Logo

1. Hukuk Dairesi2023/850 E. 2023/1619 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın yaptığı temlik işlemlerinin muris muvazaası olup olmadığı ve davacı mirasçıların tapu iptali ve tescil veya bedel taleplerinin akıbeti.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararının hüküm fıkrası ile gerekçesi arasında, tazminata hükmedilen miktar bakımından çelişki bulunduğu ve bu çelişkinin 6100 sayılı HMK'nın 298/2. maddesi ile 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma nedeni teşkil ettiği gözetilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece bedel isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar ... ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar, Dairenin 31.03.2021 tarihli ve 2020/3264 Esas, 2021/1937 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın bedel isteği yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme kararı davalı ... ve ... vekili tarafından adli yardım istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları ...'nın adına kayıtlı 21170 parsel sayılı taşınmazdaki 7/60 payından 1/15 payını 18.07.2008 tarihinde intifa hakkını üzerinde bırakarak birlikte yaşadığı asıl ve birleştirilen davada davalı ... adına satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın diğer yandan 12.08.2009 tanzim, 15.10.2010 vade tarihli bir bonoyla (borç sebebi nakden gösterilerek) davalı ...'a 50.000 TL borçlu gibi gösterildiğini, bu bonoyla davalı tarafından Büyükçekmece 3.İcra Müdürlüğünün 2012/1451 E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, daha sonra 2012/681 E. sayılı dosya ile yenilendiğini, davalının bu takip dosyasında mirasbırakanın maliki olduğu 21170 parsel sayılı taşınmazda 1/20 payına haciz uygulandığını, ayrıca mirasbırakanın yine adına kayıtlı Tekirdağ ili Şarköy ilçesindeki 376 ada 50 parsel sayılı taşınmazdaki 16 no.lu bağımsız bölümü davalı ...'a Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesiyle satmayı vaat ettiğini, 12.02.2010 tarihinde tapuya şerh edildiğini, yapılan tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, 21170 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaliyle miras payları oranında adlarına tesciline, mirasbırakan ile davalı arasında akdedilmiş taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin iptali ile tapuya verilmiş şerhin terkinine, Büyükçekmece 3. İcra Müdürlüğünün 2012/681 E. sayılı dosyasında icra takibine konu olan ve mirasbırakan tarafından davalıya verilmiş 50.000 TL tutarındaki bononun ve bu bonoya dayalı icra takibinin iptali ile haczin fekkine, birleştirilen davada ise mirasbırakanları ...'nın adına kayıtlı 21170 parsel sayılı taşınmazdaki 7/60 payının 1/15 payını davalı ...'a intifa hakkını kendi üzerinde tutarak çıplak mülkiyetini satış yolu ile devrettiğini, daha sonra intifa hakkının terkin edildiğini, davalı ...’nin 7/90 payını davalı oğlu ... ... ...'e, ondan da diğer davalı ... ...’na satış göstermek sureti ile devrettiğini, yapılan tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amacı ile yapıldığını ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde şimdilik 60.000 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

1.Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., dava konusu işlemlerin tümünün hukuka uygun olduğunu, mirasbırakanın geride daha birçok malvarlığını davacılara bıraktığını, mirasbırakana 50.000 TL borç para verdiğini, karşılığında ise davaya konu bononun tanzim edildiğini, borcun süresinde ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını, takip dosyasında mirasbırakana ait 21170 parsel sayılı taşınmazdaki payına haciz işlemi uygulandığını, sonrasında ise bedeli karşılığında birleştirilen davada davalı ...’a davaya konu taşınmazın devredildiğini, muvazaanın olmadığını belirterek, asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.

2. Birleştirilen davada davalı ... ..., dava konusu taşınmazı emlakçı aracılığı ile bedelini ödemek sureti ile ve iyiniyetli olarak satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

3. Birleştirilen davada davalı ..., usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.10.2015 tarihli ve 2012/417 E., 2015/317 K. sayılı kararıyla; yapılan işlemlerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ... ve ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairenin 19.02.2019 tarihli ve 2015/17913 Esas, 2019/1084 Karar sayılı kararıyla “...Hemen belirtmek gerekir ki, tüm dosya içeriği ve toplanan deliller itibari ile mirasbırakan tarafından davalı ... adına yapılan temliki işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı ...’nin tüm temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Davalı ... ...’nun temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dinlenen tanık beyanlarından ve dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden, davalı ...’un çekişme konusu 21170 parsel sayılı taşınmazdaki payı edinmesi sırasında kötüniyetli olduğu hususunun davacılar tarafından kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, davalar birleştirilse bile müstakil dava olma özelliklerini koruduğundan her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur. Mahkemece bu hususa riayet edilmediği gibi, yine kabule göre de, çekişme konusu 21170 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan tarafından pay temlik edildiği halde, pay oranı ve tapu maliki belirtilmeden, davacılarla irtibat kurulmadan hüküm kurulmuş olması da isabetli görülmemiştir. Hal böyle olunca davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi, toplanan tüm deliller dikkate alınarak ve davacıların tazminat isteği değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.07.2020 tarihli ve 2019/653 E., 2020/234 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteği yönünden davanın kabulüne, birleştirilen davada davalı ... yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

B.İkinci Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.

2. Dairenin 31.03.2021 tarihli ve 2020/3264 Esas, 2021/1937 Karar sayılı kararıyla “...Bilindiği üzere, ...nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince de hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Somut olayda davacılar, asıl ve birleştirilen davalarda ayrı ayrı taleplerde bulunmuşlardır. Mahkemece 6100 sayılı HMK'nın 373/3. maddesi gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre bundan sonra mahkemece yapılacak iş bozmaya ve HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibarettir. Ne varki, Mahkemece asıl ve birleştirilen davalarda ayrı ayrı hüküm kurulup yargılama giderleri,harç ve vekalet ücretleri her bir dava için ayrı ayrı hesaplanmadığı gibi davalılar ... ve ...’ ın 21170 parselde davalı ... ...'na devrettikleri 7/90 pay dışında başkaca payları olmadığı halde, bu davalılar hakkında tapu iptal ve tescil hükmü kurulması da doğru değildir. Ayrıca, asıl ve birleştirilen davalarda hangi miktarın kabulüne karar verilip hangi miktarın reddine karar verildiği de denetime olanaklı şekilde kararda belirtilmemiştir. Hâl böyle olunca, bozma kararına göre, HMK'nın 297. maddesine uygun biçimde davada yeni bir karar verilmesi için "hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.11.2021 tarihli ve 2021/349 E., 2021/480 K. sayılı kararıyla; asıl dava yönünden davalı ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, mirasbırakan ile davalı ... arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptaline, Büşükçekmece 3.İcra Müdürlüğünün 2012/681 E. sayılı takip dosyasının iptaline, birleştirilen davada ise davalı ... ... yönünden daha önce verilen tazminata ilişkin kararın bozma kararı kapsamında tutulduğu ve kararın 08.09.2020 tarihinde kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar ... ve ... ... hakkında açılan tapu iptali ve tescil talebinin pasif husumet yokluğundan reddine, terditli talep olan tazminat isteği yönünden yapılan yargılama sonucunda ise dava konusu taşınmazın keşfen saptanan dava tarihindeki değeri olan 120.000 TL’nin birleştirilen davanın tarihi olan 30.11.2012’den itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalılar ... ve ... ...’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı ... ve birleştirilen davada ... adli yardım istekli olarak temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Asıl ve birleştirilen davada davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu 21170 parsel sayılı taşınmazdaki payın diğer davalı ...’a, ondan da diğer davalı ...’a bedeli karşılığında devredildiğini, ayrıca satış vaadi sözleşmesine konu 376 ada 50 parsel sayılı taşınmazdaki A-3 blok 16 numaralı bağımsız bölüm ile icra takibine konu Büyükçekmece 3.İcra Müdürlüğünün 2012/681 E. sayılı takip dosyasındaki işlemlerin hukuka uygun olduğunu, bu nedenle davalı hakkındaki kısmı kesinleşme işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu devirlerin mirasbırakan ... ...’ın direktifleri ile yapıldığını, alış ve satış işlemlerinin hiç bir getirisi olmadığını, asıl ve birleştirilen davanın davalısı ... ile kendisinin mirasbırakan tarafından işlemlere aracı kılındığını, davaya konu taşınmazların kendileri üzerinden satışa konu edildiğini, İstanbul'daki taşınmazın satıldıktan sonra mirasbırakan tarafından elde edilen gelir ile Tekirdağ ili Şarköy ilçesinde yer alan 376 ada 50 parsel sayılı taşınmazdaki A-3 blok 16 numaralı bağımsız bölümün kredi kullanılmak suretiyle alındığını, kredi borçlarının ... tarafından ödendiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleştirilen dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, ... ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesinde; ''Gerekçeli karar, tefhim olunan hüküm sonucuna aykırı olamaz.'' düzenlemesine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1.Bilindiği üzere; Mahkeme kararları, gerekçesi ve hüküm fıkrası ile bir bütün olup gerekçe ile hüküm sonucu arasında açık bir çelişkinin bulunmaması asıldır. Gerekçede gösterilen nedenlerle hüküm kısmının birbirine uymamasının çelişki yaratacağı ve kararların farklı ve çelişkili olmasının mahkemelere olan ... ilkesini zedeleyeceği kuşkusuzdur.

2. Somut olayda, Mahkemece temyize konu 03.11.2021 tarihli kısa kararda; “birleşen dava yönünden davacıların terditli tazminat taleplerinin kabulü ile 60.000 TL bedelin birleşen davanın dava tarihi 30.11.2012 tarihinden işleyecek kanuni faiz ile birlikte davalılar ... ve ... ...’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline" karar verilmiş olmasına rağmen, gerekçeli kararın 6.bendinde 120.000 TL üzerinden tazminat talebinin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.

3. Hâl böyle olunca, gerekçeli karar ile hüküm arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi sayılacağı, kararların farklı ve çelişkili olması Mahkemelere olan ... ilkesini zedeleyeceği, bu durumun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, ve 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi bozma nedeni kabul edildiğinden, önceki kararla bağlı kalınmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Asıl ve birleştirilen davada davalı ... ile birleştirilen davada davalı ...'ün yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Bozma kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Temyiz edenlerin adli yardım talebi Dairenin 31.03.2021 tarihli kararı ile kabul edilmiş olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.03.2023 gününde oybirliğiyle karar verildi.