 tarihli ek karar ile; hükmün 4 fıkrasında maddi hata yapıldığı gerekçesi ile anılan fıkranın 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine şeklinde düzeltilmesine, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile genişletilip değiştirilemeyeceğinden hükmün 3 üncü fıkrasına yönelik tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin 07.06.2022 tarihli asıl kararı süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl talep olan tapu iptal ve tescil yönünden hüküm kurulmadığını, tapu iptal ve tescil ve tazminat talepleri yönünden harcın tamamlatılmadığını, tazminat talebinin ne kadar olduğunun açıklattırılmadığını, davacı kendisini vekil ile temsil ettirmemesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin ise davalıdan alınıp davacıya verilmesine şeklinde tesis edildiğini, bozma kararında belirtilen ekslikliklerin yerine getirilmediğini, esaslı yanılmanın koşullarının oluşup oluşmadığının ve hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin incelenmediğini, iddianın yazılı delille kanıtlanabileceğini, 01.06.2009 tarihli adi yazılı belgede davalının yer almadığını, davacının dava dışı İbrahim Mehmet Rıfat Özbek ve Osman Mehmet Mithat Özbek ile satış akdi yapmak için 2009 yılında anlaştığını ve bu kişiler adına hareket eden ...'e kapora verdiğini ileri sürdüğünü, resmi akitte pay temlikine yer verildiğini, yüz ölçümüne ilişkin bir belirtme olmadığını, iddianın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ve kanıtlanamadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hata hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı TBK'nın 31 ve 32 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; “kapora alındısı” başlıklı 01.06.2009 tarihli belgede 261 ada 24 parsel sayılı taşınmazdaki 80 m2’nin davacıya satışına istinaden kapora bedeli olarak 8000 TL alındığının belirtildiği, belgede dava dışı ...’ün imzasının bulunduğu, davalının Newyork Başkonsolosluğu’nun 17.12.2009 tarih, 6059 yevmiye nolu vekaletnamesi ile dava dışı ...’ü vekil tayin ettiği, vekilin dava konusu 261 ada 24 parseldeki davalıya ait bir kısım payı (120/208992) davacıya 24.02.2010 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, dava konusu taşınmazın 104.490 m2 yüz ölçümlü olduğu ve temlik edilen payın 60m2’ye isabet ettiği, geri çevirme kararı sonrası dosyaya getirtilen kütük sayfasından davacının dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazda payının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
2. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla ve özellikle dava tarihi itibariyle davalının dava konusu taşınmazda paydaş olmadığı, 01.06.2009 tarihli belgede imzası bulunan ...’ün davalı tarafından 17.12.2009 tarihli vekaletname ile vekil tayin edildiği gözetildiğinde Mahkemece terditli bedel isteğinin kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
4. Davalı vekilinin hükmün ferilerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece hükmün 3 üncü fıkrasında davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 4.537,62 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine ve hükmün 4 üncü fıkrasında davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine; 06.12.2022 tarihli ek karar ile hükmün 4 üncü fıkrasında maddi hata yapıldığı gerekçesi ile anılan fıkranın 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine şeklinde düzeltilmesine, hükmün 3 üncü fıkrasına yönelik tavzih talebinin reddine karar verilmiş olup davacı vekille temsil edilmemesine rağmen davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.
5. Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla HMUK'un 438/7 nci maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Mahkeme kararının “Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT tarifesine istinaden 4.537,62 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,” şeklindeki 3 üncü fıkrasının hükümden tamamen çıkarılmasına, sonraki fıkraların buna göre teselsül ettirilmesine, hükmün düzeltilen bu şekli ile 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7 inci maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.