"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/21 E., 2023/206 K.
Mahkeme kararı asıl davada davacılar vekili ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; İslahiye ilçesi, ... köyünde bulunan 20.000 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın davacının zilyetliğinde olduğunu ve taşınmaza ilişkin vergi kaydı bulunduğunu belirterek çekişmeli taşınmaz bölümünün davacı adına tescilini istemiştir.
Birleştirilen davada davacı ... vekili, Hazine aleyhine açtığı davada; Gaziantep ili, İslahiye ilçesi, ... köyünde bulunan 65 parsel sayılı taşınmazın güneyinde ve 12 parsel sayılı taşınmazın doğusunda kalan taşınmazın imar-ihya edilerek önce davacının babası sonra da davacı tarafından aralıksız olarak kullanıldığını, zilyetlikle edinim koşullarının davacı lehine gerçekleştiğini belirterek dava konusu taşınmaz bölümünün davacı adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, zilyetlikle iktisap şartlarının davacı lehine oluşmadığını, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin asıl dava hakkındaki 22.10.2010 tarihli ve 2006/133 Esas, 2010/457 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişisi rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen kuru tarla niteliğindeki kadastro tespit harici taşınmaz ile aynı rapor ve krokide (A) harfi ile gösterilen alan içerisinde kalan ve fen bilirkişisi rapor ve krokisinde kırmızı ile çizilen taşlık alan haricindeki 20.418,00 m2 miktarındaki kuru tarla niteliğindeki kadastro tespit harici taşınmazın davacı ... adına tesciline karar verilmiştir. Kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.07.2011 tarih ve 2011/351 Esas, 2011/4246 Karar sayılı kararıyla; davacının dayanağını oluşturan 1937 tarih 33 tahrir nolu vergi kaydının davacının babası ... ... adına kayıtlı olduğu ve kadastro çalışmaları sırasında dava konusu yerin sınırında yer alan 66 parsele uygulandığı, 66 parselin vergi kaydı kazanmayı sağlayan zilyetlik yolu ile ... ... evlatları olan davacı ve kardeşleri ile diğer müşterekleri adına tespit ve tescil edildiği, bu durumda dava konusu taşınmazın davacıya kimden ne sebep ve şekilde kaldığının araştırılarak belirlenmesi ve eğer babasından kalan bir yer olduğu sonucuna varılır ise davacının babasına ait mirasçılık belgesi de istenerek taşınmazın davacıya babasından nasıl ve ne şekilde kaldığının tespit edilmesine çalışılması, belirlenecek kalış şekli ile TMK'nın 701 ve 702. maddeleri hükümleri dikkate alınarak dava şartı üzerinde durulması gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davaya ilişkin Mahkemenin 23.02.2015 tarih ve 2011/577 Esas, 2015/113 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, 27.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 20.000 metrekarelik kuru tarla niteliğindeki taşınmazın davacı ... adına tesciline, fazlaya ve taşlık alana ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi ve davalı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay (Kapatılan)16. Hukuk Dairesinin 30.11.2017 tarih ve 2015/17213 Esas, 2017/8268 Karar sayılı kararıyla, davada Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığının da yer alması gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl dava hakkında Mahkemenin 20.09.2018 tarih ve 2018/159 Esas, 2018/481 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 27.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 20.000 metrekarelik kuru tarla niteliğindeki taşınmazın davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 13.09.2021 tarihli ve 2021/2727 Esas, 2021/3883 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece yapılan araştırmanın eksik olduğu belirtilerek hava fotoğraflarından yararlanılmak ve 3'er kişilik ziraat bilirkişi kurulu ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan rapor alınmak suretiyle taşınmazla ilgili zilyetlik araştırması yapılması gereğine değinilerek karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl davada davacı tarafından (A) harfi ile gösterilen 20.000 metrekarelik alanın 20 yıldır zilyetliğinde bulunduğundan bahisle tescilinin talep edildiği, dava konusu taşınmaz hakkında düzenlenen 06.07.2022 tarihli ziraat bilirkişi heyeti raporunda dava konusu taşınmazın imar ve ihyasının yapıldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu, tarımsal üretim açısından kullanıldığı, makineli tarıma elverişli ve verim kabiliyetinin iyi olduğunun tespit edildiği, 10.03.2023 havale tarihli jeodezi ve fotogrametri bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen raporda ise dava konusu tapulama harici alanda 1968 yılında herhangi bir kullanımın bulunmadığı, 1978, 1985 ve 1999 yıllarında ekim yapılmak suretiyle tarımsal faaliyette bulunulduğu, 1978 yılından bu yana sürekli tarımsal faaliyette bulunulduğunun tespit edildiği, dinlenen tanık beyanları ile dava konusu alanın 1992 yılına kadar ... ... tarafından zaman zaman ekilip zaman zaman boş bırakıldığı, dava konusu alanın bulunduğu yerden köy yolunun geçtiği, köylüler tarafından dava konusu alanın köy boşluğu olarak bilindiği, davacı ...'ın dava konusu alana 4721 sayılı Kanun'un 713 ve Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi kapsamında 20 yıl süreyle davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyet olduğunun ispatlanamadığı, dava konusu alanın davacının kullanımında olduğuna ilişkin soyut, çelişkili ve maddi vakıaya dayanmayan davacı tanık beyanlarına itibar edilmediği gerekçesi ile asıl davanın reddine; birleştirilen davada davacı ... vekili tarafından fen bilirkişisi raporu ve ekindeki krokide (A) hafi ile gösterilen 10.966,48 metrekarelik alanın 20 yıldır davacının zilyetliğinde bulunduğundan bahisle tescilinin talep edildiği, dava konusu alanın asıl dava ile talep edilen alanın içerisinde yer aldığı, bu sebepten fiili ve hukuki irtibat bulunan iki davanın birleştirilmesine karar verildiği, dava konusu alanın 1992 yılına kadar 2-3 senede bir defa davacının babası ... ... tarafından ekildiği, ... ...'in vefat etmesinden sonra ... ... terekesi adına davacının dayısı ... ...'in taşınmazı ektiği, davacının polis memuru olması nedeniyle taşınmaza dolaylı zilyet olduğu, ayrıca asıl dava tarihi olan 31.05.2006 tarihi itibariyle ile dava konusu alanın başka bir tescil davasına konu olduğu, bu haliyle davacının dava konusu alana dava tarihi olan 24.06.2021 tarihinden geriye dönük 20 yıl süreyle davasız ve aralıksız malik sıfatıyla doğrudan zilyet olduğunun ispatlanamadığı gerekçesi ile birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı ... mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde; bilirkişi raporlarına göre dava konusu taşınmaz üzerinde 1978 yılından beri ekim dikim faaliyetinde bulunulduğunu, açılan davanın ilan edildiğini, bu süreçte davaya itiraz eden olmamasına rağmen birleştirilen dosyada dava açıldığını ve davanın asıl dava ile birleştirildiğini, Mahkemece gerekçe gösterilmeden davacıların zilyetliğinin 1992 yılında başladığının kabul edildiğini, açılan davada Yargıtay bozmaları bulunduğunu ve taşınmazda zilyetliklerinin olmadığı hususunda bir bozma yapılmadığını, bu durumun kazanılmış hak teşkil edeceğini, birleştirilen dosyadaki tanık beyanlarının göz önüne alınması ve asıl dava dosyasında dinlenen tanık beyanlarından üstün tutulmasının isabetsiz olduğunu, davacılar lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Birleştirilen davada davacı ... vekili; dava konusu taşınmazın köy halkı tarafından tarla olarak bilindiğini, davacının polis memuru olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, çekişmeli taşınmazın 1997 yılına kadar davacının babası tarafından kullanıldığını, babasının vefatından sonra da taşınmazın işçilik karşılığı ektirildiğini, zirat bilirkişi raporuna göre de taşınmazın tarla vasfında olduğunu, dava konusu taşınmazın davacı tarafından ekildiğini, ...'ın kötüniyetli olarak yöredeki tapusuz taşınmazalara yönelik dava açtığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava; tescil istemine ilişkindir.
1967'de yörede yapılan kadastro sonucu, Gaziantep ili, İslahiye ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz bölümü taşlık ve kayalık olması nedeniyle tespit harici bırakılmıştır.
Temyizen incelenen nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla davada uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesindeki sebeplerin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davacı ... mirasçıları vekili ile birleştirilen davada davacı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 345,55'şer TL bakiye onama harçlarının temyiz eden asıl davada davacılar ve birleştirilen davada davacıdan ayrı ayrı alınmasına,
Dosyanın kararı veren İslahiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
06.02.2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.