"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1285 E., 2023/1137 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/382 E., 2021/135 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Mardin ili, Merkez ilçesi, ... köyünde yapılan tapulama çalışmaları sırasında davacının zilyet olduğu taşınmaz vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 906 parsel numarası ile 70.300 m2 yüz ölçümlü olarak davacı adına tespit edildiğini, Hazine tarafından 1936 tarihli vergi kaydının sabit sınırlı olmadığı iddiası ile tapulama komisyonuna itiraz edildiğini, itirazının red edilmesi üzerine Mardin Tapulama Mahkemesince 02.06.1986 tarihinde taşınmazın 66.624 m2'sinin mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiğini ancak dava konusu yeri davacının kullanmaya devam ettiğini, mahkeme kararından sonra da bu durumun değişmediğini ileri sürerek mera vasfı ile Hazine adına kayıtlı 2481 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; kanunda aranan hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın belediye açısından husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olmadığını, ayrıca yapılan araştırma sonucu dava konusu taşınmazın 5393 sayılı Kanun'un 79. maddesinde geçen taşınmazlardan olması halinde Belediye adına tesciline, aksi halde açıklanan nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Davalı Hazine vekili ve davalı ... Başkanlığı vekili yargılama sırasında ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mardin Tapulama Mahkemesinin 02.06.1988 tarihli ve 1985/443 Esas ve 1986/112 Karar sayılı ilamı ile Hazine adına tesciline karar verilen 66.624 m2'lik taşınmazın 2481 parsel numarası ve mera vasfı ile tapuya tescil edildiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde kadastro öncesi hukuki sebeplere dayalı olan hak iddialarının kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra ileri sürülemeyeceği, Mardin Tapulama Mahkemesi kararının Yargıtay incelemesinden geçerek 20.07.1988 tarihinde kesinleştiği, Kadastro tespitinin kesinleştiği bu tarihten itibaren dava tarihi olan 17.09.2018 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin geçtiği, ayrıca Kadastro Kanunu'nun 16. ve 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 4. maddesine göre meralar bir veya birden çok köy ve belediyeye ait, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup özel mülkiyete konu edilemeyeceği ve kazandırıcı zaman aşımı ve zilyetlik yolu ile de kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davaya konusu taşınmazın tapuya 20.08.1986 tarihinde kesinleşen Mardin Tapulama Mahkemesinin 1985/443 Esas ve 1986/112 Karar sayılı kararına göre tapuya tescil edildiği, davanın ise 17.09.2018 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. hükmündeki 10 yıllık hak düşürücü süre gerçekleştikten sonra açıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu 2481 sayılı mera parselinin 906 sayılı parselden ifraz ile oluştuğunu, Mardin Tapulama Mahkemesinin kararında tapulama tutanağına dayanak yapılan vergi kaydında batı ve kuzey sınırının dere ile çevrili olduğunun belirtilmesine karşın yargılamada maddi hata yapılarak taşınmazın kuzeyinde herhangi bir dere geçmediği gerekçesiyle davacının evveliyatından beri devam eden zilyedi olduğu taşınmazın haksız yere mera olarak sınırlandırıldığını, kararın verildiği tarihte teknolojik imkanlar ile derenin nereden geçtiği ve mevcudiyetinin tespit edilemediğini, ancak temin edilen raporlar ile derenin mevcudiyetinin saptandığını, harita mühendisi tarafından düzenlenen raporda da taşınmazın her iki kısmının da aynı vasıfta olduğunun belirlendiğini, dolayısıyla mera parselinin kadim mera olmadığını, keşifte dinlenen beyanlarla da davacının uyuşmazlık konusu taşınmazı evveliyatından beri kullandığını belirterek ve re'sen görülecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı mera sınırlandırılmasının iptali ile tapuya tescil istemine ilişkindir.
Mardin ili, Merkez ilçesi, ... köyünde yapılan tapulama çalışmaları sırasında 906 parsel sayılı 70.300,00 m2 yüz ölçümlü taşınmaz, 1936 tarih ve 188 tahrir numaralı vergi kaydı ile, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına 1979 tarihinde tespit edildiği, Hazine tarafından tapulama tespitine itiraz edildiği ve Tapulama Komisyonunun 17.06.1980 tarihli kararı ile itirazın reddine karar verildiği, bunun üzerine Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, vergi kaydının sabit sınırlı olmadığı iddiasına dayanılarak dava açıldığı, Mardin Tapulama Mahkemesinin 1985/443 Esas ve 1986/112 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 906 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunun eki krokide kırmızı renkle boyanan 3676 m2'lik bölümünün ... adına tapuya tesciline, maviye boyanan 66.624,00 m2'lik kısmının ise mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği, anılan kararın Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 13.05.1988 tarihli 1987/14058 Esas ve 1988/9000 Karar sayılı kararı ile onanmasına karar verildiği ve verilen kararın 20.07.1988 yılında kesinleştiği, davacı tarafından eski hale iade talebinde bulunulduğu, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.06.2014 tarihli ve 2014/9927 Esas, 2014/8241 Karar sayılı kararı ile eski hale iade talebinin süre yönünden reddine karar verildiği, mera olarak sınırlandırılmasına karar verilen taşınmazın 2481 parsel numarası ile 09.08.2011 tarih 3673 yevmiye numaralı tescil işlemiyle 20.08.1986 tarihinde kesinleşen Mardin Tapulama Mahkemesinin 1985/443 Esas ve 1986/112 Karar sayılı kararına göre tapuya tescil edildiği, eldeki davanın ise 17.09.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mardin 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
16.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.